Hakan Bahçeci

Hakan Bahçeci

DOKTOR DOKTOR CİVANIM

DOKTOR DOKTOR CİVANIM

Çocukken uzay çağında yaşamayı hayal ederdim bazen, sanırım Uzay Yolu dizisinin etkisiyle olacak. İleride bir gün insanların yemek için vakit harcamayacaklarını, alacakları bir küçük hapla günlük besin ihtiyaçlarını karşılayacaklarını düşünürdüm. Ne hoş olurdu değil mi, tek bir kapsül ve gün boyu toksun?

PAŞA DAİRESİ

Paşam koca kış çıktı gitti, ağız tadıyla sıcak bir salep içemedik. Gözüm, zaten hakiki salep de kalmamıştır.

Sağlıklı yaşamak için uğraşıyor her insan. Her anlamda sağlıklı olmak istiyoruz, bedenen ve ruhen. Alışkanlıklarımız bizi belli bir doğrultuda yürütüyor, bu doğrultu üzerinde sağlık kadar elbet hastalıklar da var. Günümüz insanının en büyük riski ve handikabı hastalıkların çeşitlenmesi ve manevi tarafının zayıf kalması olsa gerek.

 

 Gün geçmiyor ki, yeni bir hastalık ismi duymayalım ya da yeni bir tedavi şekli bulunmuş olmasın. Kelli felli doçentler, profesörler, doktorlar hemen her gün medya önünde tartışıp duruyorlar. Kimi hazırladığı kürden bahsediyor kimi sağlıklı yaşamın sırlarından, kimi iyileştirdiği hastalarıyla poz veriyor kimi reklamlarda boy gösteriyor.

 

OLTANIN UCU

“Benim meclis kürsüsünde konuşmamı Deniz Baykal bizzat Başbakana söz verdiği için istemedi.” 14 Şubat Sevgililer Gününde nişanlanan ve böylelikle sahalara dönen Yaşar Nuri’nin sözü.

          

Doktorlar da haklı; farklı farklı şikayetler geliyor önlerine, dünyaca ünlü ilaç firmaları yeni ilaçlar üretiyor. Teknoloji geliştikçe bir hastalığı teşhis etmek, teknolojiden geçmeye başlıyor. Oysa teknolojinin de suçu yok mu bizi bu hale getirirken? Doğanın kendi sunduğu şifahanesi de cazip geliyor onlara, şaşırmaları elbet normal.

 

BİRKAÇ DİZE ŞİİR

Acep açılmadı baht-ı siyahım

Şu fena mülkünde gam benim için

Onulmadı gitti sînem yarası

Tabipler bulmadı em benim için

 

Gönül hasret çeker can eder zârı

Yakar derûnumu firkatin nârı

Ey bâd-ı sabâ ey seher rüzgârı

Ne söyler ol gonce-fem benim için

 

Döşendim toprağı yaslandım taşı

Felekten yaralı sînemin başı

Dostlar meclisinde sâk olan naşı

Yare söyler m'ola kem benim için

 

Can hasrette gönül ister visâli

Eğnime giyindim post île şâlı

Abdal olmuş deyu Mecnun misâli

Söylensin âlemler ko benim için

 

Mecnuni

Sağlık sıhhat, yediğimiz içtiğimizle,  yaşadığımız ortamla, hayatın hızıyla kendini ayarlamaya çalışıyor. Oysa naylon bir hayat yaşıyoruz artık. “asıl” hayatımızdan çıkmak üzere. Ne yediğimize ne içtiğimize güveniyoruz. Özellikle gıda maddesi üreten firmalar, doğal olduklarına inandırmak için bin takla atıyorlar. Kimisi el değmeden paketlediğini söylüyor şekerlemeyi, kimisi köylerden topladığını iddia ediyor sütünü.

 

Suyun bile “suyunu çıkartmayı” başaran bizler, nasıl olacak da market rafındaki hazır çorbaya şifa verecek gözüyle bakacağız? Annelerimiz yoğurt mayalardı, komşudan aldığı sütle ve hiçbir yoğurt diğeri ile aynı tatta olmazdı. Komşumuz “Oğlum, bu mevsim yağış boldu, hayvancağızlar iyi yedi, yoğurdu bol ye” diye tembih ederdi. Rafadan pişir diye anneme nazlandığım zamanlar, yumurtanın sarısına hayran kaldığım zamanlardı. Şimdilerde daha ay geçmeden, yerinden iki adım devinmeden kesime gelen tavuklar varmış. Ne eti olur ama değil mi?

SÖZÜN NAMUSU

Bahçeli evin olsa Meram’da, yüz işçi çalıştırsan da fabrikanda, paranın hesabını bilemesen, kahvaltıya Paris’e uçakla gitsen ne yazar, candan iki dostun olmasa.

 Doktorların dediğine göre kanser ve çeşidi artmış, hücrelerimiz kendini yenileyemiyormuş, gıda maddelerinden almamız gereken proteindi, vitamindi, yağdı bunlar kalitesini kaybetmiş artık. Yok elbet ümitsiz değiller, farklı usuller öneriyorlar halka, yeni araştırmalardan bahsediyorlar. Lakin, yapılan araştırmalara göre misal kendi ülkemizde kanser vakaları artmış daha vahimi doğurganlık oranı azalmaktaymış. Bir milletin başına gelebilecek en büyük tehlikelerden biri değilse nedir? Kadınları doğurmayan bir toplum, kendini nasıl diri ve dinamik tutabilir!

KALEMİN SADAKASI

Rasûlullah (sav) buyurdular:

“Rabbim bana Mekke vadisini altın yapmayı teklif buyurdu da ben: “Hayır, yâ Rabbi! Fakat ben bir gün aç, bir gün tok olayım. Aç olduğum gün sana yalvarıp duâ edeyim. Tok olduğum gün ise sana hamd ve senada bulunayım.” (Tirmizî, Zühd, 35)

Teknoloji sayesinde bin bir türlü yiyecek ve içecek maddesi üretebiliyoruz. Katkı maddelerinin neler yapabileceği konusunda bence doktor civanımın bile yeterince bilgisi yok. Ürünlerinin doğal olduğunu iddia edenler bile bu işin sonu hakkında tahmin yürüteceklerini sanmıyorum. Kaldı ki işinde hile yapanlar çoktan ortadan sıvışmış olmalılar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi
SON YAZILAR