Senan Kazımoğlu

Senan Kazımoğlu

Dünyanın Yeni Sahibi: Çin

Dünyanın Yeni Sahibi: Çin

Birkaç gün önce sosyal medyada gezinirken, uzun zamandan beri takipte ettiğim Aziz Alibeyli ismindeki Azerbaycanlı gazetecinin, bir yazısına denk geldim. Yazı çok dikkatimi çekti. Kendisinden de izin alarak “Bu Günden Sonra Dünyamızın Yeni Sahibi Çin’dir” başlıklı yazısını Türkiye Türkçesine çevirerek olduğu gibi sizlerle paylaşıyorum:

“Birçok siyaset bilimcisi koronadan sonra, dünya devletlerinin küreselleşmeyi azaltmak isteyeceğine inanıyor. Ben de kendi adıma aşağıdaki öngörülerimi örnek olarak sunabilirim:

Küreselleşme azalmayacak, aksine, yeni bir aşamaya girecektir. Yani, katılımcıların diğer cephelerde oluşturulması ve toplanması yaşanacaktır. Çünkü virüs, küresel anlamda ortak insan mesuliyetinin ve her bireyin dünyaya karşı sorumlu olmasının gerekliliğini ortaya koyarak, müşterek değerleri sağlamlaştıracak.

Bundan böyle, ekoloji, çevre ve gıda politikası hakkında geleneksel bir görüş olmayacak.  Aynı zamanda, bazı ülkeler ciddi şekilde cezalandırılmalı, insanlığı tehlikeye atan devletlere karşı bir prosedür başlatılmalıdır. Fakat, büyük ihtimal bu gerçekleşmeyecek.

Nasıl ki, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarından sonra uluslararası sistem çöktü ve yeni bir sistem kurulduysa, bu süreç de, biter bitmez yeni dünya ile tanışacağız.

Avrupa Birliği'ni bir daha sağlam görmeyeceğiz. İtalya ve sonra diğerleri birliği terk edecek.

Virüsle paralel bir sorun oluşturan petrol fiyatları da, tüm enerji endüstrisine darbe vuracak.

Şimdiye kadar dünya haritasını hidrokarbon kaynaklarıyla boyayan ülkeler, alternatif kalkınma planlarına geçecek.

Büyük olasılıkla BM çökecek.

Daha etkin bir mekanizmaya ve adil yönetime sahip yeni bir organ kurulacaktır.

Dünyada daha güçlü ve daha zayıf bir devlet düşüncesi kalmayacak. Bu açıdan bakıldığında süreç, güçle değil, akıl, bilgi ve gelişim fikirleri ile yeni bir dönem kuracaktır.

Sürece bir de ekonomik açıdan bakıldığında, farklı tahminlerde bulunmak da mümkündür. 2008'deki küresel ekonomik krizden sonra, küreselleşmenin tersine dönmeye başladığı öngörüsü vardı. Onun tabutuna son çiviyiyse “Çin Virüsü” vurdu. Başka bir deyişle, virüs bağlamında dünya ekonomisi çöktü, ülkeler arasındaki ekonomik bağlar koptu, ulaşım felç oldu ve iletişim zinciri koptu. Yasal ve siyasi anlamda, ülkeler sınırlarını kapattı. İnsan hakları ve özgürlükleri kısıtlandı. Ordu ve polis sokaklara çıkarıldı. Bazı ülkelerde parlamenterler bile "baypas" edildi. Petrol piyasasındaki çöküş finansal piyasalarda şok etkisi yarattı ve onlarca yıllık sistem çökmeye başladı.

Ekonomik kriz, satıcı ve tüketici hakları, insanların işsiz kalması, toplu iflaslar, maaşsız ahali ve son olarak aylarca iş faaliyetinin olmamasına rağmen, artan faiz oranları hiç bir ekonomik yasal temel dayanmıyor ve açıklaması da yoktur. Gelişmiş ülkeler, geleneksel çözüm yolu olarak büyük ölçekli finansal paketlere başvurmuş olsalar da, daha ilk adımdan, bunun bir başarısızlık olacağı netleşti.

Ekonominin bu vaziyette olması liberalizm ile muhafazakarlık arasındaki savaşın sonucunu belli edecek. Ancak, şuana kadar bilinen tek şey, radikal yönetme muhafazakârlığının, dünyaya tekrara gelmesi ve liberalizme veda etme zamanın yakın olmasıdır.

Sınır kavramının yeniden kurulduğu bir dünyada, ölüme terk edilen İtalya örneğinde hangi değerler ve işbirliğinden bahsedebiliriz ki, Roma’nı “kazlar” değil, Ruslar ile Çinliler kurtarmaya başlamış.

İkincisi, eğer küreselleşme yüz yıl önce Britanya tarafından temsil edildiyse, daha sonra ABD bunu kendi üzerine aldı. Şimdi insanın aklına o meşhur soru geliyor:

- Küreselleşme bitti mi?

- Büyük bir kararlılıkla "hayır" diyebiliriz. Ancak Çin'in mevcut küreselleşmenin lideri olup olmadığı ve dünyanın "Çin saati" ile başlayıp başlamayacağı sorusuna cevap veremeyiz. Ne de olsa, önümüzdeki yıllarda gerçekleşecek olan, ülkemizin de (Azerbaycan) katıldığı “Bir Kuşak Bir Yol” projesi, yeni bir küreselleşme değil mi?

Ve daha bir örnek…

ABD'nin küresel politikası yaptırımlara, çatışmalara ve savaşlara dayandığında, Çin bu ülkelere korona döneminde bile yumuşak güç olarak yardım etmeye başlamadı mı? İkincisi, ABD ve Batı, virüse karşı mücadelede kendilerini kapatmaya ve kalkanlarını örtmeye başladı. Çin ise aksine açılıyor. Açıldıkça da, tüm boşlukları dolduruyor ve İtalya’yı artık fethetmektedir.

Yeni bir dünya düzeni oluştu. Artık biz, yeni dünyanın vatandaşlarıyız ve bir süre daha sabredersek, para birimimizin de tam resmini görebileceğiz.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Senan Kazımoğlu Arşivi
SON YAZILAR