Musab Seyithan

Musab Seyithan

Çocuklarımız üzerinde arkadaşlarının etkisi

Çocuklarımız üzerinde arkadaşlarının etkisi

Kişi bulunduğu toprağın ürünüdür. Bulunduğu ortam, inanç değerlerini yok edecek şekilde dizayn edilmişse hem kendisi hem de çocukları için tehlikeli bir sonuç doğurur. Çünkü toplum asit gibidir. İçine aldığını yok ederek kendine çevirir. Onun içindir ki, çocuklarımızı çevreleyen arkadaş grupları da çok önemlidir. Bir çocuk ve genç için arkadaş vazgeçilmez bir ihtiyaçtır.

“Arkadaşlık ilişkileri çocuğun evinde karşılanamayan en önemli ihtiyaçlardan biridir. Arkadaş edinmek ve ilişkiyi sürdürmek belli bir olgunluk ister. Bu bakımdan, bir kimsenin ruhsal olgunluğunu, kurduğu arkadaşlıklara bakarak anlayabiliriz. “Arkadaşını söyle kim olduğunu söyleyeyim” atasözü bu gerçeği dile getirir.

Hiç arkadaşı olmayan bir kimsenin ruhsal sorunları olduğunu söyleyebiliriz. Gerçekten çocukluğun en ağır ruhsal bozukluğu olan “içe kapanıklık hastalığında” en belirgin özellik, yaşıtlarına karışmamak, arkadaşlık kuramamaktır.

Bir çocuğun hiç arkadaşı yoksa ve kendini özellikle yalnız ve sosyal açıdan yetersiz hissediyorsa, kaygı duyulacak bir durum söz konusudur. Öyleyse çocuklarımızın mutlaka arkadaş edinmeleri gerekmektedir. Onların arkadaşlık ilişkileri kuracakları çevrenin de İslamî değerlerden uzak olmaması lazımdır.

Anne babaların en sık yaptığı hatalar; ya çocuklarını başıboş bırakmak, denetlememek ya da evden dışarı çıkarmamaktır. Bunların ikisi de yanlıştır.

Yapılacak en doğru davranış, çocuğa oyun ve arkadaşlık çevresi oluşturmak ve bu çevreyi de dikkatle denetlemektir.

Eğer aile içi eğitim bilinçli ve güçlü ise, çocuk zararlı alışkanlıklardan etkilenmez. Eğer aile içi eğitim zayıf ise, çocuk arkadaş grubu ve dış dünyadan mutlaka etkilenir.

Çocuğumuzun arkadaş ilişkilerini denetlemeliyiz. Arkadaşı iyi seçilememiş çocuk, her türlü sürprizlere açıktır. Çocuğun iyi veya kötü davranışları, büyük ölçüde arkadaş çevresinde oluşur.” (Halit Ertuğrul, Son Gelişmelerle Anne Baba Eğitiminde Yeni Teknikler, Timaş yayınları)

Rasûlullah şöyle buyurur: “Kişi arkadaşının dini üzeredir. Öyleyse sizden biri, kimi arkadaş edindiğine iyi baksın.” (Tirmizî, Zühd, 45; Ebû Dâvûd, Edeb, 16)

Yüce Allah da şöyle buyurur: “O gün zalim kimse, ellerini ısırıp şöyle der: Keşke Peygamberle beraber bir yol tutaydım. Vay başıma gelene; keşke filancayı arkadaş edinmeseydim. Andolsun ki, beni, bana gelen Kur’an’dan o saptırdı.” (25/Furkan: 28-29)

Arkadaşın zararı, yılan zehrinden daha acıdır. (Hz. Ali)

Çocuk, davranışlarının ve alışkanlıklarının büyük bir kısmını arkadaşından öğrenir.

Çocuğu denetlemeyen anne ve babalar, gözyaşı dökmeye mahkûm olur.

