Güz Gülleri Açmaya Devam Ediyor
Havalar ılıman geçince güz gülleri Kasım ayının ortalarına geldiğimiz şu günlerde açmaya devam ediyor. Duyguların ifade edilmesinde en çok kullanılan çiçeklerden biri de güldür. Gerek muhteşem güzelliği gerek hoş kokusuyla her rengi ayrı bir duyguyu temsil eder. Aşkın sembolü olan gül bazen tutkuyu, bazen özlemi bazen de ayrılığı anlatır.
Mayıs ayının ortasından haziran ayı sonuna kadar güller rengarenk açarak geçit yaparlar. Meram’da bir zamanlar destansı bir gül yumağı olan yıldız çiçekleri açar idi. Şimdi çok az da olsa Kozağaç parkında bir kameriye peyzajında yıldız çiçekleri görülebiliyor. Gödene yaylası ise Konya’nın en temiz havasına ve iklim yapısına sahip olduğu için çevrede rengarenk açan güllere ayrı bir nefaset katıyor. (https://www.yenihaberden.com/gule-guzelleme-14951yy.htm)
Bugün Konya'ya 20 km uzaklıkta olan Meram Gödene mahallesinde ikamet eden TOKİ Türklerinden biri olarak ikindi vaktinde sonrası rutin tip-2 şeker yürüyüşü yaptım. Gödene yaylası Konya'dan kademeli olarak yükselen topoğrafyası ve ortalama 400 metre daha yüksek bir coğrafyaya sahip. Klasik Gödene köyü ile birlikte genişliği yaklaşık 70 bin km bir alana sahiptir. Etrafındaki Loras dağı, Akören sıra dağları ile Gödene tepesi ile Karadiğin ve Pamukçu tepeleri temiz hava ve rüzgârlı bir iklim ortamı sağlamaktadır. (https://www.yenihaberden.com/service/amp/nev-bahar-oldu-gelin-azm-i-gulistan-idelim-16046yy.htm)
Çayırbağı ve Karadiğin dereleri ile birlikte oluşan vadi etkisi ve alüvyon arazi şartları Gödene yaylasının topoğrafyası kışın sert yazın serin hava ile insanları karşılar. Bahar erken gelir, sonbahar daha geç etkisini gösterir. Yazın Konya'dan 3-4 derece serin, kışın ise Konya'dan 3-4 derece ayaz olur, kar erken düşer ve bol yağar. Gödene Tokilere diz boyu kar yağar. En az yağdığında 10 cm kar olur. Konya merkezde ise kar bile göremezsiniz.

Yürürken değişiklik olsun diyerek TOKİ etapları etrafında birinci etap ile 804 konutları etrafında geniş bir yay çizdim. Dolaşırken de etrafta gördüğüm son güllerden bir arajman seti oluşturacak kaliteli çekimler yaptım. Araba ne kadar kaliteli olsa da direksiyonu şoför kullanır derler ya cep telefonu ile çekimler de öyle. Bazen makro çekim için diz çökmek bazen yere uzanmak hatta toz toprak olmak bile gerekebilir. (https://www.yenihaberden.com/yagmurdan-once-ve-sonra-gul-kokusu-16178yy.htm)
İki hafta önce Gödene merkez camisi hattından Hatıp mahallesine tatlı su doldurmaya gittim. Giderken caminin solundaki bahçelerde sararmış yapraklı ağaçlar özgün görünümü ile dikkatimi çekti. Dönüşte o civarda arabayı park ettim. Yeşilden sarıya farklı renklerdeki yaprakları çektim.

Bu arada beyaz orman kelebeği ve çok renkli orman meleği türünde uçuşan kelebekleri görüp takibe aldım. Onlar bir daldan öbür dala ve çiçeğe kondular. Mübareği 5 saniye içinde her türlü netlik ayasrı, makro çekim ve uygun pozda yakalarsanız ne aşs. Yoksa çekimler boşa gider. Beş yıldır makro kelebek, arı, Uğur böceği gibi minik nesneleri veya peygamber devesi gibi görece büyük kareler çektiğim için tecrübe kazandım.
Haydi kelebek çekelim derken bir 10 dakika uygun pozisyon bulamadım. Kelebek yolun karşısına geçti, bende geçtim. Yere kondu, bende diz çöktüm ve kelebek uçtu, köprü civarına uçtu. Yürüyerek peşi sıra düzlüğe indim. Bir iki tane çektim. O ara ben yolda yere çökmüş iken karşıdan okuldan gelen biri daha büyük üç ilkokul öğrencisi geliyordu. Köprü üzerinden bana bakarak: Amca bir şey mi? kaybettin diye seslendiler. Tüm yorgunluğum gitti, ayağa kalkıp yok, kelebek fotoğrafı çekiyorum dedim, anlamadılar, bir daha söyleyince normal şekilde yollarına devam ettiler. Herhalde bizim Gödene'de yerde elinde telefon, çay kenarına inmiş otlara diz çöküp bakan bu garip amcanın fotoğraf çektiğini üstelik kelebek peşinde olduğunu duymaları enteresan bir gözlem ve anı olmuştur.

Sonra tekrar yol kenarına çıktım. Bu sefer kelebekler cömert davranıp 5-6 kare güzel poz verdiler. Hem beklediğime değdi hem de günün anısı olarak çocukların benimle ilgilenip soru sormalarına ben tebessüm ederek not ettim. Sonuçta insan sosyal çevrede yaşıyor değil mi? Üstelik eskiden sadece dijital platformlarda sosyal olunmaz idi, cemiyet/toplum içinde yüz yüze temaslar ile sosyalleşilirdi. Yoksa Gödene'nin yerlisi çocuklar ile benim gibi fahri Gödene’li olan emekli bir köşe yazarı durup dururken neyi konuşacak veya niye konuşacak değil mi? Bana göre şahane olan kelebek çekimleri ve sararmış ağaç yaprakları 2026 sonbaharından güzel bir demet oldu.

Gül konusu Türk İslam kültürümüzde geniş bir alan kaplıyor. Gülün ekimi dikimi kadar edebiyatta, şiirde, tasavvufi planda sembolik çağrışımları vardır. Gül en başta frekansı yüksek ve aromatik kokusu insanı etkileyici bir nesnedir. Daha önce üç ayrı köşen yazısı ile konuyu ele aldım. Facebookta ise bir elin iki parmakları sayısından fazla mikro ve makro ölçekli gül çiçekleri çekimleri yapıp paylaştım. Gül için ne yazsak az gelir vesselâm. Esen kalın, sağlıcakla kalın.
1976 Güller arasında – Muazzez Abacı
