Hasan Ukdem

Hasan Ukdem

Zahide, Arap Mustafa ve Neşet Ertaş

Zahide, Arap Mustafa ve Neşet Ertaş

Sanat eserleri bir acıdan devşirilir çoğunlukla. Hayat ayrılıklara, felaketlere, ölümlere gebedir. İşte şiirler, hikayeler, romanlar, şarkılar, türküler böyle bir dünyada oluşur, kurgulanır. Türkülerimiz bu acıların en güzel dile getirildiği sanat dalıdır diye düşünüyorum. Adeta acıyı bal eyler türküler. Bu hafta sizlere Neşet Ertaş’tan dinlediğimiz Zahide’m türküsünün acı hikayesini paylaşacağım. Bir çoklarımız bu türkünün sözlerini de usta ozanımıza ait olduğunu sanır, oysa hikayemizden öğreneceğimiz gibi bambaşka birinin aşk dramından doğmuştur bu türkü.
 
 
Neşet Ertaş'ın en sevilen türkülerinden biridir "Zahide'm". Ertaş'a "Zahide'nin kim olduğu sorulmuş ". "Herkesin bir Zahide'si var" yanıtını vermiş. “Peki sizinki hangisi denince de: “Sevdim kavuşamadım... Zahide'm türküsünü çığırdım...” demiş. Ve devam etmiş. “Türkü çok tutuldu... Sonra baktım, başka türkücüler, Zahide'm türküsüne yeni yeni dörtlükler eklemeye başladılar... Zahide'm türküsü uzadıkça uzadı. Sanki destan olup, çıktı... Meğer, herkesin bir Zahide'si varmış.”  “Ya sizinki?” sorusuna da: “Benim ki, boynumu bükük koyan bir eski aşk hikayesi.” diye yanıt vermiş ve Zahide’m türküsünün hikayesini şöylece anlatmış:  (Kendi ağzından)
 
 “Halk arasında “Zahide’m” adıyla ün yapan türkünün şairi Aşık Arap Mustafa, 1901 yılında Çiçekdağı’na bağlı Orta Hacı Ahmetli köyünde dünyaya gelmiştir. Babasını annesini çok küçük yaşlarda yitirdi. İlk önce bir akrabasının himayesinde, daha sonraları da onun bunun yanında büyüdü.
 
 Arap Mustafa’nın babası düğünlerde, toplantılarda “Koca Oyunu” adı verilen oyunda “Arap” rolünü üstlenirdi. Bu nedenle Mustafa’ya da “Arap” lakabı takılmıştır. Kimsesiz kalan Arap Mustafa 10 yaşına gelince Yukarı Hacı Ahmetli köyünden Hacı Bürozadeler’den Mehmet’e çiftçi durdu. Zaman içinde çalışkan, babayiğit, giyimine özen gösteren yakışıklı bir delikanlı olan Arap Mustafa, Ağasının yeni yetişen kızı Zahide’ye gönlünü kaptırdı. Fakir ve kimsesiz olduğundan bu sırrını bir türlü açığa vuramadı. 
 
 20’sinde askere giden Mustafa’nın aklı, deliler gibi sevdiği Zahide’de kalmıştı. Köydeki dostlarına mektuplar göndererek Zahide’den haber almaya çalışan Arap Mustafa, Zahide’nin başka biriyle evlendirildiğini ve düğününün de bir hafta sonra olacağını duyunca üzüntüsünü aşağıda içli mısralara dökmüştür.”
 
 
Zahide Kurbanım n'olacak Halim
Gene bir laf duydum kırıldı belim
Gelenden gidenden haber sorarım
Zahide’m bu hafta oluyor gelin
 
 
Hezeli de deli gönül hezeli
Çiçekdağı döktüm 'ola gazeli
Dolaştım alemi gurbet gezeli
Bulamadım Zahide’mden güzeli
 
 
Ay ile doğar da gün ile aşar,
Zahide’mi görenin tebdili şaşar
İyinin kaderi kötüye düşer,
Diken arasında kalmış gül gibi.
 
 
 
Zahide’m kurbanım kurtar bu dardan
Baban anlamadı bizim bu haldan
Kakiline sürmüş kokulu yağdan,
Derdin beni del’ ediyor Zahide’m.
 
 
 
Ziyaret ’ten çıktım Cender’in özü
Kum gibi kaynıyor Zahide’m gözü
Aslını sorarsan esalet yerden
Hacı Bürolardan Mehmet’in kızı.
 
 
 
Gurbet ellerinde esinim esir
Zahide’m kurbanım hep bende kusur
Eğer baban seni bana verirse
Nemize yetmiyor el kadar hasır.
 
 
 
Çiçekdağı’nda da hiç gitmez duman
Zahide’m kurbanım hallarım yaman
Yapamadım şu babayın gönlünü
Fakir diye bana vermedi baban.
 
 
 
Anamdan doğalı çok çektim cefa,
Şu yalan dünyada sürmedim sefa,
Adımı namımı soran olursa,
Orta Hacı Ahmetli Arap Mustafa.
 
 
 “Arapoğlu Mustafa’nın kendisine Mecnun gibi âşık olduğundan etkilenen Zahide, Mustafa için şiirler söylemiştir. Bu şiirin üç kıtasını H. Vahit Bulut, 1973 yılında Yukarı Hacı Ahmetli köyünden Zahide’nin yakın arkadaşı ve sırdaşı Fatik’ten derlemiştir. Baştaki iki kıta tarafımızdan derlenmiştir.”
 
 
Bu nasıl sevdaymış geldi başıma
Felek ağu kattı tatlı aşıma
Sevda çekenlere zor gelir gurbet
Gece gündüz elim kalkmaz işime.
 
 
Aşağıda sap kağnısı geliyo
Derdin beni elik elik eliyo
Kurbanlar olayım gara Mustafa'm
Babam beni yad ellere veriyo.
 
 
 
Arapoğlu derler gayeten atik
Gözleri kara da kaşları çatık
Git nazlı yâre de bir haber getir
Bastığın yerlere kurbanım Fatik.
 
 
 
Ağlayarak yayığımı yayarım
Yârim gitti günlerini sayarım
Çıksa Büyüköz’e mendil sallasa
Islık çalsa ıslığını duyarım.
 
 
Coşkuna da deli gönül coşkuna
Aşkından Zahide döndü şaşkına
Sensiz edemiyom nazlı civanım
N’olur bir yol görün Allah aşkına.
 
 
Kaynaklar:
 
- Doğuş Gazetesi, Sayı, 8,9-18 Ekim 1973. H. Vahit Bulut, Kırşehir Halk Ozanları, Filiz Yay.
1983, S. 109. Öyküleriyle Kırşehir Türküleri, Destanları, Ağıtları (sayfa: 206,207,208)
Baki Yaşa Altınok

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Ukdem Arşivi
SON YAZILAR