Necmettin Şimşek

Necmettin Şimşek

Kamu nereden nereye

Kamu nereden nereye

*Aklımıza ilk gelen devlet olsa da, kamu halk demektir. Bir ülkede yaşayan ortak değerleri olan aralarında soy, din, dil yönünden bağ bulunanlar halktır. Ortak değerlerimiz, ahlaki farklarımız gibi diğer ülkelerden bizi ayıran özelliklerimizdir. Misafirperverlik ve dürüstlük en bilinen özelliğimizdir. Peki, neden bu kadar güzel özelliklere rağmen gri listedeyiz. Neden oradayız ne zaman çıkacağız? Türkiye, siyasi, ekonomik yapısına ve sayısallaşma yönünde yaptığı yatırımlara rağmen, uluslararası hukuk açısından konumuna uygun düşmeyen FATF gri listesinde bulunuyor. 2021’de Türkiye’nin gri listeye alınmasının ardından hem ekonomi, hem de hukuk çevrelerinde bu konumdan uzaklaşılması gerektiği yönündeki görüşler sonucu adımlar hızlandı. Şimşek, kasım ayında yaptığı açıklamada, mali eylem görev gücü FATF gri listesinden çıkış için sadece kripto para alanında bir düzenleme yapması gerektiğini vurgulamıştı. FATF’ın Türkiye için bir sonraki inceleme dönemi Aralık 2025, sonuç ve karar raporu ise Haziran 2026.

**Ekonomimiz için herkesin görüşü tasarrufu biz yapıyoruz devlet yapmıyor. Kamu tasarruf yapsın peki kamu şimdiki anlamıyla devlet çalışanları demek. Kim bunlar, ne kadarlar, ne yapıyorlar? Kamu personeli sayısı 5.101.689 olup, bunun 3.467.443’ü kadrolu personel memur, 277.281’i sözleşmeli personel ve 1.204.526’i daimi işçi statüsünde çalışan personeldir. Bütçe türü itibariyle en fazla personel merkezi yönetimde, en az az personel ise kamu iktisadi teşebbüslerinde istihdam edilmekte. Personel sayısında yıllar itibariyle artışa gelince, 2007'de yılında kamu personeli sayısı 2,9 milyon iken 2015’te 3,4 milyona, 2023 yılında ise 5,1 milyona yükseldi. Kamu personel sayısında 2007-2023 arasındaki yaklaşık olarak % 76 oranında meydana gelen artışın aynı döneme ilişkin nüfus artış oranıyla %21. Orantılı değil. Aslında kamu personelin esas işi olan rutin işlerin 4734 sayılı kanun kapsamında diğer hizmet alımları, destek hizmetleri, danışmanlık hizmetleri, sistem bakımı vb. adlar altında piyasadan alındığı ve memurun yapması gereken işlerin taşeron personele yaptırıldığı görülmektedir. Kamu personelinin bölgeler ve iller arasındaki dağılımı ile personel istihdamında verimsizliğe yol açan faktörlerin analiz edilmesi icap etmektedir. Ülkemizde kamu personeli istihdamdaki verimsizlik ve salgının olduğu 2020-2022 döneminde kamu hizmetlerinin daha düşük sayıdaki personel ile aynı düzeyde yürütülmüş olması kamu personel sayısındaki fazlalığı gösteren bazı işaretlerdir. İstihdamda verimsizliğin azaltılması kamu personeli ihtiyacında da azalmayı beraberinde getirir.

