Mehmet Toker
Mehmet Toker Ateşkesin ihlal edilmemesi için ne yapılmalı?

Ateşkesin ihlal edilmemesi için ne yapılmalı?

Siyonist Terör Örgütü İsrail, 7 Ekim 2023’te yapılan Aksa Tufanı harekâtını bahane ederek başlattığı son soykırım ve katliam hareketiyle Gazze'yi yerle bir etti. İki yıl iki gün süren katliam ve soykırım 9 Ekim’de imzalanan ateşkesle şimdilik bitmiş gibi gözüküyor. Filistin topraklarında, İsrail Terör Örgütü(İTÖ)’nün yaptığı soykırım ve katliamlar 7 Ekim 2023’te başlamadı. 1948’den bugüne devam eden bir işgal, sürgün, yurtsuzlaştırma, katliam ve soykırım var Filistin topraklarında.

7 Ekim 2023’ten 9 Ekim 2025’e uzanan iki yıllık süreçte çoğu çocuk ve kadın on binlerce masumu vahşice katletti. 200 bin tondan fazla bomba atmak suretiyle Gazze'yi yaşanmaz bir yer haline getirdi. Şehir adeta viraneye ve harabeye döndü. Hedefi, onurlu direnişi kırmak, açlık ve ölüme mahkûm ettiği Filistinlileri vatanlarından sürgün etmekti. Fakat tam tersi oldu. Gazze ve civarını harabeye çevirse de Filistin halkının çelik gibi iradesini yıkamadı. Bilakis demir kubbe çelikten irade ve şanlı bir direniş ile çöktü. Asıl yıkılan kâğıttan kaplan, soykırımcı İTÖ oldu. İsrail, Filistin’i haritadan silmek isterken tüm dünyayı Filistinleştirdi. Direniş bir anlamda tüm dünyaya yayılmış oldu. Yahudiler artık dünyanın hiçbir yerinde huzur ve güven içinde olmayacaktır, olmamalı. Siyonist rejimin en büyük kâbusu Filistin'in devletleşmesiydi. Artık korktuğu başına geliyor. Dünya artık Filistin’i devlet olarak tanımaya çok güçlü destek veriyor.

Bu durum asla rehavete sebep olmamalı. Mavi Marmara, Vicdan (Conscience), Madleen, Hanzala, Sumud gibi sivil filolarının, Kuzey Afrika’dan başlayıp Mısır’da durdurulan karadan Filistin’e girmeyi hedefleyen sivil toplumun, uluslararası kamuoyunun artan baskısıyla İTÖ ateşkes anlaşması imzalamak zorunda kaldı. Devletlerin, Bir’leşmiş M’illetlerin, İslam İşbirliği Teşkilatı, Uluslararası Adalet Divanı vs. yapılanmaların sessiz kaldığı soykırım, sivil inisiyatiflerin mücadelesiyle durdurulmuştur. İnsanlık cephesinin dayanışması sayesinde yapılan anlaşmayla, Filistin'de yaşanan acılar bir nebze olsun hafifleme yoluna girmiştir.

Soykırım, işgal ve katliama, İTÖ’nün saldırganlığına, dünya kamu vicdanının daha fazla tahammül edemeyeceği açıkça görülmüştür. Terörist başı Netanyahu ve yönetimi mahkemelerde hesap verene ve en ağır şekilde cezalandırılana dek kamu vicdanı rahatlamayacaktır. Boykota ve İsrail’i ötekileştirmeye, yalnızlaştırmaya, tüm dünyadan tecrid edilmeye devam edilmelidir. İTÖ ve destekçisi devlet ve şirketler, Gazze’yi yeniden kuracak, Filistin halkının acılarını hafifletecek miktarda yüklü bir tazminata mahkûm edilmelidir. Bu anlaşma, o yolda atılmış önemli bir adımdır. Türkiye’nin garantör devlet olarak anlaşmada imzasının bulunması küçük ama önemli bir adım olarak okunmalıdır.

İTÖ, 7 Ekim’de başlattığı ağır bombardımanlarla Gazze’yi yıktığını zannediyordu. İTÖ esasen Batılı ülkelerin Siyonist ideolojiye olan yardım ve yataklığını yıktı. İTÖ, algı yönetimi ve medya manipülasyonlarıyla 78 yıldır inşa ettiği kendi imajını yıktı. İşgal ve soykırımlara destek veren Avrupa ülkelerini ve köpeği ABD’yi ifşa etti. İTÖ’nü destekleyen batılı devletler, iç kamuoyu baskısından dolayı İsrail'den yüz çevirmek zorunda kaldı. İTÖ’nün sürekli propagandasını yaptığı “kendini savunma hakkı” yalanına kimse inanmıyor artık. İTÖ’nün kuduz köpeği ABD'de bile halkın çoğunluğu İsrail'den nefret ediyor, Filistin'i destekliyor. Batılı halkların en az %50’si İsrail'in soykırım yaptığını açıkça dile getiriyor, sosyal medyada dillendiriyor ve halkın en az %70’i hükümetlerinin; masum bebek ve çocukları, mazlum kadınları, sivil halkı bombalarla ve açlıkla öldüren İTÖ’ye yardım yapmasına karşı çıkıyor.

Bu aşamadan sonra yapılması gereken en önemli konu, rehavete kapılmadan, gevşemeden, boykota tüm dünyada organize bir şekilde devam edilmelidir. Tüm ülkeler, İTÖ ile resmi ilişkilerini ya tamamen kesmeli veya minimize etmelidir. Hiçbir devlet, İTÖ pasaportunu tanımamalıdır. Türkiye başta olmak üzere tüm devletler, İTÖ cephesinde askerlik yapan çifte hainleri, savaş suçu işlemiş hainler olarak yargılamalı, en ağır şekilde cezalandırmalıdır. İTÖ’ye destek veren şirketlerin mal varlıkları kamulaştırılmalıdır. Hiçbir ülke hava sahasında İTÖ uçaklarının, deniz sahalarında ve limanlarında İTÖ gemilerinin seyr-ü seferine izin vermemelidir. İhlali savaş sebebi sayılmalıdır.

Dünyanın üzerinde huzurla yaşanılabilen bir gezegen olmasını istiyorsak, lanetlenmiş bu topluluğa asla tolerans gösterilmemelidir. Ve son söz; sadece Doğu Akdeniz bölgesinde ve tarihi Mezopotamya’da ya da balkanlarda, Afrika’da veya Doğu Türkistan’da değil tüm yeryüzünde adil ve kalıcı barış, huzurlu bir dünya istiyorsak acilen 1967 değil 1907 sınırlarına geri dönülmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Toker Arşivi

Halloween bizim neyimiz olur?

03 Kasım 2025 Pazartesi 00:03

Heykeller ve Konserler Sanat İçin mi?

29 Eylül 2025 Pazartesi 00:03

Hâlâ izlemeye devam mı?

22 Eylül 2025 Pazartesi 00:05

Okulların kapıları nereye açılıyor?

08 Eylül 2025 Pazartesi 00:04