Amerika’nın YPG Hamlesi
Gün geçmiyor ki ülkemiz ve de bölgemiz üzerinde batının kirli oyunlarının oynanmadığı bir gün geçsin ve bu oyunların sıklaşan hamlelerinin neticesi olarak bölgede karşı hamlelerin şekillenmesini ortaya çıkarmaktadır. Bu karşı hamleleri de tabi ki son yıllarda bölgemizde şekillenen olaylara baktığımızda da en kuvvetli hamleleri Türkiye yapmaktadır ve bu karşı hamleler neticesi ile batının son yüz yılda bu coğrafya da oynadığı oyunların yolunda gitmediği bir dönem ve de bu oyunlara Türkiye’nin karşı çıktığı olmaz dediği olaylara sahne olmuştur yani son yıllarda bölgemizde ortaya çıkan olaylar ve hep Türkiye’ye karşı alınan tavırlar bu karşı hamlelerin neticesidir.
Mesela terör örgütlerinin silahlandırılması batının son hamlelerinin en doruk noktası olarak karşımıza çıkmaktadır . Terör örgütü Ypg’nin Amerika tarafından silahlandırılmasının asla Deaş ile mücadele amacı taşımadığını Suriye’nin kuzeyinde bir devlet yapılanması için ön hazırlık olduğunu defalarca yazmıştık. Son olarak yine Amerika’nın Ypg ordusu kuracağını ilan etmesi bu haftaki yazımızın ana konusu olacaksa da bu meseleye farklı bir açıdan bakarak bu meseleyi anlatmak isterim. Tabi ki dilimiz döndüğünce anlatacaklarımız benim gördüklerim ve de acizane bilgilerimle sınırlıdır.
2017 yılının son günlerinde 26 Aralık ve bu yılın ilk günlerinde 6 ocak tarihlerinde Rusya’nın Suriye de bulunan iki askeri üssüne Silahlı İnsansız Hava araçları (SİHA) ile saldırı girişimleri gerçekleştirilmiş ve olayların akabinde birkaç gün içerisinde de Rusya savunma bakanlığı Sihaların Türkiye’nin kontrol ettiği İdlip bölgesinden geldiğini duyurmuştu fakat bir de not düşmüştü oda neydi Doğu Akdeniz de Amerika’nın casus uçağının uçtuğu bilgisini vererek bu saldırıların kimin yaptığını biliyoruz diyerek anlamlı ve de imalı açıklamalar yapmıştı.
Sihalar tarafından Rus üslerine yapılan saldırılardan hemen sonra Rusya, İran ve Türkiye’nin Suriye konusunda anlaşmaları tehlikeye girecek diye düşünürken Joniler bombayı patlattı ve asıl görevleri Suriye sınırını korumak olan Ypg ordusu kurulacağı söylentileri dolaşmaya başladı.
İşte bizce Rus üslerine yapılan saldırıların asıl adresi veya hedefi belli oldu o da bu saldırılar Türkiye’nin Rusya ve İran ile düzelen ilişkilerinin neticesi Suriye de güvenli bölgeler oluşturulmasını sekteye uğratmak istendiğini gözler önüne sermiştir çünkü bu anlaşma Amerika’nın çıkarlarına ters düşmektedir. Diğer yandan Suriye topraklarında terör örgütü Deaş ile mücadele bahanesi inandırıcılığını yitirmiş ve yeni bir devlet oluşumunun bu ordu sayesinde kurulmasını sağlamak istediği gerçeğini ortaya çıkarmıştır.
Amerika’nın Ypg ordusu hamlesi Türkiye ile gerilen ilişkilerin doruk noktası olmuş ve artık Türkiye Amerika’nın sadece kağıt üzerinde olan stratejik ortaklık Nato müttefiklik veya dost ülke olamadığını tüm gerçekliği ile gözler önüne sermiştir . Nitekim Sayın Erdoğan yaptığı bir konuşmada şöyle demiştir “ Teröristlerle aramızda durmayın, katil sürüleri ile aramıza girmeyin, aksi takdirde ortaya çıkabilecek istenmeyen hadiselerden biz sorumlu olmayız. Terör örgütünün üslerinde bayrakları kendiniz indirin ki , biz size teslim etmek zorunda kalmayalım.
TSK en kısa sürede Afrin ve Münbiç meselesini Allah’ın izniyle halledecektir. Harekat her an başlayabilir.” Evet bu sözler artık bardağın taştığını ve son seçenek olan askeri müdahalenin vaktinin geldiğini göstermektedir. Belki sizler bu satıları okurken kahraman Mehmetçiğimiz şanlı Ordumuz harekata başlamışta olabilir.
Harekat başlasın veya başlamasın Ortadoğu’nun asıl mimarı olan İngiltere ortada hiç gözükmemekte kararlı görünse de gizliden gizliye oyun ve hamlelerin sırasını gözlediğini düşünmekteyim ne dersiniz ya yarın arabulucu rolüne girerek kendi menfaatlerini savunacak veya bir başka rolde yine kendi menfaatlerini koruyacak yani her şartta İngiltere menfaatleri korunacak. Gerçekten merak ediyorum bu İngilizler nerede? Bu olayların hepsi Gezi, 17-25 aralık, 15 temmuz darbesinde İncirlik üssünde yaşananların, Amerika da Türk yargısına alternatif yargılamaların yapılmasının dışa aktarılan reel bir restleşmeden ziyade bir hesaplaşmaya doğru gittiğini göstermektedir.
Not Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşmasında kaynağın doğruluğundan emin olmamakla beraber şu olay aklıma geldi sizlerle paylaşmak istedim. Metehan’ın ordusu ve Çin ordusu karşı karşıya gelmiştir. Metehan ve veziri savaşı gözetlemek için savaş alanının bir tepesine çıkar ve bakar ki Türk ordusu Çin ordusunun yanında bir avuç kadar kalıyor. Vezir Metehan’ın geri çekileceğini düşünerek sorar “efendim ne düşünüyorsunuz” diye. Metehan vezire dönerek kendinden emin bir şekilde “bu kadar Çinliyi ben nereye gömeceğim diye düşünüyorum “ der.