Sözü Azaltıyorum
Bazen ne yazacağımı bilemiyorum; içimden sevgiden, iyilikten, güzellikten bahsetmek geliyor, ancak dünyada olup bitenler aklımızı ve gönlümüzü yorduğundan, belki de işgal ettiğinden bu güzel kavramları yazmaktan imtina ediyorum çok zaman. Savaşlar, katliamlar, tecavüzleri şunlar bunlar, elimizde ya da karşımızda sanki zorunluymuş gibi duran ekranlardan akıp duruyor. Bu düşüncelerle bu yazıyı yazmak için leptopun başına oturunca aklıma eski notlarımı karıştırmak geldi. Ajandalarımdan birini karıştırırken Stanislaw Jerzy Lec’ten yıllar önce alıntıladığım şu sözler çarptı gözüme:
İnsanın kendine benzediği anlar enderdir.
Mutluluğun adalarına yalnızca sıradanlığın denizinden varılır.
Gerçek olan her şey doğru değildir. Örneğin yalan!
Yaşam tehlikelidir; yaşayan ölür.
Bazen sesini duyurmak için susman gerekir.
Bu beş maddelik listeye başından bir daha bakalım. Evet, öyle bir çağda yaşıyoruz ki kendimiz kalmak, kendimize benzediğimiz zamanı genişletmek mümkün olmuyor. Hep rol yapıyoruz, hep mış gibi yapıyoruz, hep hiç de istemediğimiz şeyleri yapmak zorunda kalıyoruz.
Bazen öyle zorluyoruz ki kendimizi, klişe demesinler, ay bunu daha önce de görmüştüm demesinler, oo bunlar bayatladı oğlum demesinler diye kendimizde olmayan meziyetleri hayata geçirmek için zorlayıp duruyoruz bedenimizi, aklımızı ve de dünyayı.
Oysa gerçek olan her şey doğru değildir ve dünyada yalan diye bir şey var. Üstelik bu yalan günümüzde altın çağını yaşıyor. Oysa bir de hakikat diye bir şey var, işte biz onu ıskalıyoruz. Hakikati bilmek için birazcık da olsa edebiyat bilmek gerekir diye düşünüyorum zira teşbihi, sembolü, kinayeyi öğretir edebiyat bize.
Doğrudur, yaşam tehlikelidir ve insan hasta olduğu için ölmez, yaşadığı için ölür. Ama eğer ki ölüm bize getirdiği nasihati hakkıyla anlatamıyorsa, ölmeden bir daha düşünmek gerekir sanırım.
Bazen, bazı insanlar çok konuşurlar ve çoğunlukla da kendileriyle çelişirler. Çünkü o kadar çok konuşurlar ki eylem mekanizmaları söylemlerine yetişemez.
İşte burada ben de bir karar alıyorum ve bugüne kadar 600 kelimelik yazılarımı 300 kelimeye düşürüyorum. Artık çok yazmak değil, çok düşündürmek istiyorum. Gerektiğinde yine uzun yazacağım elbette ama genel yazılarım bundan böyle 300 kelime civarında olacak.
Sevgiyle kalın.
