Mehmet Toker
Mehmet Toker Dijital Putperest Dönemde Aile Nereye Konuşlandırılıyor?

Dijital Putperest Dönemde Aile Nereye Konuşlandırılıyor?

Aile; şartları tutan iki karşı cinsten insan arasında nikah bağı ile kurulan, aralarındaki ilişkiler dini, örfi, ahlaki veya hukuki değerler ve kurallara bağlı olarak yapılanan, insan neslinin devamını sağlayan, sosyalleşmenin ilk oluştuğu, dini ve kültürel değerlerin gelecek nesillere aktarılmasını sağlayan, biyolojik, sosyolojik, psikolojik, hukukî, eğitimsel ve iktisadî, boyutları olan toplumun en küçük yapı taşı ve insanlık aleminin çekirdeğidir.

Aile, Allah’ın kâinata koymuş olduğu bir sünnetullahtır. Tarih içerisinde istisna dönemler olmakla beraber her insan bir ailede doğar. İnsan, birey olarak aile kurumunun ayrılmaz bir parçasıdır. İnsanın en büyük manevi ve psikolojik beslenme kaynağı aile olduğu gibi bazen en büyük manevi ve psikolojik problemlerin kaynağı da aile olabilmektedir. Aile üyelerinden birisini etkileyen bir hadise tüm aile üyelerini etkileyebilir. Bu nedenle bireyin ruh sağlığı, ailenin ruh sağlığı ile veya ailenin ruh sağlığı, aile bireylerinin ruh sağlığı ile doğrudan ilişkilidir. Anne veya baba, manevi yoksunluğa düştüğünde, depresyona girdiğinde, anne ile baba arasında sevgi-saygı, duygusal iletişim zayıfladığında veya kaybolduğunda tüm aile bireyleri özelliklede ailedeki değerler aktarımından doğrudan etkilenen çocuklar bundan en bariz ve negatif anlamda etkilenmektedir.

İnsanlık olarak çok ciddi negatif, hızlı, küresel bir değişim dönüşüm sürecinden geçmekteyiz. Öyle bir değişim ve dönüşüm süreci ki, geleneksel tüm yapıların, kurumların, değerlerin içinin boşaltıldığı, başkalaştırıldığı, değiştirilip dönüştürülemeyenlerin reddedildiği veya itibarsızlaştırıldığı, homojen yapıların heterojenleştirildiği tarihte emsali görülmemiş bir süreci yaşıyoruz. İnsanlığın tahayyül sınırlarını zorlayan korkutucu bir hızla gelişen dijital dünya ve dijitalleşmenin bir aparatı olan yapay zekâ ve sosyal medya en başta toplumun temel yapı taşı olan aile olmak üzere tüm insanî değerleri hedef almaktadır. İnsanlığın sahip olduğu tüm değer ve kavramlar dijitalleşen dünyada çer çöp misali savrulmaktadır. Manevi değerler istihza konusu haline getirilmiştir. İnsanoğlu adeta kendi eliyle ürettiği teknolojinin, kurduğu dijital çağın esiri kölesi haline gelmiştir. İnsanlık tarihinde insanoğlunun eliyle taştan, ağaçtan yonttuğu veya metalleri ya da maddeleri eritmek, kalıba dökmek suretiyle yaptığı putların yerini sayılar, algoritmalar, yazılımlarla oluşturduğu dijital putlar almıştır. Tarihte putlara sunulan kanlı kansız kurbanların yerine artık dijital putlara aileler, çocuklar, gelecek nesiller, ahlak, din, geleneksel kültürler ve değerler kurban verilmektedir. Sanal paganist dönem olarak adlandırabileceğimiz bu süreçte modern dijital tanrıların hakimiyetini pekiştirmek için insanı merkeze alan dini, ahlaki, yerel, milli, geleneksel tüm kurumlar yok edilmesi gereken bir düşman olarak değerlendirilmektedir.

Toplumları ayakta tutan yapılara açılan bu savaşta her yol mübah görülmekte, aileyi, toplumu yok edecek en sapkın, en iğrenç unsurları kitle imha silahı gibi kullanmaktadırlar. “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, LGBT, babasız toplum, ailesiz toplum, cinsiyetsiz toplum gibi projeler üzerinden bir ahlaki çöküş ve insanlığın yok oluşu hedeflenmektedir.

Bu saldırılar ve negatif dönüşüm karşısında insanlığın tek bir savunma mekanizması, tek bir sığınağı var: Aile. Elbette, insanlığı yok oluşa sürükleyenlerde bunun farkında ve bütün yıkıcı hücumlarını aile üzerine yoğunlaştırmış durumdalar. Günümüzde aile yapısının giderek farklılaştığı (tek ebeveynli aileler, anne-babanın aynı cinsiyetten olduğu aile kabul edilen yapılar vb.), yetişmekte olan nesillerin kaos, ruhsal yalnızlık, manevi aidiyetsizlik, kültürel belirsizlik içinde bocaladıkları gözlemlenmektedir. Ve maalesef bu olgu giderek yaygınlaşmaktadır. Bu değişim ve dönüşüm süreci ailelerin ruh sağlığını çok derinden etkilemekte, aile bireyleri arasında iletişim kopukluklarına yol açmaktadır. İletişim kopukluğu ise ailede motivasyon eksikliğini, rûhî bunalımları, tükenmişlik sendromunu tetiklemektedir. Çözüm olarak ailelerin yeşil, sarı, kırmızı reçeteli ilaçlarda çare aramaları veya sakinleştirici, uyuşturucu madde kullanımına yönelmeleri ya da farklı bağımlılıklara müptela olmaları sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Ailelerdeki rol karmaşası ve çatışmaları, rol model olarak sunulan yaşamların realiteden uzaklığı ve yoksunluğu, inanç ve geleneğin zayıflaması ailelerdeki psikososyal travmaları hızla artırmaktadır.

Bütün bu sorunların çözümü yine ailededir. Bireyler arası iletişimin teknolojiye kurban edilmemesi, ailede iman, inanç, maneviyat artırıcı faaliyetlerin güçlendirilmesi, dijital bağımlılık başta olmak üzere iletişimi zayıflatan unsurların terkedilmesi cepheyi güçlendirecektir. Güçlü bir ruh sağlığı güçlü bir inanç ve imanla mümkündür. İnanç zayıfladıkça, maneviyat köhnedikçe aileler, dijital putperest dünya karşısında kurban edilmeye mahkûm birer günah keçisine dönecektir. Güçlü inanç güçlü aile. Güçlü iman güçlü psikoloji. Sağlam iman sağlıklı aile. Aksi hâl muhal…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Toker Arşivi

Halloween bizim neyimiz olur?

03 Kasım 2025 Pazartesi 00:03

Heykeller ve Konserler Sanat İçin mi?

29 Eylül 2025 Pazartesi 00:03

Hâlâ izlemeye devam mı?

22 Eylül 2025 Pazartesi 00:05

Okulların kapıları nereye açılıyor?

08 Eylül 2025 Pazartesi 00:04