Ne olduğunu bilmek , ne olmadığını öğretir
Bazı sonlar vardır ki insanın yüreğini dağlar. Gidişler ağırdır, kabullenmek zordur, alışmak neredeyse imkansızdır. Ama acı da olsa bir son; sürüncemede kalmış, ne olduğu belli olmayan, ruhu kemiren bir sürecin yanında iyidir. Çünkü ne olduğunu bilmek, insanın içindeki karmaşayı susturur. Acı da olsa “bitti” diyebilmek, yürekte yeni bir yol açar.
Sonsuz acı nedir bilir misiniz? Bir umutla beklemektir mesela… Belki döner, belki değişir, belki anlar, belki sever diyerek günleri tüketmektir. Ne gitmiş ne kalmış biriyle yaşamaya çalışmaktır. Söylenmeyen sözlerin, tutulmamış sözlerin, yarım kalmış hikâyelerin ortasında kaybolmaktır. Belirsizlik bir zehir gibidir; bir defada öldürmez ama yavaş yavaş tüm canlılığı emer insanın içinden. Gözlerini kurutur, sesini kısar, kalbini yorar.
Oysa acı bir son, netliktir. Evet, can yakar ama bir anlamda da özgürleştirir. Çünkü artık neyin bittiğini bilirsin. Kapanan bir kapının ardından yeni bir pencere açılabilir. Gözyaşları akar ama durulur, yara kanar ama sarılır. En azından nerede durduğunu, neyin içinde olmadığını, neyi geride bıraktığını bilirsin.
İnsan bazen bir ayrılığa değil, hayal ettiği şeye veda eder. Belki de o yüzden bu kadar zor gelir gitmeler, terk edişler. Ama şunu bilmek gerek: Gerçek bir bitiş, seni sana geri getirir. Kendini kaybettiğin yerden yeniden toparlanmana, yeniden var olmana olanak tanır.
Bazen gitmek gerekir. Bazen “bitti” demek gerekir. Kendine saygıdan, ruhuna merhametten. Acı bir son, bir insanın kendine yaptığı en büyük iyilik olabilir; çünkü ne olduğunu bilmek, ne olmadığını da öğretir.
Ve sonunda anlarsın… Acı çekmekten değil, belirsizlikte kaybolmaktan korkmalı insan.