***Ekonomide ilk ders kıtlıktır. Buna göre istekleri karşılamakta kullanılan her şey kıttır. Siyasetteki ilk ders ise ekonomideki ilk dersin dikkate alınmamasıdır. Ekonomiyi biraz daha geniş düşünürsek, mesela tarım ve hayvancılığa bakarsak, işimizin çok daha zor olacağını görebiliriz. Et, süt, yumurta, gıda maddeleri fiyatlarındaki rekor artışların tek nedeni maliyetlerin artması ve talebin yükselmesi değil. Onların da büyük etkisi var kuşkusuz ama asıl mesele çiftçilerin ve hayvancıların üretimi terk etmeye başlamış olması. Çiftçi kayıt sistemine kayıtlı çiftçi sayısı 2.177.000 kişi. 2023 yılında hem büyükbaş hem de küçükbaş hayvan varlığında büyük düşüş var. Büyükbaş hayvan varlığı son 6 yılın en düşük seviyesine inerken küçükbaş hayvan varlığı ise son 4 yılın en düşük seviyesinde. Üreticilerin para kazanamıyoruz, bu işi bırakacağız feryatlarına kulak verilmedi. Sonuç ortada. Önlem alınmazsa, hayvan varlığı daha da azalacak ve dışa bağımlılık artacak.

Hukukun üstünlüğünün sağlanması, adaletin kişilere göre işlemekten kurtulması, yargı sisteminin tekrar yerine oturması da zaman alacak. Bürokrasinin, kendisine çizilmiş alan içinde karar alıp uygulayabilir hale gelmesi de sanıldığı kadar kolay bir iş değil. Eğitim, bu dönemde öylesine geriye gitti ki mühendislik okuyup matematik bilmeyen, ekonomi okuyup ekonominin konusunu tanımlayamayan, astronomiyi astroloji zanneden üniversite mezunları çıktı. Ve bu çocuklar mühendis, ekonomist, astronom olduklarını sanıyor. Sonra gidip bir mağazada tezgâhtarlığa razı olunca bütün hayalleri yıkılıyor ve yaşamı üzüntü içinde geçiyor. Lise mezunu olup da toplama çıkarma yapamayan, Dostoyevski’yi hiç duymamış olanlar var.

Mülteci sorunu artık taşınamaz düzeye gelmiş durumda. Bunun çözümü için bu insanların ülkelerinin yönetimleriyle görüşmeler yaparak dönüşlerinin barışçıl yollarla sağlanması gerekiyor. Bu alanlarda müzakere olanaklarını ortadan kaldıracak birtakım yanlış yaklaşımlara girdiğimiz için bu ilişkileri yeniden kurmak hem yorucu hem de zaman kaybettirici bir süreç.

****Sonuç olarak, devletin iktisadi ve sosyal hayatta yaşanan gelişmelere paralel olarak toplam ekonomi içerisindeki nispi payını artırması ekonomik sorunlar yumağını büyülten bir davranış şeklidir. Bir ekonomide kamu kesimi ölçeğini büyütmenin mühim verimlilik ve etkinlik kaybına yol açacağına dair düşünce yaygınlaşmış, dolayısıyla bu durum 1980’li yıllarda kamu faaliyetlerini daraltmayı amaçlayan, özelleştirme furyasının fitilini ateşlemiştir. Her ne kadar müdahil devlet veya kamu eksenli politikalardan soğuma ve yeniden liberal politikalara dönme yönündeki fikirler güç kazansa da bu konuda tam bir fikri konsensüsün sağlandığı ve başarılı politikalar uygulandığı söylenemez. Özelleştirme ve serbestleştirme uygulamalarının giderek ivme ve önem kazandığı son çeyrek asırı aşan 30-35 yıllık dönemde, kamu ekonomisinin küçültülmesine yönelik bütün çabalara karşın, OECD ülkeleri nezdinde bile kamu kesimi ölçeği istenen düzeyde küçültülememiş, hatta bazı ülkelerde bu oran GSYİH’nin %50’sinin üzerinde gerçekleşmiştir. Gerek ABD, gerek Kamu Kesiminin Ekonomik Büyüklüğüne Türkiye ve OECD Ülkeleri Açısından Euro Bölgesi, gerekse Türkiye’nin de dahil olduğu OECD ekonomilerinde yaşanan istihdam, işsizlik, durgunluk, adil olmayan gelir dağılımı gibi makro ekonomik sorunlar göz önüne alındığında bir ekonomide kamu ölçeğindeki artış yada azalışların sorun çözme mi yoksa bizatihi sorunun kaynağı mı olma yönündeki münakaşaların daha uzun zaman devam edeceği görülmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Necmettin Şimşek Arşivi
SON YAZILAR