Şerife Oktar

Şerife Oktar

Şubat Ayı Hakk’a Kavuşma Ayı

Şubat Ayı Hakk’a Kavuşma Ayı

Ayların en kısa olan 28 gün sürmesi dört yılda bir sefere mahsus olan miladi ay: Şubat ayı. Bu ayda pek çok kıymetli insan, gönül eri, şair, yazar, siyasetçi, Allah dostu Mevla’ya yürümüş; fani ömrüne gözlerini kapatmıştır. Bunlar içinde en tanınmışları: Sultan Abdülhamit Han, Hacı Veyiszade Mustafa Kurucu Efendi, Ali Ulvi Kurucu, Mahmud Sami Ramazanoğlu, Necmeddin Erbakan, Doğan Cüceloğlu.

Ali Ulvi Kurucu hakkında konuşacağız. Bugün Konya’da bir caddeye ve İmam Hatip Lisesine de ismi verilen değerli zat. Kısaca hayatı hakkında bilgi edinip şiirini okuyalım:

Hacı Veyiszade Mustafa Sabri Kurucu hoca efendinin yeğeni bir diğer deyişle kardeşi İbrahim efendinin oğlu Üstad Ali Ulvi Kurucu, Türkiye’de ve Müslüman ülkelerde milyonların tanıdığı bir zat… Sevimli çehresi, Muhammedî güzel ahlâkı, ruhlara hitap eden millî, dinî şiirleri ve insanı mânevî âlemlere alıp götüren gönül sohbetleri ile bir ilim ve irfan önderi… Tam manasıyla Peygamber aşığı…

Ali Ulvi Kurucu, 1922 yılında Konya’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Konya’da tamamladı. Arapça öğrendi, hafız oldu. Baba İbrahim Kurucu, evlatlarını devrin sıkıntılarından uzak tutmak için Medine’ye hicret etti. Ali Ulvi Kurucu yükseköğrenimini Kahire el-Ezher Üniversitesi’nde tamamladı. Medine’de uzun süre Evkaf Dairesi’nin İnşaat ve Sicillat Emini olarak görev yaptı. Daha sonra Sultan Mahmut’un yaptırdığı Mahmudiye Kütüphanesi’nde, bir süre sonra da Şeyhüislam Arif Hikmet Kütüphanesi’nde çalıştı. 1985’de emekli oldu. Medine’de 60 yılını Peygamber Efendimiz’in (a.s.m.) yanı başında geçirdi. Emekli olduktan sonra Medine’de ulemalarla görüşmeler yaptı. Senenin belirli bir dönemini Türkiye’de geçirmeye özen gösterirdi.
Kur’an hafızıydı ve geniş bir hadis külliyatına sahipti. Rasule olan aşkı onun her sözünü beynine nakşetmesine sebep olurdu. Tarih, musiki ve hat konularına özel ilgi duyardı. Şair kişiliği ile ön plana çıktı. “Sevdim seni mabuduma canan diye sevdim” şiiri dillerden dillere dolaştı. Aruz ölçüsüyle birçok şiirler yazdı. Ayrıca nesir sahasında da çeşitli eserler verdi. Şiirleri, “Gümüş Tül ve Alevler” olarak, makale ve röportajları da “Gecelerin Gündüzü” adıyla yayınlandı.
Onun Rasul sevdası bambaşkaydı. Bazen itikafa girer aylarca çıkmaz, çıktığında asırlarca unutulmayacak bir şiir daha armağan ederdi ümmete. “Ruhum sana aşık, sana hayrandır Efendim,
Bir ben değil, âlem sana kurbandır Efendim.”

Sağlığında kendi ağzından derlenen hâtıraları iki cilt halinde M. Ertuğrul Düzdağ tarafından yayımlanmıştır.

"Ey Kâbe, niçin senin elbisen siyahtır, niye böyle karalara büründün?" Kâbe cevap veriyor: "Ey şair, ben karalar giymeyeyim de kimler giysin? Mekke ahalisi, sevgilim Muhammed Mustafa'nın kadr ü kıymetini bilemediler. Onu gücendirdiler. O da gidip Medine'ye yerleşti. İşte ben bunun için, sevgilimden ayrı düştüğüm için karalar giyiniyorum." Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 2, M. Ertuğrul Düzdağ

Mübarek insan, Allah dostu, Rasul aşığı bu güzel zat 3 Şubat 2002 tarihinde Medine’de vefat etti. Asr-ı Saadet insanlarının birçoğunu bağrında taşıyan Cennetü’l Baki mezarlığına defnedildi. Ruhu şâd olsun

 Uyanış Fecrinin Aydınlığı

Ne gelen var, ne giden var; ne gülümser bir yüz.
Yolcu yorgun, yük ağır, menzil uzaklarda henüz
Diye milletçe ümitsizliğe düşmüştük dün,
Uyanış fecri ufuklarda belirmekte bugün.
Kararan dünkü ufuklarda güneşler yanıyor.
Her ışık dalgası umman olarak çalkalanıyor.
Nurlu bir yüz gibi dünyaya doğarken gündüz,
Uyanış fecrinin aydınlığıdır gördüğümüz
En ağır şartlara rağmen yine şahlanmada din,
Külle örtülmesi mümkün mü bu kutsi alevin
Bu alev, nûrunu Kur’an-ı Kerim’den alıyor
Bütün âlem uyanış fecrine hayran kalıyor
Genç nesilden bize hep müjdeci sesler geliyor
Uyanış fecrini marşlarla bütün besteliyor
Taşı toprakları yurdun dile gelmişçesine
Uyuyorlar koro halinde İlahi sesine
Bu muazzam sese alkış kopuyor her yerden
Görünen âlemin ardındaki âlemlerden
Büyük aydınlığa yol gösteriyor rehberimiz
Bütün âlemlere rahmet yüce Peygamberimiz (sav)
Açtı insanlığa on dört asır evvel bu yolu
Ufku güllerle, çiçeklerle, meleklerle dolu.
Büyük ecdadımızın gördüğü parlak rüya
Vuruyor her gece yıldızlarını aksiyle suya.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şerife Oktar Arşivi
SON YAZILAR