Orman Yangınları mı, Hibrit Savaş mı?
Gün geçmiyor ki birkaç ilimizden birden orman yangını haberi gelmesin. Geçen hafta Eskişehir’deki orman yangınını söndürmek için mücadele eden ve alevlerin arasında kalarak şehit olan 11 vatan evladının acısı daha yüreklerimizde taze iken Sakarya’dan, Bursa’dan, Karabük’ten, Uşak’tan, Bilecik’ten, Adana’dan, Denizli’den, Antalya'dan hatta Ankara’da Eymir gölünün kenarından bile orman yangını haberi geldi, geliyor.
Havalar çok sıcak ve kurak, orman zemini parlayıcılığı kolay kurumuş ot ve yapraklarla kaplı vb. meteorolojik, iklimsel veya fiziki sebeplerin arkasına sığınılsa da aynı anda eş zamanlı olarak yurdumuzun farklı noktalarında ve devasa alanları kapsayan ve hızla büyüyen yangınlardan kamuoyunun burnuna pis kokular geliyor. Bu koku, yanan ağaçların, dalların, otların kokusu değil provokasyon, kasıt ve kundaklama kokusu. Yangınların gerçekleştiği alanlara bakıldığında; zannedildiği gibi kendiliğinden veya bir ihmal neticesi çıkan yangından daha ziyade sanki bilinçli bir saldırı izlenimi veriyor. Zira bu ülkede geçtiğimiz yıllarda “Ateşin Çocukları(P.çleri) İnisiyatifi” isimli terör örgütü uzantılı ve bağlantılı bir grubun olduğunu ne çabuk unuttuk.
Bir(leş)miş Milletler, bir küresel iklim değişikliği raporu yayınlıyor. Raporda Türkiye için ayrı bir bölüm açılıyor ve şöyle deniliyor: “Türkiye 2030’a kadar su fakiri ülkelerden biri olacak. Türkiye, su stresi, tarımsal kırılganlık, yeraltı su kaynaklarının tükenmesi ve kentleşme baskıları yüzünden gelecekte daha ağır kuraklık krizleriyle karşı karşıya kalabilir.” Bu bir tahmin mi, bilimsel bir araştırmanın sonucu mu, yoksa dünyayı kendi çıkarlarına göre şekillendirme amacı taşıyan küresel şeytani gücün planının bir parçası mı? Ve en önemli ve can alıcı soru: “Türkiye’nin en verimli ovalarının, platolarının, tarımsal faaliyet alanlarının, su kaynaklarının hemen yanı başındaki kalifiye orman alanlarının yanması(yakılması) ile doğrudan bir alakası var mı?” Orman yangınlarının tarımsal alan mücaviri ormanlarda ve tatlı su kaynaklarının havza bölgelerinde olması tesadüfle açıklanabilir mi? Gazze’de binlerce insanın soykırıma uğramasını, katledilmesini, açlıktan ölmesini planlayan ve uygulayan Siyonist küresel odaklar böyle bir saldırıyı neden yapmasın?
Zira biliyoruz ki; Yangınlar sadece ekosisteme değil, tarımsal üretime de ciddi zarar veriyor. Bu durumun yapay kıtlık, yüksek gıda fiyatları ve ekonomik çöküş gibi sonuçlara yol açabileceğini söyleyebiliriz. Orman yangınlarının Siyonist terör örgütü tarafından bir hibrit savaş yöntemi olarak kullanılmakta olduğu su götürmez bir hakikat. Yangınlar sadece doğayı değil, insan sağlığını da tehdit ediyor. Sera gazı salınımı ile küresel ısınma hızlanıyor. ABD Çevre Koruma Ajansı’na göre, yangın sonrası toprağa inen zehirli gazlar tarım ürünlerini zehirliyor. Dünya Meteoroloji Örgütü’nün 2024 raporuna göre, solunum, kalp, akciğer ve astım gibi hastalıklar artıyor. Yangın olan bölgelerden iç göçler artıyor. Toprağa bağlı yaşayan nüfus azalıyor. Su kaynakları özellikle yer altı suları olumsuz etkileniyor. Bu sonuçları değerlendirdiğimizde yangınlar kendiliğinden daha ziyade içimizdeki hain aparatlar kullanılarak bilinçli bir imha hareketini gösteriyor.
Son zamanlarda ekonomik durumu vs. bahane ederek ülkesine aleni düşmanlık yapan “Türkiye’de yaşanmaz!”cı tayfa 2030’lara geldiğinde kuraklığı, yüksek gıda fiyatlarını, çölleşmeyi, susuzluğu da bahane ederek “Türkiye’de yaşanmaz! O halde dağılalım, ülkeyi terk edelim!” tezi ile karşımıza çıkacaklar. Nüfus ciddi bir güçtür. İşgal edeceğiniz toprak üzerinde nüfus ne kadar az olursa işgal o kadar kolay olur. Orman yangınları ile adeta bunun alt yapısı hazırlanıyor gibi gözüküyor. Küresel ısınma, pandemi, iklim değişikliği, nükleer silahlar, GDO’lu besinler, yapay tatlandırıcılar, yapay tuzlar, kedi ve fil dışkısından kahveler, alkol, uyuşturucu, teşhircilik, nüfus kontrolü/azaltılması, ailesiz toplum, babasız toplum, kimliksiz toplum, kültürsüz veya tek(pop) kültürlü toplum vb. söylem ve eylem planları ile kıyameti hızlandıran Siyonist çete; ormanlarımızı (Brezilya, Arjantin, Kanada, Rusya’daki devasa orman yangınlarını hatırlayın!) yakmaktan imtina etmeyecektir.
Ormanı kundaklarken yakalanan veya kundakladığı tespit edilenlere verilecek ceza uçaktan yaktığı ormana atılmak suretiyle yakılmak olmalıdır ki, Siyonist çete içerde iş birliği yapacak, parayla satın alabilecek “Ateşin Çocukları(P.çleri) İnisiyatifini” bulamasın. Bu bir afet veya doğal hadise değil bildiğiniz savaşın bir türüdür. Hibrit savaştır. Gayri nizami, gayri insani ve gayri ahlaki bir harptir. PKK’nın feshedildiği şu günlerde bu kadar orman yangını olması tesadüf değil manidardır…
