Doç. Dr. Erdal Arslan

Doç. Dr. Erdal Arslan

“Yeni Dünya Düzeni” dedikleri KÖLELİK Sisteminin Aracılarını Tanıyalım 6

“Yeni Dünya Düzeni” dedikleri KÖLELİK Sisteminin Aracılarını Tanıyalım 6

Tavistock Enstitüsü

Tavistock Enstitüsü, İngiliz Ordusu Psikolojik Savaş Bürosu Başkanı Sir John Rowlings-Reeese tarafından 1921 yılında Londra Islington’daki Tabernacle Caddesi’nde kurulmuştur. I.Dünya savaşı sonrası insan psikolojisine ve kararlarına yön verme çalışmaları sonucu ortaya çıkan Enstitüsünün ilham kaynağı ise ünlü psikanalist Sigmond Freud (16 Mayıs 1856-23 Eylül 1939 Yahudi kökenli Avusturyalı nörolog ve psikanalist biliminin kurucusudur)’dur.

1946 yılında Rockefeller Vakfı’nın yaptığı büyük bağışlarla Enstitünün görev alanı genişletilip, ABD merkezli çalışma yapmaya başlamıştır. Tavistock’un en önemli amacı; “Endüstriyel ulus-devletlerden post-endüstriyel küresel Dünya Devletine dönüş ve yönetimin az sayıda oligarka devredilmesi” sürecini yönetmek ve sonuca ulaştırmaktır.

Araştırmacılar, bu az sayıdaki oligarkı ise Büyük İsrail Devleti Rüyasının en büyük destekçisi olarak kabul edilen Yahudi ailelerden Rockefeller, Rothschild, Oppenheimer’in olduğunu ifade etmektedirler.

Tavistock Enstitüsün en önemli ve öncelikli çalışması ise insan zihnini kontrol etmek ve insanların olaylara nasıl bakacağına yön vererek, adeta robotlaşmış bir insan tipi oluşturmaktır. Sürecin sonunda insanların örf, adet, gelenek, aile, din ve milliyetçilik gibi olmazsa olmaz değerleri köreltilecek ve üniter devletler bitirilecek, Dünya tek tip bir millet ve devlet modeline entegre edilecektir.

Tavistock Enstitüsünün Bilinen Bazı Araştırmaları:

  • Tavistock, kitlesel beyin yıkama stratejilerini ilk defa 1950’de Kore Savaşı’nda denemiştir.
  • 1950’lerden sonra tüm CIA Programları Tavistock’un rehberliğinde oluşturulmuştur.
  • Roosevelt ve Churchill’in hava saldırılarının tümü Tavistock laboratuvarlarında kitlesel terörden elde edilen deneyimlere göre gerçekleştirilmiştir.
  • Tavistock stratejilerinden biri de “uyuşturucu haplar” kullanılması ve “seksüel davranışların çarpıtılmasıdır”. Bu amaçla, 1960’ların LGBT aykırı kültürü ve öğrenci devrimi için CIA 25 milyon dolar para harcamıştır.
  • Tavistock’un çalışmalarıyla; Küba Füze Krizi, birbiri peşi sıra dünyanın değişik yerlerinde siyasi liderlerin öldürülmesi ve TV’lerde her gün defalarca yayınlanan kanlı ve vahşi Vietnam Savaşı görüntüleri ile sarsılan ve bunalan 1960’lar Amerikan ve dünya gençliği zihinlerini sürekli meşgul eden milliyetçilik, sosyal sorumluluk, kamu yararı, etik değerler dünyasından uzaklaştırılarak, bireyselliği öne çıkaran rock müzik, uyuşturucular, holiganizm ve çarpık seks dünyasında teselli bulur hale getirilmiştir.
  • Bu süreç günümüzde de aynen devam etmekte ve kutsal kabul edilen tüm değerler tartışmaya açılarak itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır.

Bugün Tavistock Abd’deki vakıflar ağını yaklaşık 10 Milyar dolarlık bir bütçe ile finans etmektedir. Dünya üzerinde 400 vakıf ve benzeri kuruluş ile 3000 Araştırma ve Düşünce Kuruluşu Tavistock’un doğrudan kontrolündedir. Ülkemizdeki çok ünlü doktor ve bazı özel hastaneler Tavistock üyesidir.

Seri halinde yazdığımız “Yeni Dünya Düzeni” yazılarımızın sonuncusunu da bu hafta kaleme alarak tamamlamış bulunuyoruz. Attığınız e-postalar ile göstermiş olduğunuz ilgi alaka ve desteğe teşekkür ediyorum. Bazı e-postalarda bu yazdıklarım dışında da var olan bazı örgütlerden bahseden veya bahsetmemi isteyen okurlarım olmuştur. Onlara da katkı ve destekleri için ayrıca teşekkür ediyorum. Ve şunu belirtmek istiyorum ki, o diğer bahsettiğiniz organizasyonların tamamı bu benim sizlere paylaştığım yapılar tarafından kontrol edilmektedir.

Sonuç olarak, biz bu “Yeni Dünya Düzeni” denen kölelik sisteminden kurtulmak için alternatif bir sistem ortaya koymalı ve bu doğrultuda yaşamaya başlamalıyız. Bu da İman ettik dediğimiz değerlere sözde değil özde sadık olup, benimseyip yaşamayla başarabileceğiz bir süreç olarak apaçık bir şekilde karşımızda durmaktadır.

Sorulması gereken ise, biz hakikaten İMAN ettik demeye ve yaşamaya hazır mıyız…?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doç. Dr. Erdal Arslan Arşivi
SON YAZILAR