Hazel Pekacar

Hazel Pekacar

Gerçekten Özgür Müyüz?

Gerçekten Özgür Müyüz?

Kavramların asıl anlamlarının yanında neyi çağrıştırdığı da çok önemlidir. Misal, özgürlük deyince herkesin aklına elbet şu tanım gelecektir:  “Başkasının sınırlarını ihlal etmediği sürece istediğimi yapabilmemdir.” Buraya kadar tamamdır,  evettir.

Bu dışsal özgürlüktür.  Peki içsel özgürlük? Hiç düşündünüz mü bu kavram üzerinde? Ya da daha önce hiç duydunuz mu içten özgür olabilmek ne demek?

İnsanoğlu, kendinden önce hep karşısındakini görmeye meyillidir. Hani  bir atasözü vardır : Önce kendi kapının önünü süpür. Tam böyle birşey işte. Alın bu atasözünü istediğiniz alanda kullanabilirsiniz. Bu konunun o kadar çok boyutu var ki;  Kendimizi fark etmeden başkasını fark etmek, içi temizlemeden dışı temizlemek, bir sorunla karşı karşıya kalındığında iç faktörleri halletmeden dış faktörleri halletmeye çalışmak, kendi ruh ve beden sağlığını halletmeden toplum sağlığını düşünmek gibi.

Milyarlarca insanda hoşlanmadığınız yönleri düzeltmek mi daha mümkündür yoksa bir kişiyi mi ? İnsan kendini anlayamazken başkasını nasıl anlar? İnsan ancak içine yöneldiği anda gerçek anlamda özgürlüğüne ulaşabilir.  Insanin  özgür ve yaratıcı olmasının yegane yolu kendi içine dönmesidir.  Ruhun en olgun ve yetkin noktasına gelinceye kadar bu yolculuğa devam etmektir.  İnsan bu ruhsal ve yaratıcı yolculuğunun içinde evrene ve insanlığa tarihi ve kültürel ürünlerini sunarak katkıda bulunur. İnsan sadece madde insanı değildir. Bir insanın fiziksel varlığının dışında manevî yönü de vardır. Çünkü insan tabiatın bir uzantısı değildir. Aksine o tabiata katkı sağlayan bir mana varlığıdır. Ve işte insanı gerçek manada insan yapan, gerçekleştiren ve kuran bu mana yönüdür. Kişi kendi kıymet ve manasını anladığı noktada ancak o ruhu doyurmak ve en yetkin noktaya ulaşmak için eyleme geçecektir.  Çünkü insanın ruhsal yönü; sanata, ahlaka ve bilgiye aç olan yönüdür ve insan ancak sanat, ahlak ve bilgi ile doyabilir. Bu öyle bir kaptır ki içini doldurdukça alacaktır. Kendi ruhunu doyuran ve yetkin bir noktaya  ulaşmak için yönelen insan, dış dünyanın kirimden pasından arınacak ve ruhunu duru ve arınmış kılacaktır. İşte  içsel özgürlük budur. İnsan ancak bunu yapmakla ruhunu hür ve tatminkar kılabilir.

Özgür olmak sınırları olmamak demek değildir.

Özgür olmamak, elleri kolları bağlı  olmak demek değildir. Ya da özgür olmak, fikirlere hapsolmak demek değildir.

Özgür olmamak, ruhun kabuğunu kıramamak demektir.

Özgür olmamak, içini görememektir.

Özgür olmamak, kendini tanımamaktır.

Deniz suyu içmek gibidir ruh esaretliği, asla doyamayacağınız, içtikçe susayacağınız bir beyhudeliktir. Çünkü insan başkasını  yok ederek değil ancak ve ancak kendi varlığının kalitesini artırarak var olabilir. Kendi kalitesini artırmış insan ise duygu ve düşüncelerini özgür bırakmış ruhu özgür insandır. O kendi kabını en saf ve duru suyla doldurmuş olandır. İnsan ancak hür ve yaratıcı bir ruha sahip olduğunda gerçek manasını kazanabilir. Fransız düşünür Bergson’un da dediği gibi “İnsan hayat hamlesinin yaratıcı bir tezahürüdür.... Bu evrenin mahiyetinin bir devamıdır. "

Bernard'ın da şu  sözleri gibi “ Özgürlük sorumluluk getirir, insanların çoğunun özgürlükten korkması bundandır.” Çünkü sorumluluk insana bir değer atfediyor. Ya da Daniel Webster’ın sözlerinde belirttiği gibi “ İnsan hür olmadan , huzurlu  ve mesut olamaz. “

 Ve Edmund Burke “ kendine yeterliliğin en güzel meyvesi hürriyettir “

Spencer’ da çok haklı! “Ancak kendi dünyasını yönetebilen akıllı insanlar özgürdür.”  Çünkü kendini yönetebilen insan, ruhunu yönetebilen, işleyebilen irade sahibi insandır. Bütün bunlardan anlıyoruz ki aslında kendini mutlu ve tatmin kılmanın yolu kendini gerçekleştirmek denilen bir olayda tasavvur buluyor. Kişi,  ruhuna ne kadar döner ve sanata, ahlâka , bilgiye yönelirse ruh o kadar tatmin oluyor ve kendini açıyor. İnsanın kendini açan ruh ve mana yönü ise ruha bir hürriyet katıyor. Ruhu zenginleşen insan da hem kendine hem de dış dünyaya şekil verebilen bir kişilik hâline geliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hazel Pekacar Arşivi
SON YAZILAR