Necmettin Şimşek

Necmettin Şimşek

Özel Tüketim Vergisi Yerine Kamu Tüketim Vergisi

Özel Tüketim Vergisi Yerine Kamu Tüketim Vergisi

* Özel Tüketim Vergisi (ÖTV), harcama vergisidir. İlk olarak Avrupa Birliği ile uyum çerçevesinde yapılan kanun değişiklikleriyle gündeme gelmiş ve yine aynı amaçla 2002 yılında 4760 sayılı kanun ile kabul edilmiştir. ÖTV, lüks (mücevher, kürk vb.), sağlığa zararlı (alkol, sigara vb.), çevreye zararlı (benzin vb.) mallara uygulanır.

ÖTV, KDV gibi aynı malın her el değiştirmesinde doğmaz. Malın ithal edilmesi veya üretilen malın ilk alıcısına teslimi nedeniyle ÖTV doğar. Motorlu taşıtlarda ise nihai tüketici adına ÖTV ödemek gerekir. Verginin mükellefi ithalatçılar ve ilk satıcılar olmaktadır.

Kanuna ek 4 ayrı tarifede yer alan ürünlerin vergilendirilmesi esastır. 1 sayılı tarife, akaryakıt ve yağ türevlerini vergiler, eski Akaryakıt Tüketim Vergisi yerine 2 sayılı tarife, taşıtları vergiler, eski Taşıt Alım Vergisi yerine 3 sayılı tarife, tütün ve alkol türevlerini vergiler, eski Ek KDV yerine 4 sayılı tarife, beyaz ve kahverengi eşyalar ve türevlerini vergiler, eski Lüks KDV yerine gelmiştir.

** ÖTV, KDV ve benzeri bütün vergiler daha müreffeh bir yaşam içindi. Teknolojik olarak yatırım veya herhangi bir girişim için bakılan ilk ve en önemli cazibe vergidir. Vergi ne kadar az ve mantıklı o kadar çok ödeyen olur. Monako vergi almıyor. Danimarka teknoloji gelişimi için start-upları destekliyor. Vergi yoluyla insanların gelirlerinde azalma oluştuğundan insanlar için vergi bir yük olarak görülmekte. Vergi toplumsal bakımdan da bir yük niteliğindedir. Vergi ödeyen insanların yaşadığı gelir kaybı, kamusal harcamalardan yararlanan insanların gelir artışlarından daha düşük seviyede ise vergi yükündeki yükselişin ekonomiye olumlu katkıda bulunduğu söylenebilecek. Satın alma güçlerinde meydana gelen azalma sonucunda tüketim ve tasarruf kararlarını değiştirmek istemeleri zamanla toplumun tüm kesimine yayılarak toplumsal bir olguya dönüşecek. Dolayısıyla, vergi yükünde oluşacak yükselmenin, ücreti de doğrudan etkilediği düşünüldüğünde, vergi yükü emek arzını da etkileyecek. İnsanların gerçek gelir seviyelerine göre çalışma ya da boş zaman tercihinde bulunduğu dikkate alındığında, vergiler insanların çalışma isteği ile işgücü arzı üzerinde etkili olacak. Çalışmamayı daha cazip yapacak bir vergi sistemi işgücü arzının azalmasına yol açacak. Bu durumun tersi olarak insanların ödemiş oldukları vergiler dolayısıyla üstlenmiş oldukları mali sorumluluğu çalışarak karşılayabilmeleri durumunda işgücü arzı artacak. Dolaylı vergilere ağırlık verilerek kamu harcamalarının karşılanması halinde de benzer sonuçlar doğabilecek. Vasıtalı vergiler dolayısıyla yükselen hayat pahalılığı ve satın alma gücündeki azalma, insanları daha çok çalışmaya itebilecek. Vergiler işgücü arzının yanı sıra sermaye birikimi üzerinde de etkili olduğundan sermaye birikimi yaratacak olan alanlara yatırım yapılması konusunda önem kazanmaktadır. Vergilerle elde edilen kaynakların doğru, etkin ve verimli alanlarda kullanılması ile vergi yapısının yoksulluk ve gelir dağılımını iyileştirici yönde olması durumunda ekonomik büyüme, kalkınma ve refah seviyesi de artacak.

***** Sonuç olarak; Son 12 ay içerisinde 15 yaş ve üstü fertlerin %69,0’u hiç kitap okumadı. YKS sınavda 100.000 öğrenci 0 çekti. Ortalamada ise 40 matematikten 7; 20 fenden 2; 14 fizikten 2; 12 felsefeden 2 soruya doğru cevap. Türkiye’den 45.122 Türk göç etti. En çok kitap okuyan 15-24 yaş grubu. Ülkeden en çok göç edenler ise 20-35 yaş grubu. Yaşam kalitesine baktığımızda nüfusun %36,9’u finansal sıkıntı yaşıyor. Türkiye’de dolaysız vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı oldukça düşük düzeyde. Başta özel tüketim vergisi (ÖTV) olmak üzere, özel iletişim ve özel işlem vergilerinin her geçen gün vergi hâsılatından daha büyük oranda pay aldıkları görülmekte. Bu durum vergilendirmede adalet ilkesine aykırı. Gelir vergisinde vergi adaletini olumsuz yönde etkileyen en önemli sorun bu verginin beyana dayalı olmaktan çıkıp, fiilen kaynakta kesinti yoluyla alınan bir vergi şekline dönüşmesi. Kaynakta kesinti şeklinde toplanan verginin önemli bir kısmı çalışanların ücret gelirlerinden elde edilmekte. Türkiye’de dolaylı vergiler her geçen gün artan bir biçimde uygulama alanı bulmakta, toplam vergi yükünün çok büyük bir kısmı nihai mal ve hizmet talep eden insanların üzerinde yoğunlaşmakta, gelir dağılımı bozulmakta, ekonomik büyüme olumsuz yönde etkilenmekte. Türkiye’de vergi sistemi ciddi bir vergi reformuna ihtiyaç duymakta. Siyasi tercih ve yönlendirmelerden etkilenmeyen, toplumsal yapıya uygun vergi politikası belirlenerek uygulanmalı. Vergi yükünün insanlar arasındaki dağılımını adil kılan, verginin tabana yayılmasını sağlayan, dolaylı vergiler üzerindeki baskıyı azaltan vergi politikalarıyla birlikte kayıt dışı ekonominin tam olarak vergilendirilmesi ve vergi kaçakçılığının engellenmesiyle sürdürülebilir ekonomik büyüme gerçekleşecek. Özel mi Kamu mu tüketim vergisi ödemeli…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Necmettin Şimşek Arşivi
SON YAZILAR