Büşra Gülşah İyikan

Büşra Gülşah İyikan

Muharrem ayı ve Aşûre

Muharrem ayı ve Aşûre

Muharrem ayının İslam tarihinde bir takvim başlangıcı olması, Hz. Ömer'in halifeliği döneminde tespit edilmiş, o tarihten bu yana pek çok İslam ülkesince kullanılagelmiştir. Muharrem'in Hicrî yılbaşı olması, Noel kutlaması gibi bir geleneği olmamakla beraber, yılın ilk günü olması açısından bir önemi de bulunmaktadır. Kur'ân'da ise Muharrem'in ayının farklı bir özelliğinden söz edilir.Kimsenin kalbini kırmamak, dili ile kimseyi incitmemek, kimse hakkında dedikodu yapmamak Mâtem Orucu’nun temel ilkesidir. Sağlığı yerinde olanlar oruç tutarlar. Matemden amaç, kendine eziyet yapmak değil, kötülük ve katliamların bir daha olmaması adına anmak ve unutmamaktır.Bu ayda 12 gün oruç tutulur. 12 gün orucun ardından Aşûre Günü yapılır. 12 değişik malzemeden oluşan aşûre yenilir ve dağıtılır. Aşurenin hikayesi ise şu kıssaya dayanmaktadır: Oğulları olan, Sam, Ham ve Yasef kendisine iman etmelerine karşın Kenan ve kavminden pek çok kimse ona inanıp iman etmez. 1000 seneden fazla Allah'ın emirlerini kavmine tebliğ etmesine karşın ne yazık ki çok zulme uğrar ve onların alaylarına maruz kalır. Sonunda kavmini Allah'a şikayet eder. Allah, Hz. Nuh'a çok büyük bir gemi yapmasını emreder. Ve ona yardım etmesi için Cebrail (as) kendisine yardımcı gönderir.Hz. Nuh emre itaat ederek büyük bir gemi yapar ve kendisine iman eden ne kadar mümin varsa onları gemiye bindirir. Her cinsten birer çift hayvanı da yanlarına alır. Ve Allah sonunda büyük tufanı koparttır. Gökten yağan yağmurlar ve yerden fışkıran sular bütün yeryüzünü kaplar. Ten nur'un kaynaması ile gemi hareket eder.Sadece gemiye binen müminler kurtulur. Gemi aylarca suda kalır. Bu zaman zarfında yanlarına aldıkları yiyecekler tükenmeye başlar. Geriye kalan yiyecekleri bir kazanda toplayarak bir çorba pişirmeye başlarlar. O zamanda yapılmış çorbaya bugün Aşure diyoruz. Aşurenin hikayesi de bir rivayete göre bu kıssaya dayanmaktadır. Yüzyıllardan bu yana değişmeyen bir gelenek haline gelmiştir Aşure. Osmanlı zamanında bu aya çok önem verilir idi. Muharrem ayının 10. günü oruçla başlanırmış güne, kazanlarca aşureler yapılıp eşe dosta, konu komşuya dağıtılırmış. O zamanda aşure dağıtan gönüllü "aşure sebilcileri" varmış. Fakire, fukaraya aşure dağıtırlarmış.

 Gelelim Aşure Tarifinine;

  • 500g aşurelik buğday (3 su bardağı)
  • Yarım çay bardağı pirinç
  • 1 su bardağı nohut
  • 1 su bardağı kuru fasulye
  • 200 g kuru kayısı
  • 200 g kuru üzüm
  • 1 su bardağı fındık
  • 3 lt su
  • 2 su bardağı süt
  • 4 su bardağı toz şeker
  • çeyrek çay kaşığı tuz
  • çeyrek çay kaşığı karabiber
  • yarım çay bardağı karanfil suyu (1 tatlı kaşığı karanfili kaynatıp, sunuyu aldım)

Üzeri için;

  • 25 g fındık
  • 25 g kuş üzümü
  • 100 g ceviz

Aşure Tarifi Yapılışı

  1. Nohut ve fasulyeyi ayrı ayrı haşlayın.
  2. Yumuşayan nohuta, fasulye, küçük doğranmış kayısı, kuru üzüm, yıkanmış pirinç 15dk kadar kaynatın.
  3. Sıcak süt, şeker, tuz, karabiber, fındık, karanfil suyu ekleyerek 15dk daha kaynatın.
  4. Tek tek cam kâselere bölüştürün.
  5. Aşure kâselerde soğumaya yüz tutunca, üzerini fındık, ceviz, fıstık, kuş üzümü, kuru üzüm ve nar taneleri ile süsleyebilirsiniz.
  6. Aşure pişirirken toplamda 3lt kadar su kullanın.Yanınızda sürekli kaynar su bulundurun, gerektiğinde ilave edebilmek için önemli. Aşurenin kıvamına göre su ekleyebilirsiniz.
  7. Şeker miktarını damak tadınıza göre ayarlayabilirsiniz.

Ellerinize sağlık  Afiyet olsun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Büşra Gülşah İyikan Arşivi
SON YAZILAR