İsmail Poçan

İsmail Poçan

Yanlışa yanlış demeyelim mi şimdi?

Yanlışa yanlış demeyelim mi şimdi?

Günümüzde en büyük yanlışlardan biri de hem işini iyi yapmayıp hem de iş yapanlara ve yapmaya çalışanlara karşı çamur atmak…

Neden olduğunu anlamak çok zor.

Birilerinin kollamasıyla geldiği koltuğu kaptırmama adına mı bunlar?

Yoksa kendisini o koltuğa getirenleri korumak adına bir davranış mı?

Ya da amirinin bunlardan ne kadar haberi var?

Ben anlayamadım ve hala da anlayamıyorum.

Gazeteciler, yanlışa yanlış diyebilen insanlardır. Yaptığı haberlerle, köşe yazılarıyla devlet ve millet menfaatini önde tutarlar.

O yüzden kendi kişisel ve mesleki sorunları sürekli ileriye atarlar.

Ama çıkarcı insanlara karşı bir türlü yaranamazlar.

Bir kişinin, kurumun vs. iyi yönlerini yazdığınız da sizden iyisi yok. Sizi yere göğe sığdıramıyorlar.

Ama eksik bir yanını ve yaptığı yanlışı yazdığınız da ise sizden daha kötüsü yoktur. Daha iki gün önce sizi dünyaya sığdıramayanlar bir anda sizi yerin dibine koyu verir.

Yazdığınız doğru ama altında başka nedenler aramaya başlıyorlar.

Bu niye bunu yazdı? Birileri mi yazdırdı? O görüşü veren insanların bir yerlerde koltuk hedefi var? gibi çeşit çeşit sorular art arda geliyor.

Siz de işler böyle mi yürüyor?  Yoksa bu şekilde düşünmeye iten sebep ne olabilir?

Bizlerde insanız. Yanlış yapabiliriz, yazabiliriz. Ama bunu arayıp söylemek lazım. Ben bir köşe yazısı yazıyorsam sorumlusu da benimdir.

Kurumla, kişiyle alakalı da yazabilirim. Bu durumda benim yanlış bildiğim varsa doğrusu iletilebilir. Bizde öğrenmiş oluruz.

Bazı kurumların basın birimlerinde bu durumları doğru kişiye anlatmayıp kendince belki de müdürünün, başkanının haberi olmadan birde kota mı uyguluyor? Diye düşünüyor insan.

Ne yapacağız yani siz alınacaksınız diye milletin hakkını savunmasını, hakkını istemesini görmezden mi geleceğiz?

Birilerinin açığını birilerine yazdırmak yerine işinizi düzgün yapıp, insanları hakkını verirseniz ortada bir sorun da kalmaz.

Allah kimseyi doğrudan ayırmasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Poçan Arşivi
SON YAZILAR