Sıtkı Yonca

Sıtkı Yonca

ELEŞTİRİ SANAT OLDUĞU KADAR AHLAKTIR

ELEŞTİRİ SANAT OLDUĞU KADAR AHLAKTIR

  İnsan varsa eleştiri vardır. Olmak zorundadır. Ancak bu zorunluluk sanat kadar güzel, ahlak kadar da temiz olmalıdır. Ahlakı ihmal eden eleştiri, benim indimde  fitneyle kardeştir. Çünkü  nobran bir eleştiri  egosantrizmin dışa vurumudur.

                 Çok katlı bir bina  gördünüz ve dikkatlice baktınız. Şu kahverengiye boyanmış sütunlar biraz açık olsaydı ana renkle daha uyum sağlayabilirdi demek geçti içinizden .

                Bir resim inceliyorsunuz’’ resmin perspektifi yanlış , ben bu resmi şu açıdan  görmek isterdim’’ diyebilirsiniz.

                 Okuduğunuz bir romanı’ ‘olayın  kahramanı şurada hata yapmış. Ben olsaydım o hatayı yaptırmazdım’’ deme hakkına sahipsiniz.

                 Bir düşünce sistemini seçme hürriyetiniz vardır onu kullanırsınız. Diğer düşünce sistemlerinin beğenmediğiniz yönlerini  dile getirmeniz de sizin hürriyet alanınıza girdiği için eleştirebilirsiniz.

                İlk örnekteki eleştirinize  itirazım yok. Çünkü sizin uzamsal zekanızın, o binanın çizimini yapan mimardan daha alt seviyede olduğunu ispat edemem ki…

                Resme  gelince, neden sizin doğasal zekanız  o resmi yapandan daha üstün olmasın?

                Roman kahramanımız gerçekten orada hata yapmış olabilir. Sizin sözel zekanızın, roman yazarından daha fazla takdiri hak etmediğini nerden ve nasıl bileceğiz?

                Sizin içsel ve sosyal zekanızın, eleştireceğiniz  düşünce sistemini kuranlardan daha üst düzeyde olma ihtimali elbette vardır.

                Buraya kadar tamam da ahlak bunun neresinde?

                Mimarın seçtiği sütun rengini beğenmedim. Tamam. Alternatifini getirdim o da güzel. Ürettiğim alternatif düşünceyi zenginleştirmek adına oradan yürü sana diyorum kendi kendime. Hayır öyle yapamıyorum. Daha doğrusu yapmıyorum. Çünkü beni alkışlayan birkaç niyeti belirsiz adam buldum ya. Kim tutar beni. Bari o sınırda kal ve sus. Maalesef devam ediyorum.

                 ‘’Bunlar mimar değil kardeşim para için yapmayacakları sahtekarlık yok. Ben böylelerini adam yerine koyup iş bile  vermem’’ diyorum ve  önce ahlakı sıfırlıyorum. Sanatı en ucuza  satarken mimarın günahını da en yüksek fiyata satın almış oluyorum. İşin en vahim tarafı da bu tür eleştirinin Allah’a doğru evrilme  riskini taşımış olmasıdır? Mesele anlaşıldı mı?

                 Gerçek sanat, insanın şahsiyetini hedef almayan eleştiride gizlidir.

                 İnsanı  incitmeden eleştirirken güzelleşen insanlar gördüm. Ancak onlar eleştirideki  inceliği ahlakının güzelliğinden alıyorlardı onu da gördüm.          

                Bildik birisi benim hatamı(tam da sanat denebilecek  literatürle) yüzüme söyleyince  kabul ettiğimi zannediyordum. Ama kendi nefsimle baş başa kalınca anlıyorum ki ‘’sanki kendisi?’’ diyerek başlamış ve dostumun  raflarında ne varsa hepsini döküp indirmişim. Sizin anlayacağınız sanatsal eleştiri insanın iç ve dış dünyasına da ayna tutuyor. Yani  riyadan da hoşlanmıyor. Çünkü riya kardan adama benzer, güneşi görünce ölür. Sanatsa evrenseldir güneşi gördükçe parlar.

                Çok sevdiğim bir dostumu birileri yanımda eleştiriyor, onu savunmam gerekirken iki odun da ben atıyorum. Benimle dost olmak niyetiniz mi vardı? Sakın ha…

                 Daha ne hatalarım var. Onları başka yazımda inşallah.

                 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sıtkı Yonca Arşivi
SON YAZILAR