Osman Uzunkaya

Osman Uzunkaya

İçimdeki Sıcaklık

İçimdeki Sıcaklık

Mevsim bahar; ağaçlar çiçekte. Birkaç saat önce başlayan sağanağa kıble rüzgârları uğultulu bir sesle eşlik ediyor. Yağmur birikintileri her yeri istila etmiş. Yürüdüğüm yoldaki çukurları ve kaldırım kenarlarını su öbekleri doldurmuş. Üzerimdeki “İspanyol” paçalı pantolonun paçalarının sırılsıklam olduğunu görünce canım sıkılıyor, üzülüyorum. Bir taraftan pabuçlarımdan sızan suyun çoraplarımı ıslattığını hissetmek tedirgin ediyor beni. İçimden; ha gayret oğlum! Yaklaştın diye söyleniyorum. Saate her bakışımda, adımlarımı daha da sıklaştırıyorum yağmura aldırmadan.

Kurs binasından içeri girdiğimde pantolonumun paçalarındaki çamur lekelerini tırnaklarımla kazıyor, cebimdeki mendille elimi yüzümü siliyorum. Binanın dördüncü katında bulunan kursa ulaşmak için merdivenleri tırmanmaya başlıyorum. Heyecanla kursun ziline basıyorum. Kapıyı açan sekreter kız; “Biz de sizi bekliyorduk, buyurun.” Diyerek içeri davet ediyor beni. Etrafa göz attıktan sonra kurs arkadaşlarımın yanına yöneliyorum; İzzet, Ramazan, Osman, Yunus, Salih ve diğerleri. Hepsi karşımdalar. Salih elini uzatıp; “Hoş geldin” Diyor. Sonra diğerleri sıraya giriyor benimle tokalaşmak için. Kursiyer bir kızın arkadaşına beni gösterip birlikte güldüklerini görüyor ama görmezden geliyorum. O esnada arkadaşlardan biri bana; “Ne bu halin Kadir? Havuza mı düştün.” Diye takılıyor. Hiç sorma kardeşim diyorum usulca. Karşılıklı gülüşüyoruz.

Kursumuzun sahibi Nihat hoca; yanında kurs hocaları olduğu halde salona girip Eline aldığı mikrofonla bize;” Arkadaşlar size bir ikramımız olacak, lütfen sıralarınıza oturunuz.” Diyor. Ardından kursun sevilen siması İsmail hoca konuşma yapmak üzere mikrofonu eline alıyor. Konuşmasına; ” Sevgili daktilo kursu öğrencileri, buraya geldiğinizde tuşa dahi basmayı bilmiyordunuz. Şimdi ise şaryoya bakmadan, hem de gözü kapalı on parmak yazma metodunu öğrenerek mezun oluyorsunuz. Artık hepiniz birer daktilografsınız. Size vereceğimiz belgelerle hemen her yerde ve çabukça iş bula bilecek, ailenize ekmek götüre bileceksiniz. Sizi kutluyorum. Hepinize hayırlı olsun!” Diyerek konuşmasını bitirdi. Daha sonra Nihat hoca sırayla; mezuniyet belgesini dağıtmaya başladı. Mezunlar arasında Salih birinci, ben ikinci olmuştum. İkramlar yenildi, çay ve meşrubatlar içildi. Nihayet veda vakti gelmişti. Bir birimize sarılarak; “Allaha ısmarladım.” Diyen her arkadaşın gözleri nemlenmişti. Gözlerdeki nem, burada geçirilen zamanın verimli ve bereketli geçirildiğini işaret ediyor ve ileride hatırlanacak güzel dostlukların muştusunu haber veriyordu.

Kâtiplik vardiyasını teslim alacağım otele doğru giderken, içimde geleceğe güvenle bakmanın huzuru vardı. Sevinç ve heyecanım içimi ısıtmış, artık elbisemin ıslaklığını dahi hissetmez olmuştum.

Sizi saygıyla selamlıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Osman Uzunkaya Arşivi
SON YAZILAR