Mehmet Toker

Mehmet Toker

Narh Koymak Vacip Olmadı mı?

Narh Koymak Vacip Olmadı mı?

İki buçuk yıldır küresel düzeyde yaşanmakta olan salgının ardından ülkelerin ekonomik toparlanma sürecine girmesi, arzın hızla artan talep karşısında yetersiz kalması ve petrol, kömür gibi fosil yakıt fiyatlarındaki artışın etkisi elektrik fiyatlarına da artırdı. Enerji fiyatlarındaki bu artış pek çok sektörde zamları, gabn-i fahiş derecesindeki artışları beraberinde getirdi. Türkiye eksenli değerlendirdiğimizde 2021 yılının son aylarında dış müdahalelerle, sûni dolar artışı sebebiyle de temel gıda maddeleri ve emtia fiyatları yine dikey biçimde artmaya devam etti. Doların yükselişini fırsat bilen bazı karteller/tröstler emtia fiyatlarını ikiye üçe katladı. Dolar düştü, ancak fiyatlar düşmedi.

Temel gıda maddelerinde fiyatları düşürmek için hükümet, geçtiğimiz hafta temel gıda maddelerinde %8 olan vergiyi, %1'e indirdi. Ancak aynı karteller/tröstler -üç harfliler,zincir marketler- %7-8 indirim yapması gerekirken %10-30 oranında zam yaparak fiyatları yine yukarıya doğru tırmandırdılar. Vatandaşın cebinde kalması gereken parayı da gasb etmiş oldular. Küresel güçlerle dirsek teması halinde olan bu nebbaş(mezar soyguncusu) marketler, "hükümet düşerse, fiyatların düşeceğini" dahi söyleme cüretinde bulundular.

Devletin kendi gelirinden fedakarlık göstererek vergiyi düşürmesine rağmen fiyatları zamlandıran bu nebbaşlar, bu tavırlarıyla ekonomik provakasyon yaparak halkı devlete ve hükümete karşı isyana, galeyana teşvik ediyorlar. Kesilen cezalar, zincir marketlerin ciroları ile karşılaştırıldığı zaman devede kulak bile değil. Hiçbir caydırıcılığı olmuyor. O zaman, bu noktada devlet aklı ve gücünün devreye girip "Narh" uygulamasına geçmesi gerekiyor. Narh, bir mal ya da hizmet için yetkililer tarafından belirlenen üst sınır fiyatlardır. Temel gıda maddeleri ve diğer emtia için konulan fiyatı sınırlandırma, üst fiyat tespit etme, piyasayı kontrol altında tutma anlamlarına gelir. Devletin piyasaya el koyması, müdahale etmesi, emtia fiyatlarını belirlemesi şeklinde de tarif edilebilir. Böylelikle özellikle temel gıda maddeleri için azami satış fiyatını devlet belirlemiş olur.

Narh'ın caiz olup olmadığı konusunda İslam fıkıh tarihi içerisinde farklı görüşler var. Hz. Peygamber (SAV)'in narhı, yani fiyatlara müdahaleyi isabetli bir iktisat uygulaması olarak görmediğine dair rivayetler vardır. Ancak yasakladığına dair de herhangi bir kayıt söz konusu değildir. Normal arz-talep dengesi içerisinde işleyen piyasaya narh koymayı Hanefiler tahrimen mekruh, diğer mezhepler haram olarak görmüşlerdir. Zira, İslam Hukukunun alış-veriş anlayışı, karşılıklı rızaya dayanan serbest piyasa anlayışıdır. Ancak birtakım spekülatif oyunlarla, fiyatların fahiş derecede artması, ihtikar, stokçuluk ve kamu düzenini bozacak şekilde arz talep dengesinin bozulması durumlarında narh konulmasını maslahat gereği caiz olduğu dile getirilmiştir. Çünkü Mecellede ifade edildiği şekliyle, İslam Hukuk Usulü'nde: "Raiyye üzerine tasarruf maslahata men'uttur." kaidesi vardır. Türkçeyi, Türkçeye tercüme edecek olursak: "Halkı ilgilendiren ve halk üzerinde gerçekleştirilen tasarrufların geçerli olması bu işlemlerden elde edilen faydanın kamunun yararına olmasına bağlıdır." şeklinde bu kaide'yi anlayabiliriz. Raiyye, devlet başkanı başta olmak üzere, vali, kaymakam gibi belirli bir idarecinin yönetimi altında bulunan topluluğu ifade etmektedir. Maslahata uymak da kamu yararını ve kamu düzenini gözetmektir. Devletin halkı üzerindeki velayeti ve genel olarak halkı gözetme sorumluluğu olduğundan devletin kamusal faaliyetleri ile ilgili halkı ilgilendiren konulardaki tasarrufları maslahata dayandırılır. Buradan hareketle bugün kamu menfaatini ihlal eden, kamu düzenini bozan, temel gıda maddeleri ve emtia fiyatlarını gabn-i fahiş derecesinde artıranlara karşı, narh koymak caizliğin ötesinde vacip(zorunluluk) olarak değerlendirilebilir.

Toplumun temel gıda maddelerine erişimini temin etmek, üreticiyi, imalatçıyı korumak,  karteller/tröstler tarafından alış fiyatlarının düşürülmesi- satış fiyatlarının yükseltilmesi ve tekelleştirilmesini önlemek,  pahalılıktan dolayı devletin ve kamu düzeninin, sosyal ahlakın zarar görmesini engellemek, ihtikar, inhisar vb. piyasayı manipüle eden yolların kapatılması, kartel/tröst haline gelmiş güçlerin devlete paralel bir güç oluşturmasına mani olmak için narh uygulanması vaciptir diyebiliriz.

Maruz kaldığımız, bu durum toplumsal huzuru bozup, kaçırdığı gibi toplumun devletine güvenini sarsmakta halkı devlete karşı isyana sürükleyecek bir pozisyona çevrilmektedir. Devletin aldığı bütün önlemlere rağmen, gıda kartellerinin açıktan gabn-i fahiş boyutlarında fiyat artışına gitmesi ya da gramaj hileleri ile fiyatları yükseltmesi gibi enflasyonu da doğrudan etkileyen bu tavırlarına karşı yapılacak en etkili mücadele yöntemi narh koymaktır. Cari Ticaret Kanunu gereği kesilen cezalar caydırıcı olmaktan uzaktır. Piyasayı manipüle edenlere, ihtikârcılık, inhisarcılık yapanlara ve gabn-i fahiş yapanlara karşı İslam Hukukunda verilen cezaları yeniden düşünmek durumundayız ki bu ta'zir cezası çeşitliliğinden zincir marketlere en uygun olanı 1 ay, 3 ay, 6 ay veya 1 yıl gibi sürelerle ve personel çıkarmamak, bütün personellerin maaşlarını ve sigortalarını eksiksiz bir şekilde ödemek şartıyla kapatılıp, ticari faaliyetten men edilmesi şeklinde olmalıdır.

Bugün sadece temel gıda maddelerinde değil aynı şekilde akaryakıt, elektrik, doğalgaz, su, iletişim gibi bir serbest piyasaya özel dağıtıcılar aracılığıyla ulaşan temel ihtiyaç maddelerine de hükümet narh koymalıdır.  Hükümetin doğalgazı %75, Elektiriği %50 oranında sübvanse etmesi, fedakarlık yapması, kartellerin/tröstlerin açgözlülüğünün önüne geçmediğine göre alınacak en iyi tedbir narhtır.  Narh'a uymayan ya da fiyatları gabn-i fahiş derecesinde yükseltmek için karaborsacılık ve stokçuluk yapanları ya da gramaj hileleri, etiket oyunlarıyla enflasyon canavarını besleyenleri de geçici sürelerle ticaretten men etme şeklinde ta'zir cezasının uygulanması gerekmektedir. "Def-i mefâsid, celb-i menâfiden evlâdır’’ kaidesince bu önlem mecbûriyet arzetmektedir. Ziya Paşa'yı hatırlayalım: "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir!"

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Toker Arşivi
SON YAZILAR