Seyfullah Koyuncu

Seyfullah Koyuncu

En acil meselelerimiz bunlar!

En acil meselelerimiz bunlar!

Önce orman yangınları, ardından da sel felaketleri. Türkiye bir süredir doğal afetlerle mücadele ediyor.
 
Başta Kastamonu, Sinop ve Bartın olmak üzere bölgede etkili olan yağışlar sel felaketine neden oldu. Öte yandan Kars’tan da üzücü haberler geldi. Orada da araçlar sürüklendi, evleri su bastı.
 
Ülkemizin güneyi yangınlarla, kuzeyi sellerle, ortası ise kuraklıklarla mücadele ediyor.
 
Son zamanlarda yaşadığımız bu felaketlerden almamız gereken çok ders var. Yaşadıklarımız gösterdi ki; iklim değişikliği gelecek süreçteki en önemli konuların başında geliyor...
 
Hangi tedbirlerin alınacağı, bu duruma nasıl uyum gösterileceği konusunda birilerini suçlamak yerine herkes taşın altına elini koymalı.
 
O yüzden, bu konuda en azından yaralar sarılırken elini taşın altına koyanlara bir kez daha teşekkür ediyorum.
 
Başta Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta ve Konya Büyükşehir Belediyesi olmak üzere tüm Konya yine sel bölgesi için de seferber oldu.
 
Bakan Kurum, Manavgat yangınından itibaren Akdeniz’de ve Ege’de kan ter içinde sürecin hep içindeydi. Daha üzerine sinen is kokusu geçmeden, ayağına çizmelerini takıp sel bölgesine gitti. Şimdi de orada halkın yanında.
 
Oturduğumuz yerden ahkâm kesmek kolay, bence çok büyük bir fedakârlık yapıyor. Sanırım 1 aydır ailesinden ayrı, rahat döşek yüzü görmeden gece gündüz çalışıyor.
 
Aynı şekilde Leyla Şahin Usta da öyle. Bir bakıyorsunuz Manavgat’ta, bir bakıyorsunuz Konya’da aynı aileden 7 kişinin vefat ettiği elim olayda ailenin yanında, bir bakıyorsunuz Bartın, Sinop, Kastamonu’da vatandaşın derdiyle hem hal oluyor.
 
Konya Büyükşehir Belediyesi’nin tüm imkanlarıyla felaket bölgelerine destek vermesini de bir kenara koyamayız. Başkan Uğur İbrahim Altay, daha felaketlerin ilk anında hemen reaksiyon alıp; personel, teknik destek ve ekipman göndermekten hiç geri durmuyor.
 
Ne demiş atalarımız; gerçek dost kara günde belli olur…
 
İnşallah bu kötü günleri bir an evvel geride bırakırız da tüm bu seferberlikleri mutlu günler için ilan ederiz.
 
Bir kez daha tüm ülkemize geçmiş olsun. Allah bir daha böyle felaketler yaşatmasın…
 
 
YALAN VE ALGI HABERCİLİĞİNE CEZA YOK MU?
 
Fransız basın kanununa göre; kamu düzenini ve huzurunu bozan yalan haberleri yapana, paylaşana, yayınlayana 45 bin Euro ceza veriliyor. Bu yayınlar güvenlik güçlerini, orduyu ve ulusal mücadeleyi yıpratmayı hedefliyorsa 135 bin Euro olarak ağırlaştırılıyor.
 
Fransa’da uygulanan bu yasanın Türkiye’de uygulanması sizce de gerekmiyor mu?
 
Son günlerde kâh felaketler üzerinden, kâh etnik kimlikler üzerinden, kâh siyasi gelişmeler üzerinden o kadar fazla sayıda manipülatif haber yapıldı ki.
 
Bazı haber kanalları sadece yalan ve algı üzerine haber kurgulamayı kendilerine görev edinmiş besbelli. Yapılan yalan haberin altındaki yorumları okuduğunuz zaman vatandaşın algısının nasıl manipüle edildiğini çok net görebiliyorsunuz.
 
Delinin birisi kuyuya bir taş atıyor, kırk akıllı çıkaramıyor!
 
Yalan haberin altına, ‘Bu haber yalan’ diye yorum yazdığınız zaman ise alıcı bulamıyorsunuz. Konunun hakikati hakkında resmi kanallardan açıklama yapılıyor ama o açıklama da kendisine alıcı bulamıyor.
 
Üstüne bir de yalan haberle ilgili algı yürüten kanallar ne haberi kaldırıyor ne de bir düzeltme geçiyor. Dediğim gibi, çünkü yalanın alıcısı çok daha fazla.
 
Toplumun psikolojisi ile bu kadar rahat oynamalarına neden müsaade edildiğine anlam vermek zor. Bu konuda çok acil bir düzenleme gerekiyor. Yalan haber yapan, topluma nifak sokmaya çalışan, iyi niyetli olmayan haber kanalları hakkında savcıların da acilen harekete geçmesi gerekiyor.
 
TCK 216’ya göre; Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde çeşitli cezalara çarptırılıyor.
 
Ama bu yasa nedense uygulanmıyor…
 
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin duyurduğu, “Yalan Haber, Yalan Siyasetle Mücadele Kurulu” adıyla kurulan heyeti çok değerli buluyorum ama bu konuda hukuki olarak çok daha net bir düzenleme gerektiğini bir kez daha hatırlatıyorum.
 
Toplumsal barış noktasında en acil meselemiz şu anda budur.
 
TRT KONYA’DA PERSONEL Mİ ALIYOR?
 
Geçtiğimiz yıl Konya’da, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) tarafından, Büyükşehir Belediyesi ve Meram Belediyesi işbirliğinde kurulacak olan "TRT Uluslararası Konya Film Platoları" için protokol imzaları atılmıştı.
 
TRT tarafından kurulumuna başlanan film platosunun inşaatı hızla yükselmeye devam ediyor. Büyükşehir Belediyesi ve Meram Belediyesi de bu projeye desteğini sürdürüyor.
 
Platonun tamamlanmasıyla TRT tarafından Konya’da çok sayıda film ve dizinin çekimleri yapılacak. Konya için önemli bir proje olan bu çalışmanın tamamlanmasını herkes gibi ben de dört gözle bekliyorum.
 
Ama projeyi yakından takip eden sadece bizler değilmişiz. Dolandırıcılar da bu proje ile yakından ilgileniyor.
 
Son zamanlarda Konya'da çekilecek dizi, film gibi yapımlara oyuncu aranıyor diye vatandaşların duygularını ve paralarını sömüren bazı gruplar ortaya çıkmış.
 
Hatta öyle ki, ismini henüz öğrenemediğim şahsın birisi, sizi TRT’de oyuncu yapacağım vaadiyle vatandaşlardan 5 bin TL para topluyormuş.
 
Bu konu hakkında geçtiğimiz hafta ilgili kurumlara gerekli bilgiyi verdim ama TRT tarafından resmi bir açıklama yapılması daha doğru olur diye düşünüyorum.
 
TRT sınavsız personel alamaz, eğer oyuncu olacaksanız da akredite olmuş ajanslardan başkasına itibar etmeyin, yapılan duyurulara da sakın aldanmayın. Ortada bir şey yokken kimseye paranızı kaptırmayın, senet veya sözleşme imzalamayın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi
SON YAZILAR