Ahmed Daldiken

Ahmed Daldiken

Ya biz kazandık derken kaybediyorsak ?

Ya biz kazandık derken kaybediyorsak ?

Bundan yaklaşık bir ay kadar önce “Vurun İslamcılara” başlığıyla yine bu köşede yazdığım son yazımda FETÖ ve türevlerinin başarısız oldukları bir kalkışmadan sonra bile bir şekilde bir 28 Şubat rüzgarı estirmeyi başardıklarını ve İslâmcıların canını sıkmayı başardıklarından bahsetmiştim. Belki de ‘darbeyi beceremezsek ne olacak?’ sorusunun cevabı gelmeye başlanmış, hedef tahtasında Fethullahçılar biraz yana kaydırılarak İslâmcılar koyulmuştu. (Dikkat ediniz Fethullahçılar ve İslâmcılar farklı )

     Buraya kadar üzerinde durduğum yorumum olasılıklardan o an için sadece bir tanesiydi. Ama aradan geçen şu son bir aylık süreçte öyle şeylere şahit olduk ki bu bize düşmanımızın ne kadar ciddi ve kurnaz olduğunu bir daha gösterdi. Onların bu kendilerince kusursuz planlarının hakkını verdiklerini ve maalesef her başarısızlıklarının ardından biraz daha canımızı sıkmayı başardıklarını gördük hep beraber.

     Konuya şöyle giriş yapalım, 15 Temmuzdan bu yana toplamda FETÖ’den dolayı 69 Bin 779 Kamu Görevlisi görevinden uzaklaştırıldı. Baştan söylemek gerekirse eğer bu memurların tamamı haklı gerekçelerle görevinden uzaklaştırılmışsa vay halimize! Haftasonu bizim milli takımı paramparça eden İzlanda’nın nüfusu kadar insan bizim devletimizin içinde bizim devletimiz haricinde bir yerlerden emir alıyormuş, yazık.

     Ama gelip görelim ki bu işler pek de öyle değil. Sen git Adil Öksüz’e ve onu Almanya’ya yolcu eden FETÖ ajanına dokunma (ya da dokunama) fakat ev sahibi kirayı oraya yatırmasını istedi diye birkaç sene önce her ay sadece kirasını BankAsya’ya yatıran polis memurunu görevinden azlet ! Bu yola her şeyini koyan Cumhurbaşkanı’mız defalarca uyardı sizleri, bu işi cadı avına çevirmeyin kim daha fazla isim alacak yarışı içinde olmayın diye. Ama yok !

     Neyse biz konuyu dağıtmadan devam edelim. Mâlum yapıyla bağlantısı olsun olmasın şuan herkesin bir tarafından tutmakta bu sıkıntılar. Kimisin amcası, babası, patronu, ortağı, kimisininse damadı, yeğeni… Tabii sorsak kimsenin o hainlerle bağlantısı yoktur şuanda o da ayrı bir konu. Herkes inkar edecektir tabii fakat ya Bizim şüphemizde haklı olduğumuz sayısı azınlıktaysa ? Ya birileri oyun içerisinden oyun çıkarıp da belki de beş sene sonrası için hem kendine militan hem de devlete düşman yetiştirmeye başlamışsa çoktan ?..

     By-Lock kullanıp ifşa olanlar, bir şekilde neye hizmet ettiği ortaya çıkıp da devletçe cezalandırılanlar ve malum yapının üst kademesinin zaten gözleri dönmüş vaziyette. Ki bu konuda devlet olabildiğince sert ve acımasız olmalı zaten. Fakat 15 Temmuzdan sonra bilgisayarının harddiskini değiştirdiği ya da çocuğunun ders kitaplarının arasında Zambak yayınları çıktı gerekçesi ve bunlara binaen kuvvetli şüphe ile görevinden alınan, sonrasında da kredi borçları, geçim, masraflar derken madden çöken hatta ailesi dağılan bir memur birilerince iyi işlenirse o acılarla potansiyel devlet düşmanı olmaz mı ?

 

     Peki ya “az sabredin geçecek bu zor günler” diye uyutulan ve hayatları altüst olmuş, bütün itibarı yerle bir olmuş hainler ile olaylarla hiç alakası yokken hain durumuna düşen ve dağılan insanların ortak noktası ve yaraları biraz kaşınacak olunursa buradan ileride bizim başımız ağrımaz mı ?

     Bir soru daha, kim kimi neyle suçlayıp da içeriye alıyor ? Ya kulağımıza gelen örnekler gibi görevinden alınıp elleri arkadan kelepçelenip tutuklananlar 15 Temmuzun daha ilk dakikalarında halisane bir şekilde meydanlara koşanlardansa ve gözaltına alanlar emri Ankara’dan almıyorlarsa ? Bakınız daha iki gün önce Edirne’de FETÖ operasyonlarını yapan polis FETÖ’den tutuklandı…

     Hülâsa,

Devletimizdeki kilit noktaların hainliğinden ya da liyakatsizliğinden yaptığı hatalar son dönemlerde kırılan Devlet – Halk duvarını daha sert biçimde örmektedir. Hele ki yapılan bu hatalar gerçekten yerli ve milli duruşu olanlara yapıldıkça maalesef işler çığırından çıkmakta, devlete güven azalmakta.. Ve maalesef ki çakallar bunu çok iyi kullanıyorlar…

     Şimdi asıl soru:

Ya Biz kazandık derken kaybediyorsak,

Ya Biz her gün biraz daha çıkmaza giriyorsak,

Ya Bizim gidişimiz iyi bir gidiş değilse ?

ALLAh Korusun, ALLAH Hayrlar Versin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmed Daldiken Arşivi
SON YAZILAR