Sosyal kontrolün zor olduğu bir ortamdan kendini ve çocuklarını kurtarabilmek için gerekiyorsa hicret edilmeli, çevre değiştirilmelidir.

Çocuklarımıza sahip çıkarak onları cehennem ateşinden koruma görevini bizzat Rabbimiz bize veriyor. Hayat Kitabımızda görevimiz şöyle hatırlatılıyor:

“Ey iman edenle! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu cehennem ateşinden koruyun.(66/Tahrim:6). Ayet, ebeveynin sadece çocuklarının bu dünyadaki refahlarını değil, ahirette cehennemin yakıtı olmamalarını da düşünmelerini ve gücü yettiğince çocuklarını Allah’ın sevdiği kullar olacak şekilde yetiştirmelerini emretmektedir.

Hâzin tefsirinde de şöyle denilmekte: “Onlara hayrı emredin ve kötülükten nehyedin. Onları eğitip terbiye edin ki ateşten korumuş olasınız.(Hâzin, 4/121)

Gerekli eğitim ve öğretimi vermekle beraber çocuklarımızın hayırlı evlat olmaları için de dualarımızı eksik etmememiz gerekir. Kur'ân-ı Kerim'de Hz. İbrahim şu şekilde dua ederek çocuk istemiştir:

“Ey Rabbimiz! Bizi Sana ibadet edenlerden kıl! Çocuklarımızdan sana itaat eden bir ümmet çıkar...” (2/Bakara:128)

Temiz bir nesil için Allah'a dua etmek gerekir. Aileler çocuklarına güzel örnek olmalı ve çocuklarına tavsiye edecekleri şeyleri kendileri yaşamalıdır.

Gençlere sağlam bir aile terbiyesi verilmeli ve kendilerine anlayışla yaklaşılmalı. Maddi ve manevi yönden dengeli bireyler olarak yetiştirilmeli. Sorumluluk şuuru verilmeli ve onlara örnek olunmalı. Boş zamanlarını kitap okuyarak ve faydalı işler yaparak geçirmeli. Kötü alışkanlıklardan ve onların edinileceği yerlerden uzak durmalı. Alkol ve uyuşturucu kullananlardan ve satanlardan uzak durmalı. Gidecekleri yerler konusunda ailesine ve büyüklerine danışmalıdır.

Gençlerimizi iman ve ibadet şuuruyla yetiştirmeliyiz. Çünkü iman ve ibadet şuuruyla yetişen gençler, gençlik dönemlerini sıkıntısız ve problemsiz geçirirler. Rasûlullah (sav); “Kıyamet gününde Allah'ın arşının gölgesinde gölgelenebilecek olan yedi sınıf insanı sayarken âdil yöneticilerden sonra ikinci sırada, Allah'a ibadet ederek yetişen gençleri” zikretmiştir. (Buharî, Ezan 36; Hudud, 19).

Unutmayalım ki gençler, toplumun aynasıdır, bizi tercüme eder, bizi yansıtırlar. Hiçbir toplum, gençliğini başıboş “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” şeklinde bırakamaz ve bırakmamalıdır.

Sözün özü şu ki; çocuklarımızı eğitirken “Zamanında ekilmesi gerekenleri, zamanında ekmek ve sökülüp atılması gerekenleri de zamanında söküp atmak” gerekir. Hangi yaş grubunda hangi bilgilerin verilmesi gerektiğini iyi tespit edip çocuğumuzun eğitimini sağlam temeller üzerine oturmalıyız. Şu gerçeği asla unutmayalım: Eğer ailede alınan eğitim bilinçli ve güçlü ise, çocuk zararlı fikir ve alışkanlıklardan etkilenmez. Aksine başkalarını etkiler. Eğer ailede alınan eğitim zayıf ise, çocuk arkadaş grubu ve dış dünyadan mutlaka etkilenir. Bu da böyle biline!!!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Musab Seyithan Arşivi
SON YAZILAR