Atanur Pala

Atanur Pala

ÜNİVERSİTE-ÖZEL SEKTÖR İŞBİRLİĞİ

ÜNİVERSİTE-ÖZEL SEKTÖR İŞBİRLİĞİ

BİLGİ EKONOMİSİ VE 2023 VİZYONU BAĞLAMINDA

ÜNİVERSİTE-ÖZEL SEKTÖR İŞBİRLİĞİ;

‘’Kapitalist ötesi toplum’’ adlı eserinde, dünyanın kapitalizmden ayrışarak,  farklı bir yapılanmaya doğru gittiğini iddia eden ünlü yazar P. Drucker, mevcut üretim faktörlerinin her zaman önemini koruyacağını, ancak yeni dönemin bilgi ve bilginin ürettiği teknoloji dönemi olacağını ifade ederken, diğer faktörleri neredeyse bilginin türevi haline getirmektedir. Drucker, düşünce sisteminde objeyi ve bilgiyi yüceltip, sujeyi esgeçse de, bizler sujeler olarak, gidişatı dosdoğru okuyup,  eşya

İle ilişkilerimizi yeniden dizayn etmek sureti ile istikametimizi bir an önce tayin etmek durumundayız. Zira yeni dönem, bilginin çok hızlı üretildiği ve çok hızlı bir şekilde de ticarileştirildiği bir dönem. Bu bağlamda, yırtıcı küresel rekabette, bir adım öne geçebilmenin yolu, hızlı bilgi üretimi ve teknolojik yetkinlik ise, bunu başarabilmenin yolu;   üniversitelerimizi bilgi üretim merkezleri haline getirmek ve üretilecek bu bilgileri, devlet erkinin, aralarında korelasyon sağlamasını temin ederek özel sektörde pratize etmektir. Bu süreçteki başarı derecemiz aynı zamanda yeni dönemde gelişmiş ülkeler sıralamasındaki yerimizi belirleyen bir derece olacaktır. Ülkemizde üniversite - özel sektör işbirliğinin kurumsal bir tarihinden söz etmek zor. Bugün yeni yeni hem üniversitelerimizin hem de devletin öncelikleri arasına giren bu kritik işbirliği meselesi, dünyada ilk defa A.B.D’nde 1862 ‘de A.Lincoln’ün onayladığı ve üniversitelerde klasik eğitimlerin yanında, tarım ve sanayi sektörlerinde faaliyet gösteren iş sahiplerine de pratik dersler verilmesini ve araziler tahsis edilmesini öngören Morill yasası ile gündeme gelmiş ve uygulanmaya başlamıştır. İngiltere, Almanya, Fransa ve Japonya gibi köklü eğitim sistemlerine ve üniversitelere sahip ülkeler de gelişmişlik düzeylerine

paralel olarak önemli mesafeler kat etmiş durumdalar. İfade ettiğimiz gibi bu hususta oldukça yeniyiz ve kat edecek çok yolumuz var. Son yıllarda kalkınma yolunda önemli adımlar atan ülkemiz, sosyalist sistemlerden devşirme beşer yıllık kalkınma kalkınma planlarını saymazsak ki, saymamız gerekmiyor, ilk defa kendine vizyoner bir hedef belirlemiş durumda. Bu hedefe ulaşabilmenin yolu, eğitim sisteminde köklü reformlar yaparak üniversitelerimizi bilgi üretim merkezi  haline getirmek ve üretilen bilgileri sahada  özel sektörle  işbirliği halinde verime dönüştürmektir. Böylece üniversitelerimiz, tozlu raflara kalkmak üzere üzere yüksek lisans ve doktora tezlerinin hazırlandığı teorik eğitim kurumları olmaktan çıkacak, özel sektör ise bilimsel bilgi ile tanışmak sureti ile verimliliğini arttıracak ve kaliteli istihdam fırsatını da yakalamış olacak. Yenilikçilik, inovasyon ve AR-GE çalışmaları, işbirliği sayesinde ticari ve endüstriyel bir boyut kazanarak 2023 vizyonunun temelini teşkil edecek. Zira bu vizyonun ve hedefin amacına ulaşabilmesi, gelişmiş ülkelerin bugün yakalamış oldukları teknolojik seviyeye ulaş maktan ziyade, bir sonraki aşamada varacakları noktayı hedeflemek ve onlardan önce bu noktaya varmakla mümkün olabilecektir. İşbirliği hususunda gerek üniversitelerimiz gerekse özel sektörün birlikte yürüttükleri projeler ve AR-GE çalışmaları da yavaş yavaş meyvelerini vermeye başlıyor. Geçen hafta Kuveyt Türk Katılım Bankası’nın Konya’da açılışını yaptığı çağrı ve bilgi işlem merkezi bu işbirliğinin güzel bir örneği. Bankada Kampus adlı bir proje ile Konya’daki üniversitelerimizle İşbirliği yaparak, öğrencileri iş hayatına hazırlarken aynı zamanda özellikle bilgi işlem merkezinde projelerini de uygulayabilme firsatı da

vermekte. Faktör ekonomisinden bilgi ekonomisine evrildiğimiz bu yeni dünya

kavrayışında, Drucker, her ne kadar bilgiyi merkeze alıp, insanı ve diğer faktörleri bilginin türevi haline getirse de bilgiyi üretecek ve bilgiye bilgelik katıp topluma yararlı hale getirecek olan yine insandır.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Atanur Pala Arşivi
SON YAZILAR