Mehmet Toker
Mehmet Toker Manifest Gençliği mi Teknofest Gençliği mi?

Manifest Gençliği mi Teknofest Gençliği mi?

Hypres’ın 2024’te düzenlediği BIG5 Türkiye Yarışması’nın jüri üyeleri Tolga Akış, Enes Abdullah ve Gülçin Ergül’ün, 60 yarışmacı arasından seçip bir araya getirdiği bir müzik grubunun adı Manifest. Altı kızdan oluşan K-Pop akımından/tarzından esinlenen (taklit eden de denilebilir) bir grup. Manifest, 6 Eylül’de Küçükçiftlik Park’daki +18’lik konseri ile Türkiye’de gündeme getirildi. Grubun sosyal medyada paylaşılan konser görüntüleri nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, üzerine düşen görevi yaptı ve toplum ahlakını korumak, aahlaki dejenerasyonu engellemek amacıyla Manifest hakkında ‘Hayasızca hareketler’ ve ‘Teşhircilik’ten soruşturma açtı. Polis gözetiminde ifadelerini veren Manifest üyelerini mahkeme, yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bıraktı. Grubun 6 Eylül’deki konser görüntülerine, erişim engeli getirildi. Manifest’in Türkiye turnesi iptal edildi. Olması gereken yapılmış oldu bir anlamda.

Hayasızlık ve teşhirciliğin özgürlük kavramı ile maskelendiği absürt bir dönemde yaşıyoruz. Mahkemenin bu kararı, İslam düşmanı bazı kimselerde “mal bulmuş mağribi” etkisi yaptı. Ve özgürlüklerin kısıtlandığından, sanatın yasaklandığından, sanatçıların baskı altında olduğundan dem vurmaya başladılar. Ama ne kadar enteresan ve tezat bir durum ki; daha yüz yıl önce Anadolu’da türkü söylemeyi yasaklayan, Türk sanat musikisini yasaklayan, Sivas'ın Sivrialan Köyü'nden Ankara'ya 3 ay boyunca kara kışta yürüyerek gelen Aşık Veysel’i kıyafetleri uygun değil diye Ankara’ya sokmayan zihniyetin günümüzdeki temsilcileri/müritleri söylüyor. Ortada bir sanat yasağı yok. Yargı, toplumu hayasızlık ve teşhircilikten korumak için anayasal görevini yapmıştır.

21 Temmuz 2025 tarihli, “Teşhircilik, Özgürlük mü, Ruh Hastalığı mı?” Başlıklı yazımda da ifade ettiğim gibi Amerikan Psikiyatri Derneği’ne göre teşhircilik ve cinsel organlarını diğer insanlara gösterme parafilik bir ruh hastalığıdır. Bu davranış cinsiyet kimliği bozukluğu olarak değerlendirilir.

Grubun ve destekçilerinin ya da grubun tasmasını elinde tutanların bu durumu, her ne kadar esasen ruh biliminin, yani psikolojinin konusu olsa da sosyolojik açıdan, siyasal ve sosyal ahlak çerçevesinde tartışılması gerekir. Elbette bu sosyal ahlaki bozukluk ve teşhirciliğin bir özgürlük gibi değerlendirilmesi Manifest grubunun 6 Eylül’deki konseri ile bir günde meydana gelmedi. Televole, Biri Bizi Gözetliyor, Survivor, Ütopya, O Ses Türkiye, Yetenek Sizsiniz, Bu Tarz Benim, Bugün Ne Giysem, Yemekteyiz, Evim Şahane, Gelin Evi, Kısmetse Olur, Gelinim Olur musun, Ana Ocağı… vb. teşhirciliği kurumsallaştıran, yaygınlaştıran ve subliminal mesajlarla toplumun bilinçaltına yerleştirilen toplum mühendisliğinin serasında büyüyen çocukların, beslendikleri ifrazatı kusmalarının bir neticesi ve semeresidir.

Peki, mahrem alanın kamuoyuna, topluma sunulmasının altında yatan motivasyon nedir? Yani bir insan neden toplum örfüne, kültürüne taban tabana zıt gayri ahlakî ve hayasızca davranışlarda bulunur? Hayasızlığı nasıl ve niçin savunur? Bunun en bilindik siyasal ve sosyal sebebi ise bir ahlak problemi olarak teşhiri yapan kişinin içinde yaşadığı ahlakın kendisine düşman olmasıdır. Binlerce yıldır Türk toplumunun ahlakının kaynağı ve kökeni olan İslam’ın kültür, medeniyet ve ahlak anlayışına olan düşmanlık ve hazımsızlık; İslam’la ilintilendirdikleri iktidarla mücadelenin farklı bir cephesi olarak yansıtılmaktadır. Bir anlamda yansıtma psikolojisidir. Allah’la savaşacak gücü kendinde bulamayanların öfke ve kinlerini Allah’a inanan topluma yönlendirmeleridir.

Miladi 2025 senesi Aile Yılı olarak edildi. Elbette bunda en temel sebep aile kurumundaki vahim durum ve evlenme-boşanma tablosundaki çarpık tablodur. Aile kurumu, sadece istatistiğin konusu değildir. Aile kültür ve medeniyetin, ahlak ve geleneğin kuşaktan kuşağa aktarıldığı bir kurumdur. Toplumun temelidir. Ahlak anlayışının taşıyıcısıdır ve öğretildiği ilk eğitim müessesidir. Fakat sosyal medyadaki video ve paylaşımlar, ensest ilişkileri, nikahsız birliktelikleri konu alan filmler/diziler, feminist program ve propagandalar, sanal kumar, çeteler, boşanmalar, ekonomik zorluklar, alkol, uyuşturucu gibi sayısız tehdit aile kurumunu ciddi anlamda tehdit etmektedir. 2025’i Aile Yılı ilan eden siyasal erke beslenen hasımlık tüm kutsallara düşmanlaşmış İslomofobik zihniyete yeni bir mücadele alanı açtı. Aile, ahlak ve haya konusundaki toplumsal çözülme siyasal bir hesaplaşma gibi değerlendirildiğinden dolayı gayri ahlaki her faaliyet çözülmeyi hızlandıracak her tepkimeye katalizör olma çabası olarak yorumlanabilir.

Teknofest Gençliğinin, İsrail’in su-i emellerine engel olacak milli ve yerli teknolojik proje ve icatlar yaptığı şu vasatta; Manifest’in köpürtülerek gündem edilmesi, kimliksiz, kişiliksiz, hayasız, ahlaksız bir gençlik sahaya sürme projesidir. Basit bir konser veya müzik meselesi değildir. Hülasa, Manifest konserlerinin yasaklanması ve iptal edilmesi bir beka meselesi, müstakbel Türkiye-İsrail savaşında iç cepheyi tahkim etme hamlesidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Toker Arşivi

Halloween bizim neyimiz olur?

03 Kasım 2025 Pazartesi 00:03

Heykeller ve Konserler Sanat İçin mi?

29 Eylül 2025 Pazartesi 00:03

Hâlâ izlemeye devam mı?

22 Eylül 2025 Pazartesi 00:05

Okulların kapıları nereye açılıyor?

08 Eylül 2025 Pazartesi 00:04