Ömer Kocabaş

Ömer Kocabaş

Kudüs’te maske, mesafe var mı?

Kudüs’te maske, mesafe var mı?

Biz kendi içimizde romantik takılmaya devam ederken dünyadaki kirli hesaplar kapanmaya girmeden devam ediyor. Alçak İsrail, Filistinliler üzerindeki geleneksel Ramazan zulmüne kaldığı yerden el yükselterek devam ediyor. Maskeymiş, mesafeymiş böyle şeylerin orada akla gelmesi bile mümkün değil… Çünkü insanlar mesafesiz bir şekilde öldürülüyor(!)

Adamlar işgalin bile tanımı değiştirdiler. Kudüs’te Filistinlilerin elinde olan küçük yerleşim yerlerini ev ev, sokak sokak, mahalle mahalle işgale başladılar. Başta Amerika olmak üzere AB ülkeleri falan elbette kaygılılar. Suudi Arabistan, BAE gibi Amerika ve İsrail’in bölgedeki uşakları ise kaygılı bile değiller. Ülkemizde İsrail’in bu zulmü birkaç medya kuruluşu dışında genelde gündemin son sıralarında. 40 dakika korona haberleri ondan sonra yaklaşık 40 saniye bu zulmün haberi ve ardından Rusya’dan ilginç trafik kazaları ve elbette hayvanların neşeli hâlleri(!) Günün sonunda bu korona hikâyesi bitince kafamızı akvaryumdan çıkardığımızda göreceğimiz yeni dünyanın bambaşka olacağı kesin. Maskeden, mesafeden elbette kurtulacağız ama o arada kaybettiklerimizin farkına varabilecek miyiz meçhul.

Filistin’in, Kudüs’ün ne anlama geldiğini bilmeyenler için sıkıntı yok. “Zamanında topraklarını satmasalarmış kardeşim. Birinci Dünya Savaşında zaten bizi sırtımızdan vurmuşlardı, ne halleri varsa görsünler.” Böyle bir kafaya sahip olana, Filistin’in, Kudüs’ün olmadığı bir dünyada Türkiye’nin de olamayacağını, evlerden, sokaklardan başlayan işgallerin biz uyanık olmazsak ülkemize sıçramadan bitmeyeceğini çocuğa anlatır gibi anlatsak bilmem başarılı olabilir miyiz? Adamların İsrail deyince akıllarına “İsrail aşılamayı bitirmiş, insanlar maskesiz dolaşmaya başlamışlar. Tel Aviv sahillerinde çılgınca partiler düzenleniyormuş. Yazın bir yolunu bulup Tel Aviv’e akmak lazım” düşüncesinden başka bir şey gelmiyor.  

***

Tuhaf bir dönemden geçiyoruz. Hayatımız kuşatma altında. Nasıl yaşayacağımıza, ne yapacağımıza artık biz karar veremiyoruz. Genelgelerle yönetilmeye başlandık. Resmen zaman geçsin diye yaşar olduk. Ramazan ayının kadrini ne kadar bildiğimiz şüpheli.  Artık bayramda da oturup hep birlikte bayram gelmiş neyime benim türküsünü söyleyeceğiz.

Gün gelip her şey normale dönünce ki adamlar artık normalinde tarifini değiştirdiler, eskisi yenisi, bilmem nelisi değişik değişik normallerimiz var. Bize yapılanın hesabını verecek birileri olacak mı merak ediyorum. Olayın bilimsel tarafı çuvallayalı çok oldu. Öyle ki bilimsel tezleri bile bir kenara bırakıp, kendisinden farklı düşünen bilim adamlarına dava açan sözde bilim adamlarımız bile var… Bürokrasi ve siyaset ayağı ise iyi niyetli hareket etmeye çalışsa da aldıkları kararların sonuçlarının pekiyi olmadığı ortada. Uzun vadede seçim döneminde bunun aleyhlerine dönmesi bile mümkün. Çünkü karşılarında oldukça çiğ bir muhalefet anlayışı var.

Yeni normalde İçişleri Bakanlığı’nın görev tanımı bile değişti. Bir yandan Milli Savunma Bakanlığı ile birlikte terörle mücadele edilirken, kolluk kuvvetleri ile ülkede asayiş sağlanmaya çalışılırken diğer yandan marketlerin hangi ürünü satıp satmayacağına bile bakanlık karar verir oldu. Resmen Ramazan ayımız mücadele ile geçti. Hangi gün neresi kapalı? Semt pazarları ne zaman açık olacak? Ahlaksız marketlerde sebze ve meyvede aynı ürünün etiketini bir gün arayla nasıl değiştirebiliyorlar? Açık alanda milletin maskesini çenesinin altına indirmesini dert edinen zabıta neden aynı hassasiyeti marketlerin fiyatları noktasında gösteremiyor. Çünkü denetleme yetkileri var vb. gibi onlarca soruyu sıralayabiliriz. Sıralasak ne değişecek orası da meçhul…

Hayırlısıyla haziran ayı gelse de tatile gidecek zenginlerimiz sayesinde gariban vatandaşında bir nebze olsun nefes alması sağlansa. Ramazan ve bayramı geride bırakınca bir anda her şey güllük gülistanlık olacak. Vakalar azalacak, ölenlerin ölme sebepleri değişecek, kışa kadar normale döneceğiz. Bilim adamlarımızın da insan sağlığı hariç her şeyi düşündüğü de ortada. Onlar bile kafalarına göre asayiş tedbirlerinden bahsedip duruyorlar. İşin sonunda hedefleri belli; ülkeyi bir açık hava hapishanesine döndürmeden durmaya niyetleri yok.

Böyle ikiyüzlü bir dünyada Ramazanın Kadir Gecesi’nin bayramın bir anlamı da kalmıyor. Kendi saçma gündemimizde boğuluyoruz. Hâl böyle olunca bu zıvanadan çıkmış dünyada aklımıza gelen soru da Kudüs’te maske, fiziki mesafe var mı oluyor(!)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi
SON YAZILAR