Musab Seyithan

Musab Seyithan

Ulaştırma Bakanına açık mektup

Ulaştırma Bakanına açık mektup

Sayın Bakanım, TCDD’de yanlış giden bir uygulamadan bahsetmek istiyorum:

Ben, bir buçuk senedir Konya-Eskişehir yüksek hızlı tren ve Eskişehir-Kütahya normal tren hatlarını kullanarak -bazı eğitim programları için- her hafta sonu aynı istikamette TCDD ile yolculuk yapan bir eğitimciyim. 05.11.2023 Pazar günü 09:30-10:28 Kütahya-Eskişehir arası tren yolculuğumda, yük treninin arızalanması nedeniyle yolu tıkadığı için Alayunt istasyonunda beklemek zorunda kaldık. Dolayısıyla normal saatinden bir saat 15 dakika sonra, yani 11:48’de Eskişehir’e vardık. Haliyle, bir buçuk yıldır aynı saate normal yetiştiğim halde, kurumdan kaynaklanan gecikmeyle 11:19’daki Eskişehir-Konya yüksek hızlı trenini kaçırdım. Bize, normal trende beklerken kondüktör; “12’den önce hızlı tren biletleri olanlar müşteri hizmetlerini arasın, durumu izah etsin ve biletlerini, ya erteletsin veya iade ettirsinler” dedi.

Orada benim gibi olanlar hemen telefon ettiler. Ben de 444 8 233 numaradan müşteri hizmetlerini arayarak durumu izah ettim. Telefondaki arkadaş da:

-“İnternet ortamından 75 dakika önce değiştirme veya iade talebinde bulunabilirsiniz şu an yapacak bir şey yok” dedi. Ben de;

-Bu, bizden kaynaklanan bir, bilet iade, açığa alma veya değiştirme talebi değildir. Sizin sebep olduğunuz bir gecikme ile ben 11:19’daki Eskişehir-Konya yüksek hızlı trenini kaçırma durumundayım. Sizce ben mağdur olmuyor muyum? Çözüm nedir? Dedim. Telefondaki arkadaş da:

-“Mobil sistemden girin, orada “Çözüm merkezi” yazan yere durumunuzu yazın, size çözümü bildirirler” dedi.

Ben de öyle yaptım. Mobil sistemden çözüm merkezine olayı yukardaki gibi aynen yazdım. 405284 numara ile kayda alıp bir gün sonra şu cevabı verdiler:

-“Sayın MUSAB SEYİTHAN; Çözüm Merkezimize ilettiğiniz 405284 takip numaralı talebiniz sonuçlandırılmıştır: Tarifemiz gereği biletlerinizi bilet türüne göre, seferinizin hareket saatine; gişelerimizden 60 dakika, diğer satış kanallarımızdan (internet, mobil, çağrı merkezi vb.) 75 dakika kalıncaya kadar iade edebilirsiniz. Tüm satış kanallarımızdan (gişe, internet, mobil, çağrı merkezi) tren hareket saatine 75 dakika kalıncaya kadar değiştirebilir ya da açık bilet kuponuna çevirebilirsiniz. Tamamlanan seferler için herhangi bir iade ve açık bilete çevirme işlemi söz konusu değildir. Bizimle iletişim sağladığınız için teşekkür eder, iyi günler dileriz.”

Evet, adı çözüm merkezi ama “çözümsüzlüğü, çözüm diye yutturmaya çalışarak” müşteri hizmetlerinden farklı bir şey yazmamışlardı. Ben de biraz öfkelenerek:

-Verdiğiniz cevabı okudum. Ben bu dediklerinizi bilmeyecek kadar hanzo biri değilim. Çeyrek asır bu devlete eğitimci olarak hizmet verdim. Otuz beş yıldır da gazete ve dergilerde köşe yazarlığı yaparım. Baştan savma türünden cevaplarla geçiştirmenin adı “Çözüm merkezi” olamaz. Eğer, “Ne olursa olsun sen mağdur değilsin. Biz senin biletini iade edemeyiz, o paraya çökeceğiz” demek istiyorsanız, bunu açıkça söyleyin. Ben de olanları köşemde dile getireyim, gerekirse bakanlığa yazayım. Oradan da buna benzer cevaplar alırsam son başvuru adresi olan ve mutlak adaletin tecelli edeceği Büyük Mahkemenin Başkanına bir gönül dilekçesi yazarak “Yarabbi! Bildiğin gibi şöyle bir mağduriyet yaşadım. Dünyada bütün bürokratik yolları denedim sonuç alamadım. Köşe başlarına oturmuş olan bürokrat soyguncular allem etti güllem etti hakkımın üzerine oturdu. Hakkımı onlardan alıp bana iade etmeni istiyorum” diye halimi arz edeyim, şeklinde bir itiraz başvurusu daha yaptım. Bu itirazıma verdikleri cevapta:

