Hasan Ukdem

Hasan Ukdem

İlk kitap... İlk aşk...

İlk kitap... İlk aşk...

Virüs yüzünden evde kapalı kalınca, insan ister istemez eski hatıralarına da uğruyor. 90’lı yıllar, ilk kitap heyecanı yaşıyorum. Yaş 27. İlk aşkın kavak yelleri esiyor başımda. Şiirler yazıyorum karşı evin avlusunda bir ceylan gibi dolaşan esmer dilbere. Hasretle tanışmamışım daha, ayrılığı hiç bilmiyorum. Ama her ikisi de kapıda bekliyorlar beni. Araplar’da, bir bakkal dükkanının kasasında oturuyorum. Arkadaşım Mustafa ile ilk kitabıma önsöz yazıyoruz.” İşte kırık bir aşkın gözyaşları. Hüzün köşesinden bir damla, candan bir parça, karanlığın içinde çırpınan, hayat bulan bir ses.” Böyle başlıyoruz, adını ilk şiir yazmaya başladığımda koyduğum kitabımın girişine. KIRIK BİR AŞKIN GÖZYAŞLARI’na... 
 
Şiirlerle güler, şiirlerle ağlarım ben / Ne kadar yazdımsa, işte o kadar varım ben. Ve ilk mısralar böyle başlatıyor kitabı. O yıldan sonra, bir daha hiç öyle mutlu olmadı yüreğim. Ayrılık kapıdan girdi, hasret bacadan ve aşk kırılıverdi bir kalple birlikte... O kırmızı kiremitli damına güvercinler konan ev bomboş...  Avlusunda, merdivenlerinde seken ceylandan geriye hatıralar kalmış. Bir kamyona yüklenen göç. Ve tekerleklerin arasında yürüyüp o kamyona binip giden bir kız. Hayatın vaat ettiği ne varsa beraberinde götürmüş üstelik. Gözlerinle sevdanın hançerisin / “Bakışlarımla kalp kınındayım” de / Sen bende, bana benden içerisin / Damarımdan seslen “Kanındayım” de. / Beni uzaklarda arama sakın / Kokum teninde nefesinden yakın / Bir an sus, o mahcup tavrını takın / Haydi sarıl bana “Yanındayım” de. Yürekten kalpten gülünceye kadar / Seninim işte! Ölünceye kadar / Son gün meleği gelinceye kadar / “Kimseler alamaz, canındayım” de. Ümitsiz çağrılar, dermansız ağrılar ve çaresiz bir aşık... Şiirlere bulanmış, şiirlere dolaşık... 
 
Karışık kasetlerde arabesk şarkılar. Orhanlar, Ferdiler, Müslümler... Ve Barış Manço şarkıları... Hep aynı kızı anlatıyorlar. Ne kadar yanık olsa da gençliğin türküsü yine de avutuyor insanı. Yıllar geçtikçe neler değişiyor neler... Mesela o güvercinli evi yıktılar önce, sonra bütün mahalle betonlar altında kaldı, içinde yaşanmışlıklarla dolu sokakları, kerpiç evleriyle... Falanca apartmanı, bilmem ne konutları gelip istila etti... Sırt sırta yaşayan güzel insanların yıkılan evlerinin üstüne, üst üste bir hayat kurguladılar. Bu hayatta eski aşklara yer yok. Kibrit kutusuna konulan mektuplar yok... Bir an görüşmek için penceresinin altında saatlerce bekleyen aşıklar yok... Görünce, dili damağı kuruyup konuşamadığı için susan oğlanlar yok... Omuz silkip içeriye kaçan kızlar yok... 
O mahalle o şekilde değil, o bakkal dükkânı şimdi başka bir meslek erbabının elinde. O ilk kitabımdan elimde bir tane kalmış ve bir hatıra gibi elimde... İşte ona adını veren şiir: 
 
Okunup geçilecek biliyorum / Parça parça canımdan düşen canlar / Karanlık bir geceden geliyorum / Kırık bir aşkın gözyaşları bunlar / Düştüğü yeri yakar mısralarım / Alev taneleridir damlayanlar / Bu alemde şiirlerimce varım / Çıkacaktır beni de anlayanlar / Gamla yazdım aşkımı mısra mısra / Ferimden, kalemimden aktı kanlar / Belki uymuyor bu aşk bu asıra / Elimde değil, patlıyor volkanlar / Bahtım gibi kalemim de ısrarlı / Aşkı yazar, okuyan hasret anlar / Sanmayın ki çok gizli, çok esrarlı / Çabuk çözer aşkı bir kez tadanlar / Mutluluk bir kez olsun anmaz beni / Ne gözüm seğrir, ne kulağım çınlar / Bedenimde gecenin esmer teni  / İçimdeyse idamlık heyecanlar! / Bahar bana yıldızlar kadar uzak / Yanar, yırtınır içimde kalanlar / Hayaller, gerçeğin kurduğu tuzak / Gerçek ki, aşkımı bile yalanlar / Oysa ki hüzünler uçsun isterdim / Şiirlerimde yer almasın gamlar / Rengarenk çiçekler açsın isterdim / Mısralarıma çökmesin akşamlar / Yalnız şiirlerim yaşatır beni / Dert olurken gökyüzümden kayanlar / Çaresiz hasretler kuşatır beni / Mısralarımdır elimden tutanlar / Okunup geçilecek biliyorum / Parça parça canımdan düşen canlar / Karanlık bir geceden geliyorum / Kırık bir aşkın gözyaşları bunlar 
 
Evet okunup geçildi, ancak o günlerin sevdalarına aşina olanların eline geçince anlaşılmaya devam ediyordur belki şimdilerde... Bu günlerde bir salgın hastalığın mahkumuyuz. Sonumuz nereye varacak bilmiyoruz. Ama o kadar kirlettik ki dünyayı, bu virüslerin falan müsebbibi bizlerin aslında. Şimdi gençler, dedeleri gibi, babaları gibi sevmiyor. Aşk sakız olmuş dillerde, kadın sevgi adına öldürülen biri olmuş. Bir an görebilmek için, bütün gece sokağında sabahlamaya gerek kalmamış. Sokaklara çıkmışlar... 
 
Ve ben hala o günlerin aşkıyla yaşıyorum...  
Unutulmuyor ki bir kez sevince / Hala yollarımda durur gözleri / Ağlamış olsa da burdan gidince / Başka sevdalarla kurur gözleri / Benim özlemimi geceler bilir / “Unut” der mehtap, bin nasihat verir / Yine canlanır hayal olur gelir / Gönül denizime vurur gözleri / Yok olup gitti bahar çağlarımda / Sanki kurudu sevda bağlarımda / Erişilmeyen aşk dağlarımda / Yenilgi bilmeyen gurur gözleri / Unutulmuyor ki bir kez sevince / Hala yollarımda durur gözleri / Ağlamış olsa da burdan gidince / Hayat rüzgarında kurur gözleri 
 
Sevgiyle kalın. Evde kalın 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Ukdem Arşivi
SON YAZILAR