Nihat Genç Leman’a ne söylerdi?
Bu hafta aslında tatil üzerine bir şeyler yazmak istiyordum. Sene de bir haftalığına da olsa tatile yani denize gidebilmiş olmanın rahatlığıyla konuşmak istiyordum. Fakat çok hareketli bir gündemimiz var. Önce Leman dergisinde yayınlanan Peygamber efendimize hakaret eden karikatür, ardından orman yangınları, CHP’li belediyelere yapılan yeni operasyonlar ve elbette Nihat Genç’in vefatı. Bütün bunlar bir araya gelince bizim tatil yazısı araya kaynayacak gibi görünüyor.
Leman dergisindeki iğrenç karikatürden başlayalım. Aslında ortada şaşıracak bir şey yok. Adamların karakteri bu. Bu arada cesaretleri de yok. Dine, dini değerlere sevgisi, saygısı olmayanın elbette Peygamber efendimize de saygısının olmayacağı aşikârdır. Fakat bunu bile açık açık yapamıyorlar. Yok, Filistin’deki soykırıma dikkat çekmek için yapmışlar, İslam ülkelerinde bilmem kaç milyon kişinin adı Muhammed’miş falan kıvırıp durdular. Bunları ciddiye alacak olsak “Kardeşim madem Filistin’e dikkat çekmek için karikatür çiziyorsun, illâki Muhammed ismini de kullanacaksan daha kundaktayken ölen Muhammed bebeklerle ilgili bir şeyler çizseydiniz” falan derdik de gerek yok. Çünkü zihniyetlerini biliyoruz.
Karikatürü çizen kişi ve dergi yöneticileri tutuklandı. İnşallah alabilecekleri en yüksek cezayı alırlar. İki gün sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıp, “kahraman”mış gibi dolaşmalarına izin verilmez. Diğer türlü bana göre derginin kapatılmasına gerek yok. Çünkü bu onlara ödül olur. Benzer bir isimle yola devam ederler. Bu arada reklamlarını da iyi yaptılar. Bir karikatür dergiye cansuyu oldu. Muhalif işadamlarından, AB fonlarından falan gelecek para ile dergiyi döndürürler. Yere göğe koyamadıkları Z kuşağı sadece klavye üzerinde dergiye destek verir. İnternette beleş karikatürler varken para verip basılı dergi alıp okumak onlara göre değil.
***
Orman yangınları da sanki mevsimi gelince illâ olacak bir şeye dönüştü. Her yıl benzer şeyleri konuşup duruyoruz. Önceki yıllarda terör örgütü PKK tarafından açık açık yakılan orman haberleri olurdu. Bu sene ihmal, umursamazlık daha ön planda. Arı kovanlarının yakınında yakılan ateş, atılan izmaritler, mangal ateşi vb. basit gibi görünen şeylerle binlerce hektar ormanımızı kaybettik. Yangınlara müdahale esnasında şehit olan görevlimiz oldu. Yangın haberlerinde bile orta yolu bulamıyoruz. Muhalif kesim ısrarla olanı görmemeye çalışıp, uçak nerede, helikopter nerede diye soruyor. Bakanlık, yangınlara müdahale eden uçak, helikopter, kara araçları, personel sayısı ile ilgili net rakamlar açıklıyor ama nedense bunları muhalif mecralarda göremiyoruz. Yazıyı rakamlara boğmayı sevmem merak eden ilgili açıklamalara bakabilir…
***
Nihat Genç kendine yakışan bir hastalıkla vefat etti(!) Çünkü bu ülke üzerine düşünmek insanı kanser eder. Nihat Genç hep kendi yatağında kalmaya çalıştı. Muhalifti fakat muhalifim diye ortada gezenlerle alâkası yoktu. Tek kelimeyle vatanseverdi. Bu ülkeyi her şeyden çok seviyordu. Çok kıvrak bir kalemi vardı. Siyasi yazılara yüz vermeyip sadece edebiyat alanında kalsaydı çok üretken bir yazar olurdu. Kaleme aldığı hikâyelerin, romanların kalitesi ortada. Nihat Genç’i üniversite dönemimizde fikir kulüplerinin davetlisi olarak geldiği konferanslarda dinleme şansımız olmuştu. Hatta konferans sonrası haber amaçlı söyleşi bile yapmıştık acar gazetecilik günlerimizde. Ankara’da birkaç sefer kitap fuarında karşılaşmıştık. Fakat edebi kitaplarının yeni baskıları artık yapılmıyordu. Siyasi kitaplarını imzalıyordu. Belki çevresinin de etkisiyle kendisini dar bir çerçeveye sıkıştırmıştı. TV programlarındaki ateşli konuşmaları, kimseye eyvallahı olmayan tavrı ilgi çekiciydi.
Sonrasında çevresinin etkisi, belki yaşlanmanın getirdiği huysuzlukta denilebilir dilinin ayarının kaçtığı zamanlar oldu. İnsanları kırmaya, kendinden soğutmaya başladı. Son yıllarda sosyal medya üzerinden görüşlerini ifade ediyordu. İktidarı sürekli eleştirdiğinden dolayı yeni tip, AK Parti etrafında palazlanarak kendisine alan açma peşinde koşan, en iyi, has AK Partili benim havasında olanlar tarafından sevilmiyordu. Öte yandan muhalif kesimde Genç’i yandaş, “sarayın adamı” ilan etmişti. Çünkü onların sığ düşüncesine göre iktidarı sevmiyorsan CHP’yi desteklemek zorundasın.
İmamoğlu’nun tutuklandığı, belediyeye yolsuzluk operasyonlarının yapıldığı dönem de herkes üzerinde bir İmamoğlu’na destek olma baskısı kurulmuştu. Nihat Genç, o günlerde “milyarlarca dolar götürenle, milyonlarca dolar götüren arasında tercih yapıp birinin yanında olmak zorunda değilim” minvalinde açıklama yapıp yine kimseye yaranamamıştı. Bugün geride kalan yazılarından, konuşmalarından cımbızla içerik alıp istediğiniz gibi bir Nihat Genç portresi ortaya koyabilirsiniz. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Başbakanlık dönemindeki meşhur Davos konuşmasının ardından takdir eden, 15 Temmuz günlerinde hükümetin yanında yer alan da, zaman zaman hakaret boyutunda hükümeti eleştiren de aynı kişiydi. Emin olun hayatta olsaydı bir dönem yazarları arasında yer aldığı Leman dergisini en ağır şekilde eleştiren de yine Nihat Genç olacaktı. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.
