Bölgemizde Neler Oluyor, Neler Olabilir?
ABD Başkanı Trump, sosyal medya platformunda yaptığı açıklamada, "İran’daki Fordow, Natanz ve İsfahan dahil olmak üzere üç nükleer tesise yönelik çok başarılı saldırımızı tamamladık. Tüm uçaklar artık İran hava sahasının dışında. Birincil tesis olan Fordow’a tam bir bomba atıldı. Tüm uçaklar güvenli bir şekilde evlerine doğru yola çıktı. Harika Amerikan savaşçılarımızı tebrik ederiz. Dünyada bunu yapabilecek başka bir ordu yok. Şimdi barış zamanı!" ifadelerini kullandı.Trump, paylaşımına "Fordow gitti" ifadelerinin yer aldığı bir başka paylaşımı yeniden yayınlayarak dikkat çekti. “Bu, Amerika Birleşik Devletleri, İsrail ve dünya için tarihi bir an. İran şimdi bu savaşı sonlandırmayı kabul etmeli. Teşekkürler!" ifadelerine yer verdi.
Bir haftayı aşkın süredir devam eden İsrail Terör Örgütü ile İran arasındaki it dalaşı Amerika’nın da oyuna dahil olmasıyla başka bir boyuta evrildi. İsrail’in İran’a başlattığı operasyon ile birden fazla neticenin hedeflendiğini ve başarıldığını görmemiz gerekiyor.
İsrail’in İran’asaldırısı öncesi Fas, Cezayir, Tunus, Libya üzerinden Mısır sınırına dayanan ve Havayolu ile Mısıra gelip Refah Sınır Kapısından Gazze’ye girmek veya destek olmak isteyen milyonlarca Filistin’e özgürlük inisiyatifinin bir anlamda önü alındı. Ve bu sivil harekât gözden düşürüldü.
İran misilleme saldırısı ile İslam Dünyasında kahraman ülke rolüne veya kurtarıcı rolüne büründürülmüş oldu.
İsmail Haniye’nin İran’ın başkenti Tahran’da suikastla öldürülmüş olması da dahil, tarihten bugüne İran’ın Filistin ve Filistinliler aleyhine işlemiş olduğu suçlar unutturulmuş oldu.
632 gündür katliam yapan ve soykırım işleyen sanki İsrail değilmiş gibi Tel Aviv’e,Hayfa’ya iki kıytırık füze düştü diye İsrail mağdur edebiyatına başladı. 7 Ekim’den bu yana Gazzede 35 hastaneyi bombalayan İsrail, içinde hasta olmayan veya önceden boşaltılmış olan Soroka hastanesinin isabet almasını İran’ın işlediği bir insanlık suçu olarak lanse etmeye ve algı yönetimine başladı.
İran’ın vurulması sebebiyle Doğalgaz ve petrol fiyatlarının artması en çok Rusya’ya yaradı. Rusya Ukrayna savaşının maliyetini tazmin etti. Pazardaki payını sağlamlaştırdı.
İsrail’in nükleer silah kullanımının önü açıldı. İsrail’in nükleer kullanmasına ve Lübnan’a çökmesine yeterli mazeret üretilmiş oldu.
Amerika’nın da oyuna dahil olması ile önümüzdeki günlerde neler olabilir? Ya da neler hedeflenmiş olabilir?
İran’da hedef alınan yerler İsfahan, Ahfaz, Tebriz vb. Türk nüfusun çoğunlukta olduğu yerler olması yakın zamanda İran’da bir iç savaşın tetiklenebileceğini ve tıpkı Suriye’deki gibi yıllarca sürecek bir iç savaş ve istikrarsızlık dönemini başlatabileceği de hedeflenmiş olabilir.
İran’da göstermelik demokrasi rejimi çökebilir ve hükümetteki istikrarsızlık İran içindeki etnik grupların iktidar savaşına dönebilir. Irak gibi bölgesel hükümetler gündeme gelebilir.
İsrail, Tel Aviv’deki birkaç binanın yıkımını öne sürerek savaş sonrası, savaş tazminatı isteyebilir ve savaş tazminatı olarak ABD ve İsrail, İran’ın doğalgaz ve petrol kaynaklarına çökebilir.
İran’ın zayıflatılması ile Şii nüfusun olduğu Yemen, Lübnan, Irak ve Azerbaycan gibi ülkelere de bu bahane ile operasyon çekilebilir. Petrol üretim, dağıtım ve satım piyasası tekelleşebilir.
Amerika, tehdit var bahanesiyle Arap ülkelerine daha fazla silah satar veya muhafızlık ücreti diye birkaç trilyon dolara daha çökebilir.
İşin içinde Siyonist Yahudiler ve onlara uşaklık eden Evangelistler varsa bir taşla birkaç kuş hedeflenmiştir. Ve derenin taşıyla derenin kuşunu vurma konusunda bu iki terörist organizasyon tecrübeliler. Son yüz yüz elli yıldır insanlığın gözü önünde her türlü gasp, hırsızlık, terör, işgal, sömürü faaliyetini yapmaya devam ediyorlar. İran’da bir bakıma doğrudan veya dolaylı olarak tüm bu pis işlere yardım ve yataklık veya erketelik yapıyordu.
Bundan sonra öyle gözüküyor ki Armagedon yaşanmadan İslam’ın yeniden inkişafı gerçekleşmeyecek. Büyük savaş adım adım yaklaşıyor. Safları sağlamlaştırmak ve muhkem tutmak gerekiyor. Otoban öncesi son çıkışa yaklaşıyoruz. Ya devlet başa, ya kuzgun leşe…