-“Durumunuz incelemeye alınmıştır, size dönüş yapılacaktır” dediler. Bir ay oldu hâlâ dönüş olmadı. Ve bu ikinci başvuru kaydını da sistemden silmişler. Birinci başvuru duruyor.

Efendiler! Biz inanıyoruz ki dünyada alınamayan haklar “Diyânî” hakka dönüşür ve ahirette bu haklar sahibine iade edilir. Zayi olmaz. Çünkü biz Mü’minler iki dünyalıyız. İşler sadece bu dünyada olup bitmez. Yapanların yaptıkları yanlarına kâr olarak kalmaz. Yaptıklarımızın ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızın hesabının sorulacağı Mahkemeyi Kübra vardır. Çözüm merkezi diye yönlendirilen adamlar, çözümsüzlüğü çözüm diye sunuyorlar.

Sayın Bakanım, Türkiye’de bazı işler iyi gitmiyor. Kişinin kendinden kaynaklanan hak kayıplarına sözümüz yok. Fakat kurumdan kaynaklanan hak kayıplarının faturasının vatandaşa kesilmesi, ne dinle, ne insafla, ne vicdanla, ne de izanla bağdaşır. 2021 yılı Temmuzuna kadar beş yıl yurtdışında idim. İki yıl Fransa, üç yıl Hollanda’da eğitim ve din hizmetleri yürüttüm. Bir Pazar günü, bir arkadaşımla Danimarka Kopenhag’tan Norveç Oslo’ya gitmek için Kopenhag’tan saat 09:00’a tren bileti almıştık. İstasyona gittiğimizde “Bu saatteki tren, Pazar olduğu için kaldırıldı” dediler. Ne yapacağımızı sorduk. İçerde çözüm üretme yerine yönlendirdiler. Oraya gittik, durumu söyledik. “O saatteki sefer kaldırıldı. Özür dileyerek size saat 11:00’deki trenden bilet vereceğiz. Ayrıca sizin beklemenize sebep olduğumuz ve gideceğiniz yol da uzun olduğundan, mağduriyetinizi gidermek ve ihtiyaçlarınız için harcamak üzere alın şu 800 Danimarka Kronu karşılığı çeki” diye bize, çevredeki marketlerde ve trende kullanabileceğimiz alışveriş çeki verdiler. Şimdiki kurdan 3350 Türk lirası yapıyordu. Biz de ona, yolda yemek için marketlerden bolca atıştırmalık ve gideceğimiz yere hediyeler aldık.

Evet, bir zamanlar dünyaya medeniyet öğreten bizler, kurumdan kaynaklanan mağduriyetin üstüne çökerken, o zamanlar medeniyet fukarası olan Avrupa şimdi bize örnek olacak davranışlar sergiliyor. Bu yaptıkları, bizim dinimiz gibi doğru, bizim yaptıklarımız da onların dini gibi yanlış.

Sayın Bakanım, devlet, milletin teşkilatlanmış şeklidir. Vatandaşına tuzak kurmaz, ona yaşattığı mağduriyetin üstüne çökmez. Bu yanlıştan dönmek için mağduriyetleri “Kişinin kendinden kaynaklanan” ve “Kurumdan kaynaklanan” diyerek iki kategoriye ayırıp ona göre kuralları yeniden düzenlersek, bir zamanlar Osmanlının atının üzengisini öpmekten şeref duyan Avrupalının şu anki uyguladığı dürüstlüklere hayran kalmadan, o güzellikleri kendi ülkemizde biz de yaşamış oluruz. Yoksa ben üç-beş yüz liranın peşinden koşacak biri değilim. O, benim devlete hediyem olsun. Şu saatten sonra ödeseniz bile onu bir öğrenciye burs olarak takdim ederim. Zengin olmadım ki fakirlikten korkayım. Bu şahsî bir mesele değildir. Bir sistem eleştirisidir. Arz ederim Efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Musab Seyithan Arşivi
SON YAZILAR