Gökhan Kırlangıç

Gökhan Kırlangıç

Bir Terslik Var

Bir Terslik Var

Toplumu değiştirip dönüştürmek için en kestirme yol aileyi ve çocukları doğrudan etkileme gücüne sahip kadınların hayata bakışını yönlendirmekten geçer.

Dikkat ettiniz mi  bu yüzden öteden beri toplum mühendisleri yapıp etmek istedikleri konusunda önce kadınları ikna etme yoluna giderler. İşte bu yüzden tüketim kültürü bu yüzden erkeklerden çok kadınları hedef alır.

Ne yapmışlardı?

 Kadınlara özgür bir yaşam konusunda kapılar araladığını iddia etmişti. Bu türden yayınların özgürlükten anladığı, ahlaki değerlere reddiye ile başlayan başına buyruk bir yaşamdı. Aile ve evliliği kadın için pranga gibi sunan bu türden kadın dergileri, kadının birey olmasına hizmet etmeye çalışırken aslında bir yandan da kadınları tek başına ayakta durmaya özendirerek taşıyamayacakları yüklere talip olmalarına yol açıyordu

Sonra bitmedi.  Dergiler çıktı. Kimlik ve değer ön planda olacaktı. N'oldu peki ?

Düşünsel  hiçbir veri barındırmayan; dindar kadınların “kimlik” ve değerleri konusunda yüzeysel bir içerik dışında hiçbir alt metni bulunmayan yaşam tarzı dergileri ilk olarak okurlarını “kapak yüzü” olmaya çağırarak niyetlerini açık ettiler. Dindar hele de tesettürlü kadınların “görünmek” ve “görünür olmak” konusundaki temkinlerini ortadan kaldıracak bir yaklaşım sergilerken dindar kadının bütün meselesini güzel görünmek ve beğenilmek noktasına indirgemeyi başardılar.

Yakın zamanda bu türden bir derginin, davetini sosyal medya üzerinden paylaştığı ancak sonra karşılaştığı tepkiler yüzünden iptal etmek zorunda kaldığı program vardı. Adı bilmem ne party” de dindar kentli kadınlara hitap etme iddiasındaki kimi dergilerin yaşadığı savrulmayı göstermesi açısından ibretlik bir örnek. Kimse meşru daire içinde eğlenmeye karşı değil. Ancak belli bir dünya görüşü ve hayat algısına sahip kadınların “üç aylar” içinde ve Ramazan ayına günler kala  parti düzenleme hevesi en hafif tabirle nasıl açıklanabilir söyler misiniz ? Ama şunu çok iyi biliyoruz 

Teklif ettiğiniz “yaşam tarzı”nın uzun yıllardır size dayatılandan bir farkı yoksa ve onların kötü bir taklidi olmuşsanız elbette bu tür girişimleriniz de çığ gibi tepki görmeye mahkumdur.

İsrafın her türlüsüne set çeken bir inanca mensup olduğunuzu söyleyip  bütün gereklerini eksiksiz yerine getiriyorsanız; hayata dair dertleriniz moda, makyaj, güzellik üçgeni arasına sıkışıp kalmışsa bu işte bir terslik var demektir. Bu türden itirazlar karşısında “Ama siz yeni nesil muhafazakarları tanımıyorsunuz” diyenler bu savrulmayı görmezden gelirken “yaşam tarzı” diye diye nelerden taviz verildiğini çok da dert edinmiyorlar gibi geliyor bana. Bugün bir yanıyla inancını yaşamak için gayret gösteren, namazlarını aksatmayan ama öbür taraftan makyajından vazgeçemeyen, bir işçinin neredeyse bir aylık maaşına denk fiyata sahip çantalar taşımaktan geri duramayan bir kuşakla karşı karşıyaysak bunda “yaşam tarzı” adı altında bizi kendimize yabancılaştıran yayınların payı hiç de az değil bunu kimse inkar etmesin.

 Kalın efendim sağlıcakla

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gökhan Kırlangıç Arşivi
SON YAZILAR