Yeniden Gazete Zevki Yaşayalım
Bugünkü yazımı gazetede yazan biri olarak değil bir gazete okuru olarak yazmak istiyorum: zira bir süredir elime aldığım gazetelerden istediğim zevki, randımanını, içeriği bulamıyorum. Bu bana has bir durumda değilmiş meğer. Çevremde böyle düşünen pek çok arkadaşımın olduğunu gördüm. Peki böyle düşünmeye sevk eden neydi bizleri? Buna biraz kafa yormak için birkaç gazetede araştırma yaptım, bu gazetelerin bir kısmı yerel, bir kısmı ulusal basınımızda yer alıyordu. Çoğunluğu ajans haberlerinden beslenen ve birbirinin aynı diyebileceğimiz sayfalardan oluşan kendi mahallesinin görüşlerinin yer aldığı köşe yazılarının bulunduğu; objektif yorum, tarafsız haber ve edebiyattan uzaklaşmış gazetelere dönüşmüşlerdi neredeyse hepsi.
Çağın teknolojisiyle, gazete okunma oranlarının çok fazla etkilenmiş olmadığını, gazetelerimizden uzaklaşan edebiyatın, tarafsızlığın bu teknolojinin yaptığı erozyondan daha büyük kayıp olduğunu düşündüm nedense. Zira günümüzde bilgi her yerde, gazete okuru eline gazetesini alıncaya kadar onda yer alan bilgiye çoğunlukla zaten ulaşmıştır. Ancak o bilginin nelere değdiğini, neleri değiştireceğini, etkileyeceğini öğrenmek ister. İşte tam da bunun için, milli değerlerimiz ve dini inancımız çerçevesinde dünya konjoktüründe yorumlara ihtiyacını gidermek ister okur. Öte yandan gazetelerimizde mutlaka edebiyatın da olması gerekir. Ortalama bir okur edebi bir lezzetin peşinden gider. Hem onların bu ihtiyacına cevap vermek hem de edebiyatı, okumayı teşvik etmek açısından bir şiir, bir öykü, bir roman dizileri de gazetelerimizde olması gerekir diye düşünüyorum. Resim sanatı, müzik konusu gibi ne kadar sanat dalı varsa gazetelerin ilgi alanına girmeli ki kültürümüz, sanatımız sokaktaki adamın gündemine taşınabilsin.
Gazetelerin de bir yazarın, bir şairin nasıl özgün bir sese, orijinal bir tarza ihtiyacı varsa bir sese, bir tarza ihtiyacı vardır. Sayfa düzenlerinden yazı stillerine kadar bunlar üzerinde titizlikle durularak bir renk, bir ahenk tutturulmalıdır. Mesela son zamanlarda neredeyse bütün gazetelerde petek bulmaca furyası almış başını gidiyor. Eskiden uzman bulmaca, şampiyonlar için bulmaca ve zor bulmaca başlıklarıyla bulmacalar olurdu gazete eklerinde. Özellikle kare bulmacalarda standart bir zorluk derecesi tutturulurdu. Elbette petek bulmacalar, sudokular ve diğer bulmaca türleri de olsun, hatta olmalıdır da ama kare bulmacanın klasik zevkinden gazete okurlarını ve bulmaca tiryakilerini mahrum bırakmamak lazımdır diyorum ben.
Magazin deyince akla birkaç ismin boy boy resimleri, plaj fotoğrafları geliyor şimdiki gazete muhabirlerinin. Oysa bu ülkenin nice değerli sanatçıları var. Üstelik geçmişten günümüze kadar nice konu ve insan manzaraları mevcut bu alanda. Hatıra, röportaj, tefrika ve daha pek çok konuda yayınlar ya hiç yok ya da çok sığ bir şekilde geçiştiriliyor. Dijital alana yeniliyoruz, gazetenin geleceği yok gibi lakırdıların peşinde gitmek yerine bu konularsa çalışarak gazeteler çıkarmak daha isabetli olur. İddia ediyorum böyle içerikleri güçlü gazeteler çıkarabilirsek, yine milyonluk tirajlara ulaşabiliriz. Esnafın, emeklinin, öğrencinin eline aldığı gazete iki dakikada bırakıp bir kenara bırakacağı kâğıt parçaları halinde tüketilememeli. Bunun için gazeteciler olarak hepimize bir mesuliyet düşüyor. Gelin hepimiz bir ucundan tutalım ve gazete zevkimizi yaşatalım.
Bir şiirle bitirelim. Sevgiyle kalın.
Şairim, ilham gelir, kâğıt bir umman olur
Martıya gönlüm düşer, kuşa şiir yazarım
Dağlardan esen rüzgâr sahilde beni bulur
Kayalara öykünür, taşa şiir yazarım
Duygudur benim işim, gönülden beslenirim
Bulutlardan nem kapar, yağmurdan hislenirim
Samimiyet sermayem, yürekten seslenirim
Gerçeğim kararsa da düşe şiir yazarım
Sevgi olur insana akar durur gözlerim
Umudun güneşini yakar durur gözlerim
Dört mevsime de aşkla bakar durur gözlerim
Bahara, yaza, güze, kışa şiir yazarım
Yaratılmış her cana hissettiğim hüsnadır
Diyemem içlerinde kimisi istisnadır
Güzellerin içinde sevdiğim müstesnadır
Kara gözlere destan, kaşa şiir yazarım
Çiçek açar toprağım, gül verir batağım da
Dosta açılır kapım, aşk vardır otağımda
Hakkın tavsiyesiyle akarım yatağımda
Alın teriyle gelen aşa şiir yazarım
Bin asır yalnız kalsam, arsızdan eşim olmaz
Yalanı sevmem asla, haramdan düşüm olmaz
Allah'a karşı gelmem, küfürle işim olmaz
Hayır ile başlayan her işe şiir yazarım
Sabahın seherinde buharlar bir şiirdir
Elinde gülle duran baharlar bir şiirdir
Bağlardan kopup gelen rüzgarlar bir şiirdir
Bu cahil cesareti, boşa şiir yazarım