Ağzı olan konuşturulmamalı
PKK’nın yok olma sürecinde bir aşama daha geri de kaldı. PKK kongresini toparlayıp, fesih ve silah bırakma kararını açıkladı. Bundan sonraki süreçte Milli Savunma Bakanlığı ve MİT’in koordinesinde silahların toplanması ve başta kandil olmak üzere terör yuvalarının teröristlerin bir daha toplanamaması için yerle bir edilmesi kaldı. En başından beri sürecin mümkün olduğunca hızlı ilerlemesi gerektiğini söyledim. Çünkü iş uzarsa takoz koymaya çalışan çok olur. Yapılacak saçma sapan açıklamalarla, söylenecek art niyetli birkaç sözle sürece çok rahatlıkla gölge düşürülebilir.
Nitekim silah bırakma açıklamasının mürekkebi kurumadan DEM partinin eş bilmem neyi Tuncer Bakırhan, koruculara yönelik saçma sapan ifadeler kullandı. İmralı sürecinde niye Sırrı Süreyya’nın olup, Bakırhan’ın olmadığı ortaya çıktı(!) Bakırhan’ın açıklaması, üslubu 6,7 Ekim olaylarının olduğu dönemde, hendek günlerindeki Selahattin Demirtaş’tan bir farkı yok. Eğer sağlıklı bir şekilde PKK’nın tasfiye edilme sürecinin tamamlanması isteniyorsa Bakırhan gibilerinin sesinin kesilmesi, illa konuşacaklarsa da adam gibi konuşmalarının sağlanması gerekiyor.
AK Parti cephesinde ise İstanbul Milletvekili Azmi Ekinci, gelinen noktada Selahattin Demirtaş’ın suçlu olma şartlarının ortadan kalktığını söyledi. Açık konuşalım yıllar önceki çözüm süreci döneminde de özellikle tatlısu liberali sözde aydınlar gerek PKK gerekse de onun siyasi ayağına yönelik romantik açıklamalar yapıp vatandaşı süreçten soğutmak için ellerinden geleni yapmışlardı. Bu sefer işin içine sözde aydını, sanatçısı katılmadı, siyasiler arasında dar bir çerçevede süreç kotarılmaya çalışılıyor. Fakat bu sefer de Bakırhanlar, Ekinciler vb. ortaya çıkıyor. Bu dönemde herkes ağzından çıkana dikkat etmeli edemeyenin de konuşmasına izin verilmemeli…
Kimse kusura bakmasın PKK silah bırakıyor diye bazı gerçekler değişmiyor. Selahattin Demirtaş 6-7 Ekim olaylarında insanları sokağa çağırıp başta Yasin Börü ve arkadaşları olmak üzere onlarca vatandaşımızın ölümüne sebep olmuştu. Yani eline silahı alıp katil olmadıysa da azmettiricidir. Aynı şekilde hendek olaylarının yaşandığı günlerde üst perdeden yaptığı açıklamalarla yangına körükle gitmişti. Saz çalıp şirin görünmeye çalıştığı günlerde, hapiste kitap yazıp sanki düşünce suçundan içerdeymiş gibi yapması da geride kalmıştır. PKK silah bırakıyor diye Demirtaş güzellemesi yapılmasına izin veremeyiz. Demirtaş, 8, 9 senedir hapiste. Yargı cezasını keser, yattığı süre kesilen ceza için yeterli olursa dışarı çıkabilir. Dışarı çıksa da bu onun azmettirici olduğu gerçeğini değiştirmez. Yani ortada suçsuzluk, beraat gibi bir durum yok.
Diğer yandan tatlısu aydınları, kimi siyasetçiler de Apo güzellemelerine başladılar. Apo ismi bile kullanılmıyor. Öcalan, “Sayın Öcalan”lar havada uçuşuyor. Utanıp, sıkılmadan dön dolaş Apo’dan Mandela çıkarmaya çalışanlar var. İşte bu tarz konuşmalar sürecin baltalanmasına, süreç tamamlansa bile toplumsal fay hatlarına sebep olur. PKK gelinen noktada varlığının bir anlamı kalmadığı, kendisini kullanacak devlet bulamadığı için fesih kararı aldı. Bu sayede canlarını kurtarabileceklerini düşünüyorlar. Öyle devletle pazarlık etme, diz çöktürme durumları yok. Elbette kuyruğu dik tutmak için açıklamalarında kendilerini fasulyeden nimet gibi göstermeye çalışıyorlar. Yaptıkları fesih açıklamasını satır satır analiz edenleri de anlayamıyorum. Sonuçta eli kanlı bir terör örgütünden bahsediyoruz. Neymiş efendim PKK, Lozan anlaşmasına karşıymış. Ne olmasını bekliyorsunuz ki, karşınızda kuruluş felsefesi ülkeyi parçalayıp bölmek olan bir terör örgütü var. 40 yılı aşkın süre buna uğraşmış, beceremeyince de canını kurtarmak için kendini feshetme kararı almış bir örgüt. PKK’dan ülkenin bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilkelerine bağlılık vb. bir açıklama mı bekleniyordu doğrusu anlayamadık.
Terörün bitmesi ülkemiz için hayati önemde. Bu sürecin sağlıklı bir şekilde nihayete ermesi için bazı şeyleri görmezden gelmeye çalışıyoruz. Fakat siyasetçilerin kendilerine dikkat etmesi gerekiyor. Önüne gelen konuşmamalı. Süreçle ilgili belirlenen isimler, kahvehane ağzıyla değil, sürecin önemi, ciddiyetince açıklamalar yapmalı. Başta şehit ailelerimiz olmak üzere kimsenin kalbinin kırılmasına izin verilmemeli. Azmettirici Demirtaş’ı, bebek katili Apo’yu yüceltmek, PKK’ya bir felsefe atfetmeye çalışmak gibi boş beleş işleri bırakıp bir an önce sürecin tamamlanması sağlanmalı. Türkiye Yüzyılı ancak öyle inşa edilebilir.