Esra Doğan

Esra Doğan

Sosyal Deney

Sosyal Deney

Birkaç gün önce sosyal medyada gençlerin yaptığı bir sosyal deneye rastladım. Deney; Halkımızın ne kadar yardımsever olduğunu göstermek amaçlı yapılan bir deneydi. Bir gencin üzerine yırtık kıyafetler giyerek, saçı başı dağınık bir şekilde insanların yanına giderek karnının aç olduğunu söylemesi ve yakında bulunan simitçi ya da büfe gibi yerleri göstererek kendisine yiyecek almalarını istemesi temalıydı.

Bir genç “Abi açım ya da susadım ama param yok, bana bir simit ya da bir şişe su alır mısın?” diyerek insanlardan yardım istiyor. İnsanlar kendisinde de fazla olmadığı belli olmasına rağmen yardım etmek için çabalıyor.

Özellikle gariban olanlar mı tercih edildi bilmem, ama istedikleri kişiler simitçiler, temizlik görevlileri ve seyyar satıcılar…

Dikkatimi çeken nokta; genel olarak garibanlar daha merhametli oluyor. Gelir seviyesi biraz yüksek olan insanların genelinde garibana göre merhamet biraz daha azalıyor. Şartlar iyileştikçe bizden daha kötü şartlarda olan insanları unutuyoruz, hallerinden anlayamaz bir hal alıyoruz.

Deneye dönecek olursak, genç,  bir simitçiye aç olduğunu söylediğinde hiç düşünmeden hemen bir peçeteye sarıp simidi gence uzatıyor. Hatta bir simitçi kıymalı, peynirli börek ve yanında bir de içecek veriyor. Belki kendi bu kazandığıyla zor geçiniyor. Lakin biz; kazancın, paylaştıkça bereketlendiğini bilen, sadece bir hurmamız dahi olsa yarısını başkasıyla paylaşan bir milletiz. Mirasımıza sahip çıkanlarız.

Aklıma bir de Habil ile Kabil kıssası geliyor. İkisi de Rablerine kurban sunuyorlardı da, birinin kurbanı kabul oluyor, diğerinin kurbanı ise kabul olmuyordu.

Bu durum gösteriyor ki, paylaşmanın önemi yanında nasıl, ne niyetle paylaştığımız da önemli…

Allah kalplerimizde olanı biliyor!

Niyetimizi biliyor. Allah için verdiğimizle zoraki verdiğimizi biliyor. Belki kendimizi de kandırabiliriz ama Allah her şeyden haberdar…

Genel itibariyle yardımsever bir milletiz. Kodlarımız sağlam! Bu kodları nesiller boyunca aktarabilirsek sırtımız yere gelmez.

------------

Günler öncesinde Irak’ta 7.3 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Deprem sınırı olan yedi ülkede hissedildi. Sosyal medyada ne yorumlar yapıldı, doğrusunu Allah bilir.

Karşımızda olmalarına rağmen yardıma ilk koşan ülke yine biz olduk. Doğal bir afet sonrası yıkılan evlerin altında kalan, mağdur olan, yakınlarını kaybeden, yaralanan tüm insanların yarasını ilk sarmak yine bizlere nasip oldu.

------------

Bir konuya daha dikkat çekmek istiyorum: Geçtiğimiz günlerde bir şehit babasının vakarlı duruşu ve etkili konuşması hepimizi etkiledi. Etkileyen neydi biliyor musunuz? Şehitlik makamına hürmet ve bu şerefe mazhar olunma şükrü ve teslimiyet…

Hani kimileri diyor ya, neden ünlü birilerinin çocukları şehit olmuyor? Soru mu bu! Allah bu makamı kime layık görmüş ise ona nasip eder. Marifet; başa gelen imtihanı nimet bilmektir. Zira; Allah sabredenlerin yardımcısıdır.

------------

Mevlana’nın bir sözü vardır: “Define yıkık yerlere saklanır. Sakın ola fakir ve dertlilerin kalbini kırma, ahlarını alma.”

Kırmak çok kolay da, mühim olan kazanmakta…

Sosyal deney, hayatımız boyunca tabi olduğumuz bir imtihandır aslında. Tercihlerimiz kazançlarımızı belirliyor. Bizim ufacık olarak gördüğümüz bir yardımın ne kapılar açacağını bilemeyiz; ama sabrettiğimiz imtihanların sonunun selamete çıkacağını biliriz. Allah’ın yardımı hepsinin üstündedir.

 

                                                                                                                                                            

Önceki ve Sonraki Yazılar
Esra Doğan Arşivi
SON YAZILAR