Hakan Bahçeci

Hakan Bahçeci

Sayın başkan kimin başkanı?

Sayın başkan kimin başkanı?

Rüya mıdır Amerika bela mıdır dünyanın başına? Özgürlükler ülkesi midir ülkeleri esaretle tehdit eden mi? Dünya insanları Amerikalıdan korkmalı mıdır ya da sıkışınca medet mi ummalıdır?

Amerika’yı temsil eden en öneli figür bizim “Beyaz Saray” dediğimiz mimari yapı ve kapısından el sallayarak dışarı çıkan “başkan” olsa gerek. Bizim dikkatimizi buraya çeken güç kendine neden Amerika’yı memleketi saymamıştır?

Başkan; yüzünden düşürmediği manidar gülümseme, yürüyüşündeki aşırı özgüven ve duruşundaki kendinden emin hava ile tam bir centilmen havasındadır. İmgeler ve algılar üzerinden iş yürüten, mahallenin ağabeyi de benim, kabadayısı da benim pozlarında tipik Amerikalı edası…

Çevresine verdiği gizli mesajları kim ne kadar saklayabiliyor ve yedirebiliyorsa o bir adım önde oluyor başkanlıkta. Amerikan İngilizcesi denen o dağınık, kaygan ve bozuk aksan olmazsa olmazlardan… Başkanın temsil ettiği mevkii esasen gücün ve entrikanın, paranın ve gizemin kült bir simgesi.

            Ateşi bir türlü sönmeyen coğrafyamızın sorunlarıyla ilgilenmek için her türlü çabayı gösteren bu koca devlet, plan ve projeler üretip derde deva olmayı görev bilmiş durumda. Her coğrafyada her türlü legal, illegal oluşumla, yandaş muhalif her devletle irtibatı koparmayan bir yapının temsilcisi olarak “Sayın Başkanın” ha deyince yola gelmeyeceğini sokaktaki çocuk biliyor.

            Amerika dediğimiz bu karmaşık ve korunaklı yapının hangi zihniyetle kontrol edildiğini ve hangi emellere hizmet ettiğini el yordamıyla bulacak değiliz. Somut verilerle de konuşmaya ihtiyaç duymuyoruz. O ki somut veriler bulmak da kolay değil, hoş bulsak ne işimize yarayacak, orası da meçhul… Diğer yandan karmaşık, sert, korunaklı, ulaşılmaz gibi görünen bu yapının çok basit bir mantıkla ayakta durduğunu bilmemiz gerekiyor. Mantık şu; Her hâlükârda temsil ettiğim sistem kazanmalı…

            Lisede, başımıza gelen her musibetin, her türlü terör belasının bir şekilde Amerika ile bağlantısı olduğunu söyleyen ve bunu sıklıkla dile getiren bir tarih hocamız vardı. Genç beyinlerimizle bunu anlamlandırmakta güçlük çeker, bir ülkenin başka bir ülkeye neden bu kadar garez tuttuğunu sorgulayamazdık. Gün geçince meselenin bir ülkeden çok daha büyük bir mevzu ile ilgili olduğunu anladık. Espri şu ki bu zihniyet; bozmak, bozduğunu kendi çizgisine göre tekrar yapmak, bu yaptığını zamanı gelince tekrar bozmak üzerine işliyor.

            Sayın Başkan, her görüştüğüne karşı takındığı “merak etme sen, bakarız çaresine” yollu yaklaşımı, hep bir sonraki aşamaya hazırlık yapmak için atılmış adım gibi… Ülkeler arasındaki stratejik, ekonomik, politik ilişkilerin derece ve şeklini konuşmadığım anlaşılmıştır sanırım. Bahsini açtığımız konu şudur; biz ne yaparsak yapalım ne hikmettir bilinmez hep Amerika’nın istediği skor oluşuyor sonuç tabelasında.  Güçlü olmak yetmiyor bu zihniyete ve algısına karşı.

            Amerika, Amerika’dır. Özgürlüğün kendince tarifini yapan ve sistemin işleyişi için kendi evlatlarını bile feda eden o olmayası…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi
SON YAZILAR