Mazlum ve Mahcur Annelerin Günü de Kutlu Olacak mı?
Siyonist terör örgütü İsrail’in, Filistin topraklarına Gazze’ye yönelik saldırıları 78 yıldır aralıklı olarak devam ediyor. 7 Ekim 2023’den bu yana aralıksız devam eden ve tüm insanlığı yok etmeye çalışan bu katil ve soykırımcı zihniyet, binlerce masum insanın yaşamını yitirmesine sebep oldu. Zalim İsrail, kadın, çocuk yaşlı ayırmaksızın tüm sivilleri katlediyor.
Yaşanan bu hadiseler başta Müslümanlar olmak üzere tüm insanlığın imtihanı. Zulme sessiz kalmak şuur sahibi hiçbir Müslümana yakışmaz. Müslüman dünyanın umursamazlığı, vurdumduymazlığı maalesef Siyonist cani terör örgütüne güç veriyor.
İsrail, 7 Ekim'den bu yana Gazze'de 62 bin civarında Filistinliyi katletti. 110 binden fazla masum yaralandı. 14 binden fazla kişi enkazların altında kayboldu. 38 bin civarında çocuk yetim kaldı.2 bini aşkın ailenin kaydı nüfustan silindi. 1395 sağlık çalışanı hayatını kaybetti. 205 gazeteci ile 195 sivil savunma görevlisi can verdi. Hayatını kaybedenlerin büyük çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşuyor. Binlerce Filistinli ise kayıp. Filistin'deki resmi raporlara göre, devam eden soykırımda hayatını kaybedenlerin yüzde 60’ından fazlası kadın ve çocuklardan oluşuyor.
İsrail’in Gazze'de uyguladığı soykırım, anne karnındaki fetüslerden, prematüre bebeklere ve 18 yaş altı tüm çocuklara kadar her yaş grubunu hedef aldı. Filistin İstatistik Kurumunun yayımladığı rapora göre, soykırımın başladığı tarihten bu yana Gazze'de yaklaşık 18 binden fazla çocuk öldürüldü.
Soykırım sadece istatistiğin konusu değil. Bunlar insan. Bu katledilen çocukların da anneleri vardı. Şayet hâlâ yaşıyorlarsa… Ve binlerce çocukta annesiz kaldı onlarda hâlâ katledilmemişlerse…
Dünya insanlığı mayıs ayının ikinci pazar gününü Anneler Günü olarak kutlamaya hazırlanıyor. Çiçekçiler, hediyelik eşya satanlar, elektronik cihaz dükkanları fırsatı ranta çevirme telaşındalar. Anneler Günü, resmi olarak 1914 yılında Amerika’da kutlanmaya başlıyor ve 1955 yılında İstiklal Savaşı gazisi Erzurum’lu Nene Hatunun yılın annesi ilan edilmesiyle resmiyet kazandı ve kutlanmaya başladı. Kapitalizm, her şeyi ranta dönüştürüp pazarlama objesi haline getirdiği gibi Anneler Günü’nü de artık bir sûni pazar haline getirdi.
Günümüze geldiğimizde Özellikle İslam Dünyasında anneler, dünyanın en hüzünlü ve gözü yaşlı anneleri olarak yaşama mücadelesi veriyorlar. Ülkemizdeki Diyarbakır Annelerinden, evladını vatan-millet- devlet için şehit veren şehit annelerine, Doğu Türkistan’da evladını Çin zulmüne esir veya kurban vermiş annelere, Yemen’de çocuğunun açlıktan ölmesine mani olamayıp çaresizlik gözyaşları ile şahit olmak zorunda kalan annelere, Myanmar ve Bangladeş’in açlık, yokluk, yoksullukla mücadele eden annelerine kadar milyonlarca anne için ABD’nin uydurup tüm dünyaya pazarladığı ve kapitalizm tarafından küresel bir sömürü mekanizması haline getirdiği anneler günü ne anlam ifade ediyor? Sorusuna verecek esaslı bir cevabımız maalesef yok.
Annelik her kadın için tarifsiz bir mutluluk. Ama Filistinli anneler için anne olmak, ciğerparenizin parçalanmış cesedini naylon poşette taşımak demek. Yıkıntılar arasında bombalar altında doktorsuz, ebesiz, iğnesiz ilaçsız dünyaya getirdiğiniz evladınızı kundağıyla değil kefeniyle kucağınıza almak demek. Üç evladınızın üçünün birden ceset parçalarını kanlar ve tozlar içinde ölüm yağdıran gökyüzünde görmek demek. Ninni ile uyutmanız gereken yavrunuzu bomba seslerinden korkmasın diye patlamalara, silah seslerine, tank ve buldozer seslerine alıştırmak demek. Yerden, çamurlar içinden topladığınız unla yağsız tuzsuz şekersiz yaptığınız bulamacı açlıktan ölmesin diye bebeğinize mama diye yedirmek demek. Filistin’de anne olmak sığındığınız enkazdan çıkan kocanızın veya oğlunuzun kızınızın bir daha dönmeyeceğini bilmek demek. Siyonist teröristlerin tecavüzüne uğradığınızdan dolayı hamile kaldığınız için o çocuğu İsrail hapishanelerinde betonun üzerinde doğurmak zorunda kalmak demek. Filistin’de anne olmak; sessiz yığınların (Dünya Müslümanlarının) onurunu izzet ve şerefini omuzlarınızda taşımanız demek. Zulme boyun eğmemek, inancından taviz vermemek, tevekkül ve teslimiyette zirve insan olmak demektir.
Anneler gününü kutlayacaksak önce bugünün Filistinli, Doğu Türkistanlı, Suriyeli, Bosnalı, Hocalılı, Pakistanlı, Afganistanlı, Myanmarlı anneler için kutlu olmasını temin etmemiz lazım. Anneler Günü sadece batı kadını ve sömüren devletlerin vatandaşı olan anneler için kutlanmamalı. Annelik, her kadının hakkıdır. Ve her hak sahibine hakkını vermediğimiz müddetçe adaletten bahsedemeyiz. Mazlum ve mağdur coğrafyalardaki annelerin, evlatlarının cesetlerine, fotoğraflarına, mezar taşlarına değil evlatlarına sarıldıkları gün; Anneler Günü kutlu ve mutlu olacaktır. Daha adil bir dünya için annelerin gözyaşlarının dökülmeyeceği bir dünya için kahrolsun Siyonizm ve tüm türevleri… Kahrolsun anneleri sömüren feminizm, kapitalizm, materyalizm, pozitivizm ve tüm türevleri… Mazlum annelerin gözündeki yaş dinmedikçe Anneler Günü kutlamak, Titanik batarken keman çalmaya benziyor…!