Mehmet Toker

Mehmet Toker

Sorumlu Kim? Köpekler mi, Köpekperestler mi?

Sorumlu Kim? Köpekler mi, Köpekperestler mi?

Gün geçmiyor ki; köpek saldırıları sonucu hayatını kaybeden, yaralanan, özürlü kalan, köpekten kaçarken trafik kazası geçiren vatandaşlarımızın haberleri medyaya düşmesin. Kamuoyunda infiale neden olan köpek saldırılarının ardından toplumun büyük kesiminde sabun köpüğü gibi "köpekler toplatılsın!" sesleri yükseliyor. Ancak yükselen bu sesler, kamuoyunda "köpekperestler" olarak tanımlanan, bir takım küreselci lobilerin fonladığı "hayvana tapan" azgın azınlığın dayatmasıyla çıkarılan 5199 sayılı kanuna çarparak geri dönüyor.
               
Vatandaşlar birçok kentte sabah işe giderken, akşam evlerine dönerken, "acaba hangi köşe başında köpeklerin saldırısına uğrayacağım?" tedirginliği ve korkusu içerisinde sokağa çıkıyor. Cumhurbaşkanının belediyelere vermiş olduğu talimata rağmen, birçok belediye, sırf "muhalefet olsun" diye ya da hayvanları sağlıklı ortamlarda yaşatmak için ayıracakları fonları, harcayacakları paraları kalmadığı için bu çağrıya dahi kulak asmadılar. Köpekperestlik artık toplumun beden ve ruh sağlığını tehdit eder bir konuma geldi.
 
Köpekperestler, 5199 sayılı kanunun arkasına saklanarak, hergeçen gün daha da saldırganlaşıyorlar. Mezkur kanuna itiraz edeni, kaldırılmasını talep edeni,  sokak köpeklerinin ve ruh hastası bir takım kimselerin beslemiş olduğu Pitbull vb. saldırgan köpeklerin toplatılmasını, yasaklanmasını isteyenleri anında hayvan düşmanı, cani, insanlıktan nasibini almamış, merhametsiz, vicdansız, barbar, kereste ilan edebiliyorlar. İnsanların ölmesi, yaralanması, kuduz olması, özürlü kalmaları, köpekperestlerinumrunda bile olmuyor.
 
Köpek, tarih boyunca insanlarla beraber yaşamış, evcilleştirilmiş ve bazı özel kabiliyetleri sebebiyle insanoğlunun hayatında yararlandığı hayvanlar arasında yer almaktadır. İnsanların evlerini, sürülerini, ürünlerini korumada ya da av hayvanı olarak kullanılması gibi birçok alanda insanoğluna hizmet eden bir hayvandır. Ancak köpeğin ev içerisinde ailenin bir ferdi gibi, çocuk gibi görülmesi hatta insandan daha fazla bir değer atfedilerek kutsallaştırılması bizim kültürümüze ait bir konu değildir. Köpeği evin içerisinde beslemek ve sanki hane halkından biriymiş muamelesi yapmak vahşi batı kültürüne ait bir anlayıştır.
 
İslam kültürünün temel iki kaynağından ikincisi olan Hadis-i Şeriflerde Peygamber Efendimizin, evlerinde kanarya, serçe, güvercin gibi hayvanlar besleyen Sahabe Efendilerimize izin verdiği, kedinin insanların arasında ve evlerinde yaşayan bir hayvan olduğunu ifade ettiği hadisi şerifler sahih kitaplarımızda yer almaktadır.  Bu rivayetlerden anladığımız hayvan hakları ihlal edilmediği, çevre için rahatsızlık ve kirlilik teşkil etmediği sürece hayvanları evcilleştirmenin mübah görüldüğüdür. Ancak evde köpek beslemenin fıkhi hükmü bu ibahanın dışında kabul edilmiştir. Ziraat, hayvancılık faaliyeti, bekçilik ve av gibi sebepler olmaksızın köpek beslenmesine sıcak bakılmamıştır. Evin içerisine köpeğin sokulmaması gerektiğine dair ifadeler mevcuttur. Köpeğin salyasının necis olmasından dolayı, ağzını soktuğu suyun, yaladığı kabın o günün şartlarında yakılarak ya da toprakla ovularak ya da 3-7 defa yıkanarak temizlenmesi gerektiği fıkıh literatürümüze girmiştir. İhtiyaç duyulan alanlarda, köpeğin evin çevresinde ev dışında bulundurulması caiz görülmekle beraber köpeğin ev içerisinde beslenmenin caiz olmadığına dair fukahanın görüşleri vardır.
 
İslam kültürü, bütün canlılara merhamet ile davranılması gerektiğini emretmiştir. Hayvanlara eziyet edilmesini ve onların gereksiz, spor olsun, zevk olsun diye öldürülmesini yasaklamıştır. Müslümanların kültür tarihi yabani hayvanlara yardımı, beslenmesini, tedavi edilmesini kendisine görev/gaye edinmiş vakıf örnekleri ile doludur. Bununla beraber İslam Dini, insanın hayat hakkını hayvanlardan üstün tutmuştur. İnsan sağlığını tehdit eden, insana hayat hakkı tanımayan, insanın ölümüne, yaralanmasına, sakat kalmasına sebep olan durumları ortadan kaldırmayı Def-i Mefasid kabilinden değerlendirilmiştir. Bu bağlamda, Hadis kitaplarımızda Medine döneminde saldırgan ve kuduz köpeklerin Peygamber Efendimizin bilgisi dahilinde insanlara zarar veremeyecek duruma getirildiğine dair rivayetlerde söz konusudur. 
 
İslam Hukuku, sahibi tarafından gerekli ihtimam gösterilmemesi sebebiyle hayvanların, yollarda, pazar yeri gibi kalabalık yerlerde sebep olduğu zararların sahibi tarafından tazmin edileceğini ifade etmiştir. Köpeğinin saldırganlığını bildiği ve bu konuda uyarıldığı halde onu barındırmakta, beslemekte ısrar etmek açık kusur sayılır. Bu durumda kural olarak köpeğin verdiği zarardan sahibinin sorumlu tutulacağını ve böyle bir hayvanı beslemekle tazmin sorumluluğunu üstlenmiş olacağı ifade edilir. Dolayısıyla köpeklerin vermiş olduğu zararlar besleyenlere sahibine geri döndürülür.
 
Bu hukuki ilkeyi günümüze uyarladığımızda evinde Pitbull vb. köpek besleyenler bu hayvanların sebep olduğu ölüm, yaralanma ve özürlülük durumu gibi halleri tazminle mükelleftir. Sahipsiz kabul edilen, sokak köpeği olarak nitelendirilen ve köpekperestler tarafından kutsallaştırılan hayvanların verdiği, sebep olduğu  zarara gelince; bu zararların köpekperest derneklere, kişilere tazmin ettirilmesi gerekir. Yapılacak en doğru ve isabetli fiil, başıboş köpeklerin toplanarak barınaklarda iskan edilmesi, 7/24 köpekperestler tarafından bakım ve masraflarının karşılanmasıdır. Bunu sağlamak hem insanların güvenliği hem de hayvanların hayat hakkı açısından en uygun olanıdır. 
 
Alınacak diğer bir tedbir sokak köpeklerinin toplanarak köpekperestlere eşit sayılarda sahiplendirilmesi ve bütün sorumluluklarının, beslenmelerinin bu kişilerin uhdesine verilmesidir.
 
Sevgi, sadece hayvan kürkü giyerek, birtakım afiş ve dövizlerle belediyeler, bakanlıklar önünde slogan atmaktan, sosyal medyada klavye şövalyeliği yapmak değildir. Asıl sevgi, fedakarlık gerektiren bir husustur. Zira sevgi emek ve fedakarlık ister. Köpekperestlerin bu fedakarlığı göstereceğine bizim hiçbir kuşkumuz yok. Aksi halde tüm köpekperestleri, köpeklerin sırtından nemalanan ve insanların ölmesine, yaralanmasına, özürlü kalmasına sebep olan insanlık düşmanı kişiler olarak tanımlamak bizim en tabii hakkımız olacaktır. 
 
Köpek üzerinden muhalefet yapmak, köpekperestlere iktidar sağlamayacağı gibi köpek saldırıları sonucu ölen, yaralanan, özürlü kalan vatandaşlarımızın kanına ellerini bulamış, köpek terörü sempatizanı olarak anılacaklardır. Bu noktada alınması gereken hukuki tedbir 5199 sayılı kanunun revize edilerek yukarıda ifade ettiğim biçimde sorumluluğun hayvana tapanlara/köpekperestlere paylaştırılmasıdır. Yoksa daha pek çok köpek terörü haberi almaya, okumaya ve izlemeye devam ederiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Toker Arşivi
SON YAZILAR