Necmettin Şimşek

Necmettin Şimşek

Yüksek Katılımlı Sınav

Yüksek Katılımlı Sınav

*Yükseköğretim Kurumları Sınavı bu hafta sonu 2 oturumla yapılacak. 3.036.945 kişilik bir sınav. 850.000 Kişi üniversiteli olacak. Toplam 208 üniversitede yaklaşık 8 milyon genç okuyor, mezun oluyor. Sonuçta her 3 işsizden 1’i üniversite mezunu oluyor. Üniversiteler gençlere ne katıyor yoksa oyalıyor mu muamma.

**Üniversite sıralamasında çok iyi yerlerde değiliz. 336 Sırada ODTÜ var, 404 İTÜ, 431 KOÇ, 502 Bilkent gibi en iyiler bu üniversiteler. Eğitimin kalitesi, mezunların iş bulma oranı, öğretim kadrosunun kalitesi, araştırma sayısı, yüksek kalite yayın sayısı, dışarıdaki etki ve üniversitenin yayınladığı kitap ve makalelerden yapılan alıntı sayısı. Üniversite sayısına değil kalitesine, üniversitede okuyan öğrenci sayısına değil onlara verilen eğitimin niteliğine odaklanmadığımız sürece dünya sıralamasında zemin kaybetmeye devam etmemiz kaçınılmaz. Liseden itibaren sorgulayıcı, analitik ve yalnızca bilime dayalı eğitim uygulamadığımız, üniversitelere özerklik vererek ve yetki ve sorumluluğu doğrudan onlara devretmediğimiz sürece kaliteyi ve dolayısıyla sıralamadaki yerimizi yükseltme şansımız yok. Bütün başarılı yönetim sistemlerinin özünde yetki ve sorumluluğun devri vardır. Bu devir yapılmadığı, yetkiler en yukarıda tutulduğu sürece yönetim yürümez. Bir kuruluş sorumluluk almıyor, yönetimi de kendisi yapmıyorsa oradan başarı beklemek hayal olur. Bunu yıllardır üniversitelerin yönetimini tepeden yürüttüğümüz uygulama bize gösteriyor aslında, ama biz ya anlamak istemediğimiz için ya da gerçekten göremediğimiz için sorunu çözemiyoruz.

***Gençler okulda yaşlanırken ülkemizde toptan yaşlı kategorisine girdi. %10’u geçince hemen yaşlı ilan edildik. Ne oldu da böyle oldu. Hep ekonomiden böyle oldu. Dünya Sağlık Örgütü’nün sınıflandırmasına göre 65 yaş üzeri gruba işaret eden yaşlılık 65-74 yaş arası için genç yaşlı, 75-84 yaş arası için orta yaşlı, 85 yaş ve üzeri kesim ise ileri yaşlı olarak tanımlanmakta. Birleşmiş Milletler ’in nüfus görünüm verilerine göre 1950 yılında dünya toplam nüfusunun %5,1 kadar olan yaşlı nüfusu 2023 sonu itibarıyla %10’a yükseldi. Aynı projeksiyona göre söz konusu oranın 2050 yılında %16,5’e, 2100 yılında ise %24’e yükselmesi ve dünya nüfusunun giderek yaşlanması öngörülüyor. Günümüz dünyasında, dünya genelinde nüfusun giderek yaşlanması ve bununla birlikte yaşlanan nüfusun giderek yoksullaşması sadece ekonomik açıdan değil sosyal boyutlarıyla da ele alınması gereken bir sorun haline dönüşmekte. Dünya genelinde yaşlanma eğilimi, sağlık hizmetlerindeki gelişmeler, düşük doğum oranları ve artan yaşam süresi gibi faktörlerin etkisiyle hızla artmakta. 1950’de sadece 46 olan dünyada yaşam beklentisi günümüzde 74 yıla kadar yükselmiş ve bu sürenin 2100 yılına kadar 82 yıla kadar yükseleceği öngörülmekte. Bu demografik değişim, birçok ülkenin nüfus piramidini tersine çevirirken, yaşlı nüfusun oranının artmasının yanında küresel çapta bozulan gelir eşitsizliğiyle birlikte özellikle yaşlı nüfusun yoksulluğu da artmakta. Yaşlı nüfus oranında hızlı artış korkutuyor. Türkiye’deki görünüm de küresel trendden bağımsız gelişmemekte. Türkiye’nin Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarına göre 2023 yılı sonunda 85 milyon 372 bin kişi olan toplam nüfusunun %10,2’lik kesimi 65 yaş ve üzerinde. 2007 yılında %7,1 olan bu oranın ülkemize ilişkin nüfus projeksiyonlarında 2030’da %12,9, 2040’ta %16,3, 2060’da %22,6 ve 2080’de %25,6’ya yükseleceği öngörüsü nüfus yaşlanmasının önemli bir toplumsal dönüşüm sorunu olarak karşımızda olacağının bir göstergesi. Toplumun demografik dönüşümüyle beraber sosyoekonomik sorunları ortaya çıkaran gelişme ise giderek yaşlanan nüfusun aynı zamanda giderek yoksullaşması olarak karşımıza çıkıyor. Gelir dağılımındaki eşitsizliği gösteren ve artışının gelir dağılımındaki bozulmayı ifade ettiği Gini katsayısı Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ülke genelinde 0,433 ile mevcut veri setinin en yüksek değerine ulaşarak 2023 yılının ülkemizde gelir dağılımının en zayıf olduğu yıl olduğuna işaret etmektedir. Son 5 yıllık dönemde hızla bozulan gelir dağılımının bir önemli alt kırılımı da yaşlı nüfusun yoksulluk oranında kaydedilen hızlı artış oldu. Öyle ki, 2019 yılında %14,2 olan yaşlı nüfusun yoksulluk oranı 2023 yılına gelindiğinde hızlı bir artış ile %21,7’ye yükseldi. Yaşlanma oranı hızlı, gelir adaletsizliği yaratıyor. Nüfusun yaşlanması ile gelir adaletsizliğinin bozulması arasındaki ilişkiyi inceleyen literatürdeki çalışmalar demografik değişimlerin ekonomik sonuçlarına işaret ediyor. Cafri ve Acci (2023) 1971-2020 yılları arasında Türkiye ve 27 AB ülkesi için yaptığı çalışmada aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkelerde bunlardan bazıları Avusturya, Bulgaristan, Çekya, Danimarka, Macaristan, Romanya ve Slovakya nüfusun yaşlanması gelir eşitliğini bozmakta. Nüfusun giderek yaşlanmasıyla birlikte gelir adaletinde görülen bozulma sosyoekonomik sorunları beraberinde getirdiği gibi yaşlı nüfusun sağlık giderlerinin artmasına, işgücünden çekilen ya da kayıt dışı çalışan kesimin sosyal güvenceden mahrum kalmasına, ülke genelinde işgücünün üretim verimliliğinin gerilemesine sebep olmaktadır. Bütün bunlarla birlikte, yaşlanan nüfusun sosyal izolasyonu da söz konusu grubun sosyal, kültürel ve maddi sorunlarla karşı karşıya kalmalarına sebep olmakta. Ülkemizde toplam nüfus içerisindeki payının hızla arttığı yaşlı nüfusun ekonomik güvencesinin sağlanması makro düzeyde gelir eşitliğinin iyileştirilmesine de fayda sağlayacak. Bununla birlikte yaşlı nüfusun sosyal izolasyonunun önüne geçmek amacıyla sosyolojik, işgücüne kayıtlı katılımlarının artırılarak üretkenliğin güçlendirilmesi amacıyla ekonomik politikaların gelişimi ve hayata geçirilmesi de Türkiye’nin sosyoekonomik açıdan sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerlemesine katkı sunacak.

****Sonuç olarak, üniversiteler kalkınma için çok önemli olduğu için gelişmiş ülkelerde ilk 500 hep bu ülkelerin üniversiteleri listede. Biz profesörlüğü kolay bir unvan gibi dağıttık. Dünyaca ünlü kaç profesörümüz var. Bilimden uzaklaştıran soğutan bu profesörler sınava alınmalı. Mezun ettikleri her öğrenciden sorumlu olmalılar. Sorumluluk yoksa unvan da olmamalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Necmettin Şimşek Arşivi
SON YAZILAR