Esra Doğan

Esra Doğan

Ustaca planlarla gelen son

Ustaca planlarla gelen son

Planlarını ustaca yaptılar. Öncelikle insanların güvenini kazanmaları gerekiyordu; çünkü bir insana güvenildiği taktirde onun için fedakarlıkta bulunulabilir. Bunun için de kendilerine daha kısa sürede tabi olabilmelerini sağlamak amacıyla zayıf halkalar tercih edildi.

Güveni tesis ettikten sonra ücretsiz geziler tertip ettiler. Yeter ki bu insanlar kendilerine hizmet etsin istediler. Maddi sıkıntısı olanları abla-abi olma şartıyla evlerinde ve yurtlarında bedelsiz kalma imkanı sağladılar. İlerde bedel çok ağır olacaktı halbuki…

İmam Hatipler kapatılırken onlar ikna odalarında kız öğrencilere bu ülkenin geleceğini o an hakim olan zihniyete teslim etmemeleri telkinlerinde bulundular. O zihniyetin ötesine geçeceklerini, hatta daha sapkın hal alacaklarını bildirmediler.

Dershaneler açtılar, buralarda başörtüsü problemi olmasın diye haremlik selamlık binalar oluşturdular. Bu iyi bir şeydi belki ama arka planını görünce durumlar değişiyor.

Türkçe öğrettiklerini iddia ederek dünyanın birçok ülkesinde okullar açtılar. Türkiye’de Türkçeyi kıtalara yaydık, naraları attılar. Durumun hiç de öyle olmadığını sonradan gördük. Kimi okulları Amerikan konsolosluğu bahçesinde yer alıyordu.

Yıllarca oluşturdukları bir sistem üzerinden insanları yıpratma politikası güttüler. Her şey planlı ilerliyordu. Daha yazacak çok şey var, ama bu kadarla kalıp günümüze gelmek gerekir.

Dokuz ay on gün önce kanallarında yayınladıkları ve o günlerde doğru okuyamadığımız bir mesajları vardı. Siren sesi, bir şehrin kuşbakışı görüntüsü ve sonrasında bir çocuğun gülüşü… Üzerine çok yorum yapılabilir. Allah’a, onları pis emellerine ulaştırmadığı için şükredelim.

Planları tıkır tıkır işledi. Görünürde her şey kuralına uygun oynandı. Her şey düşünüldü, devlet kurumlarının tamamında örgütlenildi. Eksik bir şey kalmadı.

Vee… Planın son aşaması gerçekleştirilmek üzere birbirlerine dualar ve ayetler gönderdiler. Kime iman ettikleri belli olmayan hainler, ayetleri okudular güya, ama inançları bozuktu.

Habil ile Kabil misali… İkisi de Allah’a adakta bulundular. Biri nimetlerden en iyisi adadı, diğeri en kötülerini. “Allah yalnızca muttakilerinkini kabul eder.”

O kadar okudunuz da inancınıza ters işler peşindeyken okudunuz. Merak ediyorum, acaba bu ayet de gündeminizde miydi?

Planladılar, ama düşünemedikleri şeyler ortaya çıktı. Herkes bir oldu, karşılarına dikildi. Ayrıştırmaya çalıştıkları herkesi bir arada bulmayı beklemiyorlardı. Allah “muttakilerle” oldu, elhamdülillah.

Şimdi bizim için bir silkelenme zamanı. İman tazeleme, yenilenme, yeniden dirilme zamanı.

Konyalı bir teyzemiz haykırıyor: Konya on kilo yorgan altında uyuyordu. Şimdi uyandı, herkes aklııandı, oynanan oyunları gördü, diye. Ne kadar da haklı. Üzerimize ölü toprağı serpilmiş vaziyetteydik. Ölü toprağından arındık, daim olsun inşallah.

Bu süreçte farklı görüşlere sahip, farklı parti ve kuruluşlara mensup insanların bir arada olması bizim zenginliğimiz oldu. Birbirimizi şöylesin, böylesin diye eleştirmek yerine ortak yönlerimizi dillendirmeliyiz. Bizi birleştiren vatan oldu.

Birbirimizi eleştirelim, ama farklılıklarımızı değil, benzerliklerimizi konuşalım biraz da. Ne kaybederiz? İnanın, kaybetmez birbirimizi kazanırız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Esra Doğan Arşivi
SON YAZILAR