Hakan Bahçeci
Hakan Bahçeci Evladım, Güzel Kızım

Evladım, Güzel Kızım

Hakikaten öyleymiş, hayat diyorum kızım, bir varmış bir yokmuş kadar hem çok uzun hem bu yazıyı okumaya mecal kalmayacak kadar kısaymış. “Geldik, gidiyoruz” derdi babam yani deden, geldik gidiyoruz kızım. Bir ömür ne kadar olunca kemale erer bilemeden yolu çoktan yarılamış geçmişiz.

Zaman, şakaya gelmiyor kızım, gençlik geliveriyor çocukluğumuzu tanıyamadan ve yaşamak dediğimiz o kavga içine çekiyor. Dün gibi değildi dündü seni kucağıma alırken telaşım, acemiliğim, tedirginliğim… Bakıyorsun daha dün bozulan oyuncağını getirirken bana, bugün saçlarını düzeltiyorsun aynanın karşısında. Kırmızı boya kalemin bittiği için kızıp küsüyordun, bugün çok soru sorduğum için.

Gözümüzün önünde ol diye uğraşıp durduk biz ne kadar uğraşıp arzu etsek de hayat bu kızım, seni alıp uzaklara götürdü. Oyuncakların kaldı, boş odan, ayna önünde fotoğrafın… Elimi uzatınca dokunabileyim sana derdi benim babam, şimdi anlıyorum uzağın ne demek olduğunu, elimin uzaklığı ne kadar şimdi anladım.

Hayatın ne kadar çabuk aktığını ne kadar meşakkatli olduğunu ve geçici bir dünyanın gelip geçen yolcuları olduğumuzu anlatmak istedim hep ama sözler yetişemiyor bazen, sözler havada kalıyor bazen. Çünkü insan, yaşarken anlamıyor; geçince anlıyor. Tıpkı bizim gibi… Biz de bir zamanlar gençtik. Umutla doluyduk. Koşar adım bir yerlere yetişmeye çalışırken arkamızda unuttuğumuz ne çok şey varmış, meğer en kıymetlisi hatıralarmış.

Güzelliklerle süslü ama zorluklarla örülü bir yoldur bu. Hayat diyorum; ter dökmeden, çaba harcamadan, dirsek çürütmeden alınan hiçbir şey gerçek değil. Emek, insanın ruhuna işleyen tek gerçeklik. Başarı da saygı da huzur da çalışmakla geliyor. Çok çalışıyorsun görüyorum, bir yol bulmaya çalışıyorsun biliyorum. Artık benim rehberliğime gerek bile yok senin için. Rehberlik yapmam elzem ve gerek miymiş onu da ayırt edemiyorum şimdi lakin dün de bugün de yapıp ettiklerimiz sen iyi ol diyeydi bunu biliyorum işte.

Bir de güzel kızım; zamanın zor, zor olduğu kadar bir görüntü ve çoğunlukla sahte görüntülerle dolu. Bil ki, modern zamanlar seni kandıracak. Parlak ekranlarda insanlar mutlu görünür, filtreli gülüşlerle süslenmiş sahte hayatlar sunarlar. Herkes bir "ben" yarışına girmiş, herkes bir başkasının onayına muhtaç. Gerçek duygular, derin muhabbetler, vefalı dostluklar artık nadir bulunur oldu. Sahicilik lüks oldu.

Başka insanlar için bir şey yapabiliyorsan, ne mutlu sana. Yüreğin başkaları için sızlıyorsa, hâlâ insan kalabilmişsin demektir. Herkes kendi derdine düşmüşken, sen başkasının yarasını gör. Sana benzemeyen, senin gibi düşünmeyen, senden çok uzakta yaşayan insanların da acısı, tıpkı seninki gibi gerçektir. Bu dünya, bizim yaşadığımız küçük çevreden ibaret değil. Sana dokunmayan yangını görmezden gelme. Başkalarının kederini de yüreğinde hisset. Çünkü insan ancak başkasını düşünerek tamam olur.

Bak yine yaptım değil mi ah? Yine açıp lafı bir dizi nasihatte bulundum, güya tecrübelerimi paylaştım, yine dem vurdum hayattan… Kusura bakma kızım ne yaparsın işte. Bilirim sevmezsin böyle konuşmaları, hoşuna gitmez bilirim “benim zamanımda” diye başlayan cümleleri ve dahası… Her neyse sen benim yaşıma ver gitsin.

Madem başladım devam edeyim iki satır daha. Bil ki güzel kızım, babalar güçlü görünür, öyle görünmek zorunda hissederler, doğrusu bu mudur bilmem ama ben de öyle gördüm. Her şeyi taşır, her şeyi yüklenir lakin babalar da yorulur kızım, babalar da düşer, kırılır. Göçüp gideceğim bu dünyadan “baba” gibi babalar nerede ise orada olmayı arzu ederek, “baba” diye seslendiğin tüm anları yanlarıma alarak bitireceğiz dünya sürgünümüzü. Kalırsa geriye birlikte oturulan sofralar, elimi tutup koşuşturduğun anlar, birlikte güldüğümüz sabahlar, seni uğurladığımız akşamlar, çektirdiğimiz fotoğraflar ve bir de hatıralar kalacak. Ben babamla yan yana az, çok az poz vermişim fotoğraflarda, bunu fark edince ne üzüldüm bir bilsen… Her neyse, vaktini almayayım daha fazla.

Babanı hatırla kızım, güzel hatırlamanı umarım; gözyaşına kıyamadığını hatırla, babanın çocuğuna hep hasret kalacağını hatırla ve daha ne kadar anılar varsa.

Sevginin, kıymetinin ne kadar çok olduğunu söze sığdıramam bilesin. Unutma her ne olursa olsun iyiliğin için hep dua ederim, hiç yoksa varlığına şükrederim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi

Çok Kalabalık Çok Soğuk

29 Kasım 2025 Cumartesi 00:03

Son Bilet

08 Kasım 2025 Cumartesi 00:01

Bilmek neyi bilmek

01 Kasım 2025 Cumartesi 00:03

Yarım Simit Yarım Beyit

25 Ekim 2025 Cumartesi 00:02

Susmak da “İyi” Olmaya Dahil mi?

18 Ekim 2025 Cumartesi 00:02

Neslin İnşası

11 Ekim 2025 Cumartesi 00:02

Yapbozun Son Parçası

27 Eylül 2025 Cumartesi 00:03

İşte Bitiyor Yaşamak Kavgası

20 Eylül 2025 Cumartesi 00:01

Gençliğin Değeri Değerlerin Gençliği

13 Eylül 2025 Cumartesi 00:03