Şerife Oktar

Şerife Oktar

Bazı kelimeler çok güzel

Bazı kelimeler çok güzel

Konya’mızın meşhur kitapçılar ve sahaflar çarşısı olarak bilinen Rampalı Çarşı’dayım.
Yeni çıkmış kitapları gidip yerinde incelemek en sevdiğim işlerden biridir. Sayfaları arasında göz gezdirmek ve nihayet o yeni basılmış kitap kokusunu içime çekerek dua etmek: “Rabbim! İlk ayetinde buyurduğun oku emrini en güzel şekilde yerine getirebilmeyi bana ve neslime sevdir.”
 
Kitaplar arasında gezinirken üzeri bez kaplı, kapağında “Lügat 365 Bazı Kelimeler Çok Güzel” yazan orta kalınlıkta ciltli bir kitapla karşılaştım. Tabii ki hemen açıp sayfalar arasında heyecanla gezinmeye başladım. Acaba nasıl bir sürprizle karşılaşacağım? İlimlerin engin deryasında nereye yolculuk yapacağım?
 
Kitabı açtığımda ilk olarak teşebbüs kelimesi karşıladı beni.
Teşebbüs:  Kolları sıvamak. Açık bir niyetle bir işe girişmek, girişim. Dilimize Arapça’dan geçmiştir. Bazı kaynaklarda yapışıp tutma bırakmama anlamlarına geldiği de rivayet edilmektedir. “İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.” Sabahattin Ali(Kürk Mantolu Madonna)
 
 Anlamından mahrum kaldığımız, yıllar öncesinde günlük hayatta sıkça kullanıldığı halde, ne yazık ki hayatımızda artık romanlar dışında pek karşılaşamayacağımız kelimeler karşıma çıktı. Bu kelimeler: hemdem, müşkülpesent, hissikablelvuku, hasbelkader, ciğerpare, muntazaman, hasret, vuslat, meftun, tebessüm, vefa…
 
Rampalı Çarşı’dan çıkarken bir kırtasiyede tıpkı “Lügat 365” kitabında bulunan kelimelerden oluşan kupalar, çerçeveler, tişörtler, yastık kılıfları, bardak  altlıkları… gibi hediyelik ürünler gözüme ilişti. Demek ki, bu kelimeler insanların ilgisini çeksin diye hediyelik ürünlere de yazılmıştı. İlginç ama zekice bir fikir.
 
Bunun üzerine kitabın yazılış hikayesini araştırdım ve şunlarla karşılaştım: “Lügat 365” projesi 2014 yılının sonlarına doğru Banu-Onur Ertuğrul çiftinin aklına düşer. Hissikablelvuku gibi hem söyleniş hem de anlamları itibariyle derinlikli güzel kelimelerdir. Bunun üzerine proje başlatarak işe koyulurlar. 2015 yılı boyunca her gün seçtikleri bir kelimeyi twitter üzerinden paylaşmaya, eski kelimeleri unutan veya hiç duymayan toplumumuzun dikkatine sunmaya başlarlar. Öyle ki, zamanla paylaşılan kelimeler o günün güncel olaylarına, duygularına göndermeler içermeye adeta yaşamaya başlar. Takipçileri kısa zamanda yüz binleri bulur.
 
Şimdi bir de bu olayları Onur Ertuğrul Bey’in ağzından dinleyelim: “Hepimizin aşina olduğu emojiler,  snapler,  tweetler… Hiyeroglif çağın yeniden başladığı günlerde yaşıyoruz hepimiz. Eşim Banu ve ben biz dilbilimci, öğretmen, yazar değil alelade iki reklamcıyız. Bu işe eşimle başlamamızın sebebi benden ziyade kelimelere, kelimelerin gücüne inanmasıydı. Aramızda bu kelimeleri duymaktan, yazmaktan ve çevremizde duymaktan çok keyif alıyorduk. Yan masada birinin namütenahi dediğini duyunca hemen birbirimizi dürtüyorduk. Hemdem kelimesinin aynı nefesi soluyan anlamında bir etimolojik kökeninin olduğunu duyunca gözlerimiz doluyordu. 2014 yaz sonuna doğru birinin tişörtünde imagine yazıyordu. Şu tişörtte tahayyül yazsa ne kadar muhteşem olur dedik. Güzel bir fikir olmakla birlikte kimin ilgisini çeker ki? İngilizce ve Fransızca kelimeler varken.
 
Biz bu kelimelerin reklamını nasıl yapsak? Sorusuyla bir akşam başladı her şey. O gece kütüphaneyi indirdik. Sabahattin Ali’ler, Tanpınar’lar, Peyami Safa’lar… Güzel addettiğimiz kelimeleri çıkarmaya başladık. Bir taraftan da sözlükler karıştırdık. Bu sorumluluklarla heyecanımız katmerlendi. Bilakis ile makus kelimesinin akisten geldiğini öğrenmek tatlı bir heyecan bizim için. Biz bunu öğretebilirsek heyecanımızı insanlarla paylaşabileceğimizi düşündük. Üç dört ay geceli gündüzlü çalıştık. 1 Ocak 2015 tarihinde teşebbüs kelimesiyle başladık. 365 gün hiç ara vermeden sürecek bir oyun başlattık. Anlamıyla etimolojik kökeni ve usta yazarlardan alıntılarla bu kelimeleri dili derdest eden o hiyeroglif çağın yeniden başlamasının müsebbibi platformlar aracılığıyla bu oyunu ters yüz etmek için bir hayal alemi oyununa başladık. Müstehzi, intizar, tahayyül, vefa, hasbelkader… Her gün bir kelime paylaştık. Bir iki haftada bu dalga başladı. Takipçilerimiz aracılığıyla yayıldı.  Fakat bu takipçiler otuzlu kırklı yaşlardaydı. Bu kelimeleri biliyorlar, en azından kelimelere aşinalıkları vardı. Biz bu kelimeleri ürünlere de taşımaya başlayınca gençlerin de ilgisini çekti. Bu kelimeler poster oldu, defter oldu, bez çanta oldu ve büyük bir dalga yarattı. Gayemiz görünür olmaktı. Modern tasarımlarla insanların bu kelimelere ilgisini çekmekti. Şimdi Galata’da annemin yürüttüğü bir dükkan açtık ve orada uğraşmaya devam ediyoruz. En alakasız insanların bile bu kelimelere tutunmasını arzu ediyoruz. Yaşanan olaylara hiçbir emoji hiçbir snap hiçbir gif kafi gelmiyordu. İnsanlar duygularını dile getirmede bu kelimelere başvuruyordu. 31 Aralık 2015’te allahaısmarladık kelimesiyle projeyi sonlandırdık. Sonunda bez ciltli bir kitapla bu kelimeleri toplamak hayalimizdi. Bu hayali de gerçekleştirdik.”
 
Kelimelerin deryasında nasiplenenlerden olmak duası ile sağlıklı haftalar dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şerife Oktar Arşivi
SON YAZILAR