Dünyanın ve onun üzerinde yaşayanların büyüyüp gelişmekle derdi biter mi acaba? Neden bu kadar büyümek istiyor ülkeler ve daha ne kadar büyümeyi hedefliyorlar?

            Şu günlerde Çin’de gerçekleştirilen ve verilen aile fotoğrafı ile son bulan G20 Zirvesi bitti.  Kapanış töreninde ev sahibi Çin’in devlet başkanı Şi Cinping “küresel büyüme” içerikli bir konuşma yaptı. Buna göre “tek taraflı olmayan ve tüm ekonomilerin katıldığı daha adil bir küreselleşme çağrısı” yapıldı ve yeni bir ekonomik yapıdan bahis açılırken adil bir ekonomik sistem istendiği belirtildi.

            Kapital sistemin dört yüz yıla yakın dünya ve onun kaymağını yemek için kurduğu emperyalist tahakküm ve tek taraflı küresel planlamanın yeni düzenle adalete kavuşacağı öngörüsü dillendirildi.

            Çin, daha fazla büyümek ve Batının kurduğu düzeneğin payından pay almayı hedefine koymuş durumda. Yani büyük olmak için büyüklüğünü kabul ettiği batıya karşı mücadeleye girmeyi göze alıyor. Tek Kuşak Tek Yol projesi (OBOR), Türkiye’yi de içine alan büyük bir proje; yani yeni bir kapitalist bloğun yeni ismi…

            Daha büyümek istiyor devletler, büyüyüp gelişmek istiyorlar. Büyümek ve gelişmek neye göre olacak ve dünya insanları hangi bedelleri ödemiş olacaklar?

            Devletler büyüyüp gelişince insanlar rahat edecek mi? Mesela göçmen problemi çözülmüş olacak mı? Büyüyen devletler önce küçük (!) gördükleri ülkeleri bir şekilde oyunun dışına itiyor, yönetimlerini alaşağı ediyor ve o ülkenin imkânlarını kullanmak için parçalıyor. Oranın insanlarına kendi ülkeleri dar geliyor ve kaçmaya başlıyorlar. Büyüyen ülkeler dağılıp parçalanan coğrafyalardan pay alarak mı büyümeyi bekliyorlar?

            Bağımsız yeni bir dünya istemek yeni bir kaos ve yeni bir ezici manivela kullanmak için yol aramaya benziyor.

            Çin’in başkanlığında toplanan zirvede büyük bir sanayi devriminden bahsedildi. Teknoloji destekli uzun bir hat üzerinde batıya karşı çekilmiş yeni bir hat… Yeni bir hat diyoruz yani yeni bir kapitalist sistem… Şu an kurulu düzene alternatif bir düzenekten bahsediyoruz. Kapitalist sistemin alternatifi yine ekonomik temeller üzerine kuruluyor. İnsani ve vicdani bir kaygının ne kadar yer aldığını kim biliyor?

            Büyük miktarda paralardan bahsediliyor, asırlık projeler üretiliyor. Paradoksa bakın ki yatırım için söze alınan para birimi dolar… Dolar ile konuşup dolar sahiplerine karşı adil ve yeni bir sistemden bahsetmek ne kadar garip oysa.

            Büyüyünce huzurlu ve barış içinde yaşayan bir dünyamız olacak mı?