Necmettin Şimşek

Necmettin Şimşek

Geç Gelen Teknoloji, Teknoloji Değildir

Geç Gelen Teknoloji, Teknoloji Değildir

*Bu köşeyi takip edenlerin iyi bildiği konuların başında teknolojinin hiç durmadan sürekli kendini geliştirdiği ve asla kendini yeterli olarak görmediğidir. İnovasyon ve ar-ge hayatımızın içinde ne kadar olursa hayat kolay olur. Yıllık ürün tanıtımı yapan teknoloji firmaları artık 6 ayda bir etkinlik yaparak yeni ürünlerini tanıtıyorlar. Bekleyemiyorlar. Bekleseler geri düşecekler bunun farkındalar.

**Teknolojide piyasa devlerinin, kural koyucuların yok olduğuna şahitlik ettiğimiz dönemlerden geçiyoruz. Bir dönem telefon denince akla gelen ilk marka olan Nokia'nın Time Dergisi’ne kapak olup, bu telefon devini kimse yenemez dendiğini hatırlıyoruz. Peki, ama tüm bu süreçte, şirketlerin yok olmasının tek sebebi acaba rakipleri mi? Yani pazarı iyi okuyamayıp, rakiplerine mi yenildiler yalnızca. Yalnızca ABD'de 5000’den fazla mağazaya yayılmış olan Blockbuster (VHS kaset kiralama şirketi) Netflix'den farklı bir oyun sahasına giremez miydi? Bir teknoloji perakendesine dönüşmek ya da farklı bir iş koluna yönelmek gücüne güç katamaz mıydı? Nokia çok iyi donanımlarını Android pazarı ile birleştirse acaba en güçlü oyuncu olamaz mıydı? Ya da Kodak, dijital kameraların da mucidi, analog ısrarından vazgeçip en iyi DSLR makinalarını üretemez miydi? Değişimin yıktığı şirketlerin anarken hep rakiplerine yenildiler diyoruz... Hikâye farklı yazılamaz mıydı? Gerçekten de onları rakipleri mi yendi? Hayır, tabii ki öngörüleri zayıf yöneticilerin işleri hep bunlar…

***Bir an durup düşünün: Yaşadığınız kısacık ömür içerisinde bilim ve teknoloji ne kadar gelişti? IBM tarafından üretilen bilgisayarlar, Apple'ın Macintosh’u, Cep telefonları, internet üzerinden televizyon izleyebilmemizi sağlayan teknolojiler, segway isimli ulaşım aracı, akıllı cep telefonları, flash bellekler, Skype gibi görüntülü iletişim teknolojileri, Google gibi arama motorları, Google Maps gibi dijital haritalar, insan genomundaki 3.2 milyar baz çiftini tek tek tespit etmemizi sağlayan gen dizileme teknolojileri, YouTube gibi dijital video koleksiyonları, grafen gibi eşsiz özelliklere sahip malzemeler, Bluetooth iletişim cihazları, Facebook gibi sosyal medya teknolojileri, Curiosity gibi Mars araçları, Tesla gibi elektrikle çalışan ve hatta sürücüsüz giden arabalar, atom altı dünyasını aydınlatan Büyük Hadron Çarpıştırıcısı gibi cihazlar, yapay kalpler, 3 boyutlu yazıcılar, Amazon Kindle gibi dijital okuma araçları, kök hücre teknolojileri, SpaceX tarafından üretilen Falcon roketleri gibi tekrar kullanılabilir roket teknolojileri ve CRISPR gibi gen düzenleme teknolojileri girdi. Sadece 40 yıl içerisinde tüm bunlar ve burada sayamayacağımız kadar fazla gelişme yaşandı!

Böylesine büyük teknolojik atılımların, ülke politikalarına ve kamu yönetimine ne kadar köklü bir şekilde etki ettiği aşikârdır. Bir sosyal medya aracının kısıtlanması, diğer ülkelerin yeni teknolojiler sayesinde öne geçmesi, yeni bilimsel atılımlar dolayısıyla bizim erişemediğimiz sağlık teknolojileriyle başkalarının ömürlerini uzatması son derece rahatsız edici, hatta kimi durumda kabul edilemez olabilir. Bu nedenle, iyi liderlerin ülkelerini bilim ve teknoloji alanında modern medeniyetlerle aynı seviyede tutabilecek politikalar takip etmesi büyük öneme sahiptir.

****Sonuç olarak; Geç gelen teknoloji geciktiği süreçte her yönden zarar vermekte. Teknoloji, bilim insanları tarafından üretilen bilimin uygulamaya geçen ve onu kullananlar için yararlı olan ürünüdür. Bilimsel çalışmalardaki ürünlerden çok az bir kısmı teknolojiye dönüşür. Örnek olarak, ilaç verilebilir üzerinde çalışılan binlerce kimyasal maddeden sadece bir tanesi ilaç olarak kullanım alanı bulabilmektedir. Ancak bu kimyasal madde hem onu üretenleri (bilim insanlarını, firmayı ve aynı zamanda ülkeyi) zengin eder hem de insanlığın hizmetine sunulur. Buradan şu öngörülebilir: Teknoloji siyasi iradeyle satın alınabilir. Ancak bilimsel çalışmalar ve bilim insanları için bunu söylemek zordur. Yani hiç bilimsel çalışma yapmayan ve yeterli kalitede bilim insanı yetiştiremeyen ülkeler bile teknolojiyi satın alıp ona sahip olabilirler (stratejik ürünlerde onu üretenlerin müsaade ettikleri kadar ona sahip olunabildiği günümüzde artık açıkça anlaşılmıştır). Ayrıca teknolojiyi üretenler, sürekli o ürünün özelliklerini arttırıcı yeni güncellemeler yaparlar ve her yeni güncel ürünü daha pahalı satarlar. Bu nedenle, refah düzeyi yüksek ve güçlü yaşamayı uzun vadeli planlayan ülkeler, teknolojiyi satın almakla yetinmeyip onu üretecek ve geliştirecek bilim insanlarını yetiştirmek zorundadırlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Necmettin Şimşek Arşivi
SON YAZILAR