Hamdi Bağcı

Hamdi Bağcı

Bu seçim başka…

Bu seçim başka…

Bu seçim başka… Çok açık yazıyorum ben de başkayım. Geçen seçimlerdeki duygulara hiç benzemiyor içimdeki duygular. Bu konuyu derinlemesine yazmayacağım ama şu kadarın ifade edeyim, öyle anlaşılıyor ki, seçime de seçilene de seçileceğe de artık bakış açım çok farklı, konuyu seçimden sonra yazarız. Bu seçimin bence en önemli konusu İstanbul ve evet İstanbul’un selameti için İstanbul’da Murat Kurum’un seçilmesi lazım. Sayın Murat Kurum bir Konyalı da inanın ben Murat Kurum’un kazanmasını hemşeriliğimizden, ya da siyaseten değil, İstanbul’da olması beklenen depremden büyük kaygı duyduğum için istiyorum. Televizyonlarda nerede ise her dakika Ekrem İmamoğlu’nun reklamı yayınlanıyor, sosyal medya hesaplarında karşımıza sürekli Ekrem İmamoğlu çıkıyor… Öyle anlaşılıyor ki Ekrem İmamoğlu, çalışmayla değil, mücadele ile değil, halka dokunarak değil, gürültüyle bu işi götüreceğini sanıyor. Buna göre de planlama yapıyor ve devasa paralar harcıyor (Bu kadar harcanan paranın sınırı ve kaynağı ne? Keşke açıklasalar) ama ey İstanbullular unutmayın büyük deprem de kapıda ve depreme de İstanbul ne yazık ki gürültü ile hazırlanmaz… Açık yazıyorum ve istediğiniz bilim insanına da sorabilirsiniz, İstanbul’da belirli aralıklarla hep deprem olmuş, yani aslında günü gününe bilemesek de depremin olma zaman aralığını bize uzun yıllar istatistikleri veriyor. Şimdi İstanbul’da 7’nin üzerinde, oldukça şiddetli bir deprem olacak. 1995 yılında zaten ülkemizde önümüzdeki dönemde olacak depremlerle ilgili bir harita hazırlanmış ve yayınlanmış, bu haritada üzeri çizilen bütün noktalarda deprem olmuş. Deprem olmayan tek nokta var o da İstanbul… Marmara Depremi bekleniyor ve ne yazık ki de her an bekleniyor, bunu korkutmak için değil de konudan duyduğum kaygı nedeniyle yazıyorum. Konya Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Şükrü Arslan’ın dediği gibi İstanbul kendi başına Türkiye’yi kaldırır ama koskocaman Türkiye, İstanbul yıkılırsa bunun altından kalkamaz. Ne yazık ki de “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz”, Ekrem İmamoğlu depremle başa çıkamaz. Bunu görmek için de çok zeki, büyük insan falan olmaya gerek yok, adamın geçmişi gösteriyor bunu. Verdiği sözleri bile unutmuş adam, seçim öncesi “5 yılda depreme İstanbul’u hazırlarız” demiş, şimdi ise “5 yıl buna nasıl yetsin” diyor. Peki bir başlangıç bari yapmış mı? Yok hayır ne yazık ki onu da yapmamış. Allah korusun İstanbul’da bir deprem olursa ve yine Allah korusun İstanbul Ekrem İmamoğlu ile bu depreme yakalanırsa… İnanın benim bugünlerde yaşadığım en büyük kaygı bu.

Evet, CHP ve Ekrem İmamoğlu’nda para çok, bütün kanallarda deli gibi reklam yayınlıyorlar, görüntüleri yayınlanan paralarla sınırlı da değilmiş demek ki kaynak… Televizyon reklamlarında şov yapmakla İstanbul depreme hazırlanmış olsa bu iş olacak ama işte konu o değil, istediğiniz kadar televizyon reklamı girin, taşın altına elinizi koymazsanız sorunu çözemezsiniz. Adam taşın altına elini koymuyor ki, sorun olunca kaçıp gidiyor tatile… İstanbullular ne yaparsa yapsın… Bu işlerin de şakası yok. Deprem geliyor beyler, hanımlar… Bilim böyle diyor. Murat Kurum’u seçin, bir an önce çalışmalara başlasın, zaten seçimden sonra da İstanbul’un birinci derecede önemli konusu depreme hazırlık olsun, İstanbul’u rezerv alanlar oluşturarak o bölgelere taşıyın ve merkezi de yenileyin. Başka yapılabilecek bir şey yok, Allah ülkemizi de insanlığı da depremden korusun.

Öyle anlıyoruz ki deprem insanlara felaket olarak ortaya çıkmıyor, aslında deprem doğanın, yer yüzünün şekillenmesi… Bu şekillenme şehirlerimizde olursa ve eğer biz buna hazır değilsek bir felaket yaşanıyor. Felaket yaşanması için olmuyor deprem, biz yeryüzünün değişimine hazır olmadığımız için sonuç bize felaket olarak dönüyor. Murat Kurum da müktesebatı itibariyle İstanbul’u şu anda imar edebilecek en doğru insan olarak görünüyor, neyin polemiğini yapıyorsunuz, yapılıyor ey İstanbullular, bundan daha gerçek bir durum var mı? Allah korusun Ekrem İmamoğlu ile depreme yakalanırsanız bu durumun sonuçlarını göremiyor musunuz? Konu ideolojik bir konu değil ki, teknik bir konu. Karın İstanbul’u esir aldığı günü yaşayan sizler hala anlayamadınız mı? Şakası yok işin ve sürecin de bir an önce tamamlanarak Murat Kurum’un işin başına getirilmesi ve deprem için dönüşümün başlaması gerekiyor. Sadece İstanbul’un bile değil, Türkiye’nin birinci gündemi artık bu konu olmalı, aklım, bilim bana bunu söylüyor, eğer aklın, bilimin verisine uyulmazsa sonucun ne olacağını hala anlayamadınız mı?

Evet, dostlar, bu seçim benim için çok farklı geçiyor, bakış açım bir kere çok değişti, Konya için nelere ihtiyaç var? ve bunun için de neler yapılmalı konusunda aklımı yorduğumda vardığım netice şu oluyor; 2014 yılından önceki yazılarıma bakın, hepsi Yeni Haber’de yayınlanmıştı zaten, Konya’nın en büyük sorunu, kavşaklarda duran ve yolculuğu çok fazla yorucu ve uzun hale getiren tramvay demişim, çevre yolunun yapılmaması demişim, zira Konya’nın içinde büyük kamyonlar, otobüsler cirit atıyor, çevre yolu artık yok denecek kadar şehrin içinde kaldı, demişim ve şehir içindeki park konusunu gündeme getirmişim.
Sorunlar hala aynı… Yapacak da bir şey yok. Ha bu sorunlara bir konu daha eklendi bu süreçte, o da gençlerimizdeki ahlaki çöküntü… Sanayimiz ara elaman bulamıyor, gençler uyuşturucu batağında ve en önemli sorunların başında da benim kanaatimce bu konu geliyor. Biz ahlak ve maneviyat deyince bazıları konunun hafız yetiştirmek olduğunu sanıyor ama biz ondan bahsetmiyoruz, hafız yetiştirin de yetiştirdiğiniz hafız devlet malı yerse, yetim malı yerse, ona gelen paranın kaynağını araştırma ihtiyacı duymazsa, zina yapmakta beis görmezse yetiştirdiğiniz hafız ahlaklı olmuş olmaz, onun için biz hafız yetiştirmekten bahsetmiyoruz, ahlaklı nesiller yetiştirmekten bahsediyoruz, altını çizeyim.
Neticede bakın sorunlara… Hala aynı sorunlardan bahsediyoruz. Kimse bu konuları sorun olarak mı görmüyor, yoksa “birader kusura bakma, sen değil de biz tespit edebiliriz sorunları” mı diyorlar, inanın bilmiyorum. Durum bu ise de benim diyeceğim bir şey kalmıyor, konuşup durmak da bir anlam ifade etmediği için susup, sadece izlemeye başlıyorum. Yaptığımız ve yapacağımız bu oluyor.

Dün biliyorsunuz Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Konya’daydı. Oldukça yoğun bir kalabalık vardı meydanda, öyle anlaşılıyor ki Cumhur İttifakı gümgür gümbür geliyor. Bunları da bir not olarak yazmış olalım.

Bugün 18 Mart Çanakkale Deniz Savaşı Zaferinin de yıl dönümü... Bu vesile ile ecdadı da rahmet ve minnetle anıyor, hepinize güzel ve bereketli bir hafta diliyorum.

RAMAZAN SÖZLERİ:
Güzel kardeşim, gönlünden kibrini at, çevrendeki insanların da değerli olduğunu anla…

Mevlâna diyor ki:
"Sana kutluluk gerekse, devlet istiyorsan, gönüller almaya, ululuğu bırakmaya bak.
Gönüllerin yardımı seninle beraber giderse kalbinden hikmet kaynakları akar."

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hamdi Bağcı Arşivi
SON YAZILAR