Mehmet Toker
Mehmet Toker Ruh Sağlığımız Ne Durumda?

Ruh Sağlığımız Ne Durumda?

Dünya ikincisi olmuşuz. Kırmızı, yeşil, sarı reçeteli ilaçlar, uyuşturucu madde alkol ve nikotin bağımlılığı, anksiyete, bipolar bozukluk, obsesif kompulsif bozukluk, şizofreni, depresyon, panik atak… bu kelime ve kavramlar son yıllarda tüm dünyanın gündeminde ve en sık kullanılan kavramlar olmaya başladı. Zira İPSOS’un dünya genelinde yaptırdığı araştırmaya göre ülkelerde psikolojik/psikiyatrik rahatsızlığı olanların oranları çıkarılmış. Ve %38 ile dünya ikincisi olmuşuz. ABD %40 ile birinci. Bu toplum ruh sağlığımız açısında çok düşündürücü bir durum.

Ruh sağlığı bozukluğu insanımızı yeşil, kırmızı ve sarı reçetelere mahkûm ediyor. İnsanlarımız uyuşturulmaya, paraları ilaç kartellerine akmaya devam ediyor. Madde ve alkol kullanımındaki artış bu durum ile yakın ilişkili. Madde kullanımı da ruhsal/psikolojik bir hastalıktır. Ruhen tatmin olamayan insanın yanlış yollarda bir çözüm arayışı neticesinde bataklığa saplanması ve çırpındıkça daha da batmasıdır.

Madde bağımlılığı ile ruhî bunalım ve hastalıklar arasındaki ilişki döngüsel karşılıklı birbirini besleyen bir ilişkidir. Ergenlik dönemi de kişilik olgusunun tanımlandığı ve madde ile ilk karşılaşmaların sıklıkla meydana geldiği bir dönem olarak değerlendirildiğinde; ergenlik dönemindeki iman/inanç eksikliği, manevi zafiyet, ruhî boşluk ve itmi’nansızlık, dini aidiyet duygusunun yetersizliği gibi durumlar, bu dönemde davranış bozukluğu olarak adlandırılırken kişinin yetişkin kategorisine geçmesi ile beraber kişilik bozukluğu ya da ruhsal problem ve hastalık olarak tanımlanmaktadır. Bu psikolojik bozukluklarının ergenlik dönemindeki yansımaları ve toplum içerisindeki gözlemleri ise umursamazlık, fevrilik, otorite ile çatışma, sosyal uyumda dirençlilik, dürtü kontrol sorunları, dengesiz davranma gibi davranışları içerir. İlerleyen dönemlerde ise bu durum farklı arayışlarla ortaya çıkar ve ruhundaki manevi boşluğu dolduracak doğru adres veya reçeteyi bulamaması durumunda da hayat boşluk kabul etmeyeceği için yanlış yollara sapmaktadır. Bu yollar ya toplum hayatına uyum sağlayamama, aykırılık, çatışma, kavga, fiziki şiddet, cinayet veya terör örgütlerine angaje olmaya kadar giden bir süreç veya Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, Antisosyal Kişilik Bozukluğu, Border-Line (Sınır) Kişilik, Pasif Agresif Kişilik Bozukluğu, depresyon, şizofreni, alkol kullanımı veya madde kullanımı gibi ruhi hastalıklara giden bir süreçtir.

Dolayısıyla ergenlik ve gençlik döneminde doğru adres ve reçete ile tanışmayan yeterli manevi destek almayan her birey potansiyel olarak bu durumla karşı karşıya kalabilme riski ile karşı karşıyadır. Ruh sağlığının bozulması beraberinde beden sağlığının da bozulmasını beraberinde getiriyor. Maneviyattan uzak, seküler, kapitalist, hedonist bir dünya algısı ve bu doğrultuda yapılan yaygın ve örgün eğitimin toplumumuzu getirdiği sonuç maalesef bu.

Maneviyat, daha yüksek bir güce veya amaca bilinçli ve derin bir şekilde bağlanmayı, çeşitli uygulamalar ve inançlar aracılığıyla kişisel gelişimi ve iç huzuru teşvik etmeyi içerir.

Bağımlılığın ve ruhsal hastalıkların üstesinden gelmek için, bireyler daha yüksek bir güce teslim olurlarsa (Allah’a iman) ve farkındalık (kadere iman) ve toplum desteği (cemaat halinde yapılan ibadetler) bir nokta-i istinat ve savunma mekanizması oluştururlar. Düşünmek (tefekkür), bütünsel alışkanlıkları desteklemek ve başkalarına hizmet etmek, diğerkâmlık ve îsâr dayanıklılığı teşvik eder ve iyileşmeye olan bağlılığı güçlendirir.

2019 yılında ABD’de yapılan “İnanç, Davranış ve Aidiyet: İnancın Madde Bağımlılığından Kurtulmada ve Önlemede Vazgeçilmez Olmasının Sebebi” adlı çalışmada, ABD'deki bağımlılık tedavi programlarının %73'ü maneviyat temelli unsurları bünyesinde barındırarak, maneviyatın bağımlılıktan kurtulmada önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Çalışmalar, inancın etkinliğini doğrulamaktadır; zira bilimsel araştırmaların %84'ü inancın bağımlılıktan kurtulmayı ve önlemeyi olumlu yönde etkilediğini göstermektedir. Kanıtlar, alkol bağımlılığı çalışmalarının %86'sının ve uyuşturucu bağımlılığı çalışmalarının %84'ünün inancın madde bağımlılığı risklerini azalttığını gösterdiğini göstermektedir.

Durum böyle iken inanç ve maneviyattan yoksun bir eğitim anlayışı, tamamen haz eksenli kapitalist yaklaşımlar ve dünya algısı maalesef toplumun ruh sağlığını olumsuz etkilemektedir. Tüm dünya ile beraber ülkemizde görülen durum da budur. Önce sağlam bir iman ve sarsılmaz bir ahlak… Diğerleri teferruattır. Toplumda inancı hâkim kılmazsak maneviyatı öncelemezsek, daha çok yeşil, kırmızı, sarı reçeteli ilaç ithal etmek durumunda kalacağız. Ve madde bağımlılığından gençliğimizi ve geleceğimizi kurtarmak için daha çok mücadele etmek zorunda kalırız. Toplumun ruh sağlığı bozuksa istikbal ve istiklalden bahsetmek ütopyadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Toker Arşivi