Mehmet Toker

Mehmet Toker

TDT Alternatif mi, Odak mı?

TDT Alternatif mi, Odak mı?

Türk Keneşi, Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda gerçekleştirdiği 8. Zirvesinde isim değiştirerek ve Türkmenistan'ın da katılımıyla üye sayısını artırarak Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) ismini aldı. Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Keneşi olarak adlandırılan üye ülkeler 8. zirvesinde Türkiye'nin öncülüğünde birçok insanın hayali ya da ideali olan bir hedefe doğru kararlı bir adım attı.
 
Ziya Gökalp'in: "Vatan ne Türkiye'dir Türklere ne Türkistan. / Vatan büyük ve müebbet bir ülkedir Turan." şiiriyle sembolleştirdiği ideal, siyasal anlamda ve kültürel anlamda farklı bir kimlik kazanmış oldu. Turan kelimesi, Farsça kökenli olup, İran'ın kuzeydoğusundaki, yani bugün Güney Azerbaycan diye isimlendirilen, 30 milyon civarında Türk'ün yaşamış olduğu bölgeye verdikleri isimdir.  Tarih içerisinde Ural-Altay ve Fin-Macar haklarından oluşan ve Turan Irkı diye tanınan toplumların yaşadığı anayurdu tanımlamak için kullanılmıştır. Turancılık Fin-Macar halklarının birliğini savunan ideolojik ve siyasal bir terim halinde "uzak anayurt ideali" manasında Macaristan'da 1800'lü yılların ilk çeyreğinde kullanılmaya başlanmıştır. Kavram Macar siyasi kimliğini tehdit eden Pancermenizm ve Panslavizm’e karşı tepkisel bir felsefi harekettir.
 
Bugün Türk devletleri teşkilatında Macaristan'ın gözlemci üye sıfatıyla bulunmasının tarihi kökenlerini bu şekilde ifade edebiliriz. Turan kavramı Osmanlılarda ilk defa 1786 yılında Buhara Hükümdarına gönderilen ve Ruslara karşı birlikte hareket edilmesini teklif eden mektupta yer almıştır. Turancılık ideali Osmanlı'da 19. Yüzyılın ikinci yarısında gelişmeye başlayan Pantürkizm-Türkçülük hareketinin ideali olarak, Türkçe konuşan bütün Türklerin birleşip tekbir devlet olmasını hedefleyen siyasi birlik olarak literatüre girmiştir.
 
Pantürkizm-Turancılık tıpkı Macaristan'daki gibi Panslavizm’e tepki hareketi olarak Rusya coğrafyasında yaşayan Türkleri örgütlemek adına o bölgenin fikir ve aksiyoner isimleri Hüseyin Ali (Turan) ve Yusuf Akçura vasıtasıyla Osmanlı kamuoyuna tanıtılmıştır. Pantürkizm ya da Turancılık fikrini siyasi manada kullanan isim Tekin Alp takma isimli Yahudi Moiz Cohen'dir. Ancak, Moiz Cohen'in Türkçülük anlayışının temelinde çok uluslu Devlet-i Âlî Osmânî'nin bu çoğulcu mozaik yapısını bozarak ulusal devletçiklere bölme hedefi vardır. Bu gizli hedef, Türklerin siyasi birliği anlayışından daha ziyade, Türkleri diğer milletlerden ayrıştırarak yalnızlaştırmak hedefidir.  Selanik Yahudilerinin resmi temsilcisi sıfatına haiz Moiz Cohen Osmanlı tebası Yahudileri Osmanlılaştırma ve entegrasyon fikirlerinin de savunucusudur. 
 
Balkan yenilgisinden sonra ve akabinde de I. Dünya Savaşı'ndan sonra, Osmanlı Devleti’nin yıkılmasıyla Turancılık düşüncesi romantik bir temaya dönüşmüştür. Hatta zaman içerisinde siyasal ilâ-nihaye bir hedef olmaktan çıkıp sadece Türkiye'nin mevcut sınırları içerisindeki folklorik bir anlayışa dönüştürülmüştür.  Aradan geçen yarı baygın, yarı uyanık, hipnoz etkisindeki 70-80 yılın ardından 20 Ekim 2011 tarihinde Ekonomik ve Ticari İşbirliği temasıyla Almatı'da gerçekleştirilen Türk Keneşi; Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye'nin katılımıyla 4 üyeli bir yapı olarak kurulmuştur. Her yıl farklı gündemle toplanan Türk Keneşi 8. yılında ismini Türk Devletleri Teşkilatı olarak değiştirmiş ve Türk Dünyası 2040 vizyonu belgesini de kabul etmiştir.
 
Bu gün Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye, Türkmenistan ve gözlemci sıfatıyla Macaristan'ın oluşturmuş olduğu bu birlik Avrupa Birliği'ne alternatif bir Birlik olmanın ötesinde; Dünya siyasetinde belirleyici bir güç haline gelmesi mümkün gözükmektedir. Bu güç sadece ekonomik ve ticari gücü olmanın ötesinde askeri ve siyasi bir güç olduğunu da doğru okumamız gerekir. Dağılmaya yüz tutan Avrupa Birliğinin, dünyadaki belirleyici güç olma statüsünü kaybettiği artık üye ülkeler tarafından da ifade edilmektedir.  Avrupa Birliği tarih boyunca birbirine düşman olan millet ve devletlerin oluşturmuş olduğu aralarında dil birliği olmayan ekonomik, ticari ve siyasi bir toplulukken, TDT ortak bir tarihe sahip, ortak bir dili konuşan ve aralarında Macaristan'ı istisna tutarsak "Din Birliği" de olan ülkelerin oluşturduğu bir birliktir. Avrupa Birliği ülkeleri rekabetçi yapıları ile o birliği oluşturup sürdürmeye çalışırken, TDT rekabetçi değil refakatçı bir birlik yapısı oluşturmaktadır. Refakatçi yapının en güzel örneği, Karabağ savaşında Türkiye Azerbaycan arasında tecrübe ettik.
 
Enerji krizlerinin yaşandığı ve zirve yaptığı günümüzde ve enerji daha büyük enerji krizlerinin kapıda olduğu önümüzdeki yıllar öncesinde Petrol ve doğalgaz rezervine sahip ülkelerin oluşturduğu bu birlik geleceğe dair ümidimizi tazeleyen ve güneşin tekrar doğudan doğacağı günlerin yakın olduğunun bir muştusudur. Teşkilat üye ülkeler arasındaki hava, kara, deniz yolları ile ticaretin kolaylaştırılması, ülke halklarının birbirlerine daha sıkı bağlarla bağlanması, gümrük birliğin ve transit geçiş gibi doğudan batıya uzanan ana arterlerin sürekliliği gibi hususlarda, atılan bu sağlam adımın meyveleri kısa zamanda netice verecektir. Ortak dil, ortak tarih, ortak din, asırlarca emperyalist güçlerin tesiriyle birbirinden ayrı kalan 300 milyonluk bir Dünya nüfusunun yeniden uyanmasıdır.
 
Teopolitiği yeniden düşünmek için umarım geç kalmayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Toker Arşivi
SON YAZILAR