Saçmalayanın ağzına kürekle vurulmalı
PKK’nın silah bırakma süreciyle ilgili enteresan şeyler olmaya başladı. Belli bir kesim işi sulandırmak için elinden geleni yapmaya çalışıyor. Buna karşılık hükümet kanadından beklenen kararlı, otoriter sesi duyamıyoruz. Anlaşılan hükümet meclis açılasıya kadar herkes eteğindeki taşı bir döksün, sonrasında biz gerekeni söyleyip yapacağız diye düşünüyor. İnşallah öyle düşünüyordur(!) Yoksa ipin ucu bir kez kaçtı mı yakalamak zor olacaktır.
Meclis tatile girmeden süreçle ilgili kurulan komisyon ilk toplantısını yaptı. İYİ Parti toplantıya üye göndermedi. CHP’nin bir pazarlık yapmadan üye göndermesi parti çevresinde eleştirildi. CHP komisyonu karıştırarak gereken pazarlığı orada yapacakmış gibi bir izlenim ortaya koyuyor. Bu komisyona dair düşüncemiz nettir; oradan bir şeyin çıkma şansı yok. Laf olsun torba dolsun, dostlar alışverişte görsün mantığında kurulan bir komisyondur. Bürokrasi de sık kullanılan bir deyim vardır; bir işin olmamasını istiyorsan komisyona havale et. Komisyonlar toplanır, uzun uzun konuşulur, daha uzun konuşmak için bir kez daha toplanır. Bu toplantılar tekrar eder ve sonuçta dişe dokunur bir şey ortaya çıkmaz. Geçmişte bunun gibi toplanıp, bir sonuca ulaşamayan onlarca farklı komisyon var.
Bu komisyon işi PKK’nın tam anlamıyla silah bırakma sürecinin uzatmasına da neden olacaktır. Kritik bir süreçteyiz, bölgesel dinamikler sürekli değişiyor. Uzatmadan bir an önce nihai adım atılmalı. Suça bulaşmamış PKK’lılarla alâkalı yasal bir düzenlemeye gerek var mı tam anlamıyla bilmiyoruz. Suç işlememekle birlikte terör örgütü üyesi olanlarla ilgili belki bir şeyler yapılabilir. Bu konuda bir yasa değişikliği yapacaksa hükümetin buna gücü yetiyor. Mecliste işi uzatmaya gerek yok.
Komisyon kurulunca herkes kendince süreçle alâkalı hükümetten bir şeyler koparmayı düşünür oldu. Hükümet bu konuda net olmalı. Sürecin tavizsiz, pazarlıksız bir şekilde tamamlanacağı şüphe duyulmayacak şekilde vurgulanmalı. Lafta bunlar yapılıyor ama sahada işler tam anlamıyla öyle yürümüyor. Bir başıbozukluk var. Cahil cesaretiyle süreci baltalamaya çalışanlara hop, ağır ve akıllı ol denilmeli. Burada geç kalınan her gün sürece zarar verir. Anlaşılması için birkaç örnek verelim. Amedspor isimli takım Apo’nun giydiği gri tişörtün üzerine takımın amblemini basıp yeni ürün diye satışa sunuyor. Tamamen provokasyon kokan bir hareket. Bunun özgürlükle, kendini ifade etmekle bir alâkası yok. İki gün sonra o tişörtü giyen biri meydan dayağı yerse mağdur mu olmuş olacak?
Buna karşılık Bursaspor taraftar grubu da üzerinde beyaz Toros resmi bulunan bir tişört tasarladı. Amedspor’a ses çıkaramayan bizim ılık, sözde solcu, liberal tayfa Bursaspor taraftarını faşistler diye suçlama başladı. Yapılan her şeyin bir karşılığı olur. Etki, tepki meselesidir. Hükümetin, devletin ilgili kanallarının bu tişört fikri ortaya çıkınca Amedsporluları uyarması gerekiyordu. Çünkü içinde bulunduğumuz süreç, yürümeye çalıştığımız yol zorlu, çetin. Çocuk oyuncağı değil. Bugün bunlara gereken uyarı yapılmazsa yarın nerede duracakları belli olmaz. Apo’nun doğduğu evi pankartlarla donatıp süreçle ilgili açıklama yapıyorlar, sözde talepte bulunuyorlar falan.
En baştan beri aynı şeyi söylüyoruz. PKK’nın silah bırakma süreciyle ilgili ağzı olan konuşmamalı. Hükümet, devletin ilgili birimleri saçmalayanın ağzına kürekle vurmalı, bu konuda bir çekince olmamalı. DEM Partililer bölgedeki ağırlıklılarını kaybetmemek için akıllarınca hükümetten bir şeyler koparmaya çalışıyor. PKK ise yenilmedik, “onurumuzla” pazarlık yaparak berabere bitiriyoruz imajının peşinde. Bu noktada Apo’yu parlatmaya çalışıyorlar. Bebek katili Öcalan ile ilgili bu milletin çoğunluğunun fikri nettir. Apo’yu sevmek, onu bir lidermiş gibi göstermek, toptan bütün Kürtlerin önderiymiş muamelesi yapmak ağzımızı bozmayalım ama aklı başında, kan değerleri normal olan birisinin yapacağı şey değildir. Apo’yu aklamaya çalışıp, doğrudan ya da dolaylı yoldan reklamını yapan gereken cevabı alır. Bu cevap duruma göre lafla da olur, gerektiğinde şiddetle. Herkes akıllı olup yaptığının arkasında durmalı. Halkı tahrik edip sonrasında biz onu demek istememiştik. Yaptığımızın öyle yorumlanacağını düşünememiştik falan diye kıvırmaya kalkılmasın.
Süreçle ilgili şu ana kadar yaşanılanlar ders olmalı. Hükümet daha işin başındayken gereken önlemi almalı. Birkaç kendini bilmezin hareketi diye geçiştirilmemeli. Sinek küçüktür ama mide bulandırır. İpin ucu bir kaçarsa yol olur. Yolun nerede son bulacağı ise bilinmez. Bu yüzden hükümetin gücü, devletim otoritesi sokakta hiç olmadığı kadar hissedilmeli. Bu günlere kolay gelinmedi. İşin yeniden sarpa sarması ise zor değil. Kimsenin densizlik yapmasına izin verilmemeli, yapana da hak ettiğiyle muamele edilmeli